AĞAR GERÇEĞİ… Bir Halk Düşmanı’nın Suç Dosyası 1. Bölüm

Yargıtay Mehmet Ağar'ı akladı

1996 yılının 6 Kasımında Susurluk’ta bir kaza oldu.

Devlet-mafya-milletvekili aynı arabanın içinde çıktı.

Kimileri bu oluşuma “Susurluk Çetesi” dedi. Kimileri “Çiller Özel Örgütü” diye adlandırdı.

Yanlıştı.

Doğrusunu devrimciler söyledi: SUSURLUK DEVLETTİR. 

Mehmet Ağar'dan Sedat Peker'in 'marina' iddialarına yanıt geldi

O devletin KİLİT NOKTASI’nda bir isim vardı: MEHMET AĞAR.

Bugün mafyacı katil serseri Sedat Peker’in açıklamalarının odağında da yine

aynı isim karşımıza çıktı: MEHMET AĞAR.

Türkiye’de Mehmet Ağar’ı en iyi kim tanır diye sorulursa;

iki cevabı vardır:

Bir, devlet.

İki, devrimciler.

İşlediği suçları, bir, en iyi devlet bilir, iki devrimciler. Devlet, YAPTIRAN’dır. O nedenle iyi bilir. Devrimciler, o saldırıların hedefidir. O nedenle herşeyi bilirler, yaşamışlardır.

Yeni Çözüm Dergisi, Mücadele Dergisi, Kurtuluş Dergisi, Yürüyüş dergisi, yıllarca Mehmet Ağar’ı yazıp çizdi. Ağar’ın halka karşı işlediği tüm suçlar, bu dergilerin sayfalarında tarihe not düşülmüştür.

O hiç şüphe yok ki, katıksız bir HALK DÜŞMANIDIR. 

Gerçek Haber Ajansı, Peker’in açıklamalarıyla başlayan tartışmalara ilişkin olarak, Mehmet Ağar’ın halk düşmanlığının özet bir dökümünü yayınlıyor. (Aşağıdaki yazıda esas olarak Yürüyüş Dergisi’nin 2011 yılındaki bir yazısından yararlanılmıştır.)

İşte Mehmet Ağar.

İşte bir halk düşmanının PORTRESİ.

İşte bir halk düşmanının SUÇ DOSYASI.   

Ağar’ın Suçlarını Devlet Tescilledi!

Susurluk, devletin kanlı ve kirli işlerinin açığa çıkması demekti.

Onbinler, aylar boyunca meydanlara çıkarak Susurluk Devleti’nden hesap sordular.

Devlet, “kurban” vermek zorunda kaldı.

Bazı kontrgerillacılar ve Ağar gibi kontrgerilla şefleri istifa etmek zorunda kaldılar, mahkemeye çıkarıldılar. 

2011 yılının Kasım ayında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağar’ı “çete yöneticisi olmak” suçundan mahkum etti.

Evet, Mehmet Ağar, bu devletin resmi mahkeme kararına göre, çete yöneticisidir.

Gerekçeli kararda, Ağar’ın eylemlerinin, Susurluk çetesi’ne “yardım boyutunu aşarak” “yöneticilik” konumunda olduğu belirtiliyordu.

Kararda, “terörle mücadele adı altında hukuk dışı oluşumların devleti hukuk devleti olmaktan çıkardığı” anlatıldı. Mahkeme Ağar hakkında “cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak, silahlı teşekkülün yöneticisi olmak” suçundan 5 yıllık hapis cezası verdi.

Dünden Bugüne Pek Birşey Değişmedi!

Mahkemenin o günkü gerekçeli kararında şöyle deniliyordu:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç ve dış güvenliğinin katillere, uyuşturucu kaçakçılarına, kumarhane işletmecilerine emanet edilmesi, bunlardan medet umulması, affedilemez, kabul edilemez bir davranıştır”.

Bugün Sedat Peker’in anlattıkları, devletin iç ve dış güvenliğinin katillere, uyuşturucu kaçakçılarına, kumarhane işletmecilerine emanet edilmeye devam edildiğini gösteriyor değil mi… Devam edelim.  

