Ermenek maden işçileri, tazminatları, maaşları, haksız yere işten çıkartılan işçilerin geri alınması gibi taleplerle aylardır direniyorlar. Bu direnişlerini ellerindeki sınırlı olanaklar ile duyurmaya çalışıyorlar. Her türlü eyleme, her türlü yönteme başvurdular. Oturma eylemi, gösteri, basın açıklaması, yürüyüş… her türlü eylemi, hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak kadar analarının ak sütü gibi haklarını almak için yapıyorlar.
HER SEFERİNDE POLİS VE JANDARMA SALDIRIYOR
Bir çok yerde “halkın polisi”, “halkın jandarması” gibi ifadeler ile karşılaşılır. Ancak artık bu ifadelerin ne kadar yalan, ne kadar gerçek dışı olduğu görülmekte. Çünkü hiç bir zaman bir patrona “ neden işçinin hakkını vermiyorsun” “sana emekçinin hakkını yedirtmem” diyen bir polis, bir jandarma amiri, komutanı yoktur. Ya da “hakkını arayan emekçinin karşısına çıkmayız”, “bizim hakkını arayan işçinin karşısında ne işimiz var” diyerek işçiye emekçiye saldırma emrine karşı çıkan polis görülmemiştir.
Polis jandarma halkın değildir. Tam tersine halk düşmanıdır. Bunu kanıtlayan binlerce olay olmuştur. AKP döneminde bu gerçek artık gizlenemeyecek kadar açık açık kendini göstermektedir. AKP halk düşmanı olduğunu polisini jandarmasını kullandığı, işçilerin emekçilerin üzerine saldığı her olayda daha göstermiştir.
Düşünün!
Çalışmışsınız. Yerin onlarca, hatta yüzlerce metre altına girmişsiniz, her an ölüm tehlikesi altında gün doğumundan gün batımına. Göçük altında yanınızdaki arkadaşınızın ölümüne tanıklık etmişsiniz. Sonra bir soysuz, bir kansız çıkarmış sizi işinizden. Sizin alın terinizden servetine servet katmış ama yine de hiç bir hakkınızı, birikmiş maaşlarınızı dahi vermeden kapının önüne koymuş.
Yapılması gereken her şeyi yapmışsınız, aşındırmadık kapı bırakmamışsınız. Devlet patrondan güçsüz mü? Tabii ki hayır. İstese alır. Söke söke alır. Ama koca devlet sizin maaşlarınızı almak, hakkınızı savunmak bir yana tüm gücü ile karşınıza dikiliyor… Çünkü devlet patronların devleti demiş ustalar, kapitalistlerin, kan emicilerin. Polisi de, jandarması da patronların, kapitalistlerin…
Ermenek maden işçilerinin yaşadığı tam olarak budur.
Ermenek ilçesinden tazminat ve ücret alacakları için Ankara’ya yürümek isteyen maden işçileri jandarma tarafından engellendi. İşçiler jandarma barikatı önünde tepkilerini dile getirdi. Maden işçisi Ali Selvi, 28 Ekim 2014 tarihinde 18 madencinin öldüğü faciayı hatırlatarak, “Bir eldiven diye yapıştım eldivenin içinden, benim arkadaşımın kolunu çıkardım. O adamın hakkını istiyorum şimdi ben. Sol elini sol. Gözümün önünden gitmiyor. Onun hakkının istiyorum, sizden sadaka istemiyorum” dedi.
Madenciler, jandarma barikatını yıkarak yürümek istedi. Bu sırada jandarma madencilere saldırdı. Biber gazı sıkılan madencilerden biri, “Öldürün lan beni, öldürün” diye bağırdı.
Jandarma Polis İşçinin Karşısında
Jandarmanın saldırısı yetmezmiş gibi polis de jandarmaya katıldı. TOMA’yı madencilerin önüne çekti. Madenciler sıkılan gaz nedeniyle nefes almakta güçlük çekti. Madencilere plastik mermi sıkıldı.