Mehmet Ağar’ın 1993 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü’ne atandıktan kısa bir süre sonra çetenin üyelerinden İbrahim Şahin’i Özel Harekat Daire Başkanlığı’na getirdiği, Korkut Eken’i de müşavir olarak yanına aldığı belirtilen gerekçeli kararda, aralarında Ayhan Çarkın’ın da bulunduğu Özel Harekatçı polislerle, 7 TİP’li gencin katliam sanığı Haluk Kırcı ve Abdullah Çatlı’nın “teşekkül”ün içinde olduğu söylenmektedir. Ayrıca kararda “Teşekkül içinde yönetici konumunda olan İbrahim Şahin ve Mehmet Korkut Eken ile diğer teşekkül üyelerinin kendisinden emir ve talimat aldığı, teşekkül yönetimi ve denetimiyle organize ettiği, sanığın eylem ve faaliyetlerinin niteliği, yoğunluğu, icra kuvveti nazara alındığında, kastın silahlı çeteye yardım boyutunu aşarak çetenin yöneticisi konumunda olduğu kanaatine varılmıştır” deniliyor.

Çatlı, Mehmet Ağar'a 'patron' derdi'

Gerekçeli kararda ayrıca çete lideri olarak Mehmet Ağar’ın suçları, “Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı görevlerinde elde ettiği yetkileri ve nüfuzu kötüye kullandığı, uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz ve Abdullah Çatlı’ya sahte silah ruhsatı, yeşil pasaportlar verilmesini temin ettiği ve bu kişiler hakkında adli işlem yapılmasını engellediği” şeklinde sıralanıyor.

Mahkeme kararı, devletin nasıl bir çete devleti olduğunu açıkça ortaya koyuyor koymasına ama…

Ama, bir Ağar’ın sayılan suçlarına bakın, bir de ona verilen cezaya!

Bütün bu suçlarının karşılığı 5 yıl hapis cezası imiş.

Ağar’a verilen bu ceza aslında Susurluk’la iyice teşhir olan devleti aklamaya hizmet ediyordu. Değilse, yargılama ve ceza aslında Ağar’ın suçlarının üzerinin örtülmesi anlamını da taşımıştır.

Çünkü Ağar, sorumlusu olduğu, bizzat organize ettiği işkencelerden, katliamlardan, infazlardan, kaybetmelerden YARGILANMAMIŞTIR.

AĞAR’IN ÜNÜ!

Mehmet Ağar, Türkiye’nin son 40 yıllık tarihini yakından takip eden hemen herkesin yakından tanıdığı biridir. Ağar, bu ününü devlet kademelerinde görev aldığı ilk günden itibaren kan, gözyaşı, işkence kayıp vb.  ile kazanmıştır.

Onun eli yüzlerce, devrimcinin, halk çocuğunun kanına bulaşmıştır. Ağar bugüne kadar kontrgerilla merkezlerinde eğitim almış bir kontra uzmanı, ideolojisiyle, pratiğiyle kontrgerillanın şefliğini yapan kadrolardan birisidir.

Mehmet Ağar’a bu nitelikleri halka karşı savaşta aldığı görevler sağlamıştır. Cunta yıllarında Gayrettepe’nin işkence tezgahlarında 1. Şube Müdürlüğü, Erzurum Valiliği, Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na kadar uzayıp giden bir yükselişi olmuştur.

Ağar, İçişleri Bakanlığı döneminde Susurluk kazası ile devletin pislikleri ortalığa saçılınca istifa etmek zorunda kaldı. Ama aslında bugün Peker’in açıklamalarına paralel açığa çıkan gerçeklerin de gösterdiği gibi, bir kontrgerilla şefi olarak işlevini, AKP ile uzlaşarak devam ettirmiştir. 

MİT RAPORU’NDAKİ AĞAR (Bakın Nasıl Bir Ahlaksızlık?)

Mehmet Ağar’ın adı katliam, işkence, ahlaksız, mafya ile işbirliği, entrika, şantaj ile özdeştir. Halka, devrimcilere işkence yapmakta sınır tanımayan Ağar’ın nasıl bir kişilik olduğunu daha yakından görmek için hiçbir yorum katmadan 1988’de halka da yansıyan MİT raporundan Ağar hakkında yazılanların bir kısmını aktarmak yeterli olacaktır.

“İstanbul Emniyet Teşkilatı’nın ilişkide olduğu kesimler arasında aşırı sağcı unsurlar da bulunmaktadır. Süleymancı lider Kemal Kaçar’la Mehmet Ağar’ın yakın ilişkileri vardır. Mehmet Ağar, şeriatçılarla ilgili operasyon ve çalışmalar hakkında Kemal Kaçar’a bilgi vererek önceden tedbir alınmasını sağlamaktadır.

Yonca Yücel’in de bu bağlantılar çerçevesinde sık sık Suudi Arabistan’a gitmesi de dikkat çekicidir. Dansöz sevgilisiyle Mehmet Ağar, Ankara’da konsomatris Nur’un evinde buluşmaktadır. Mehmet Ağar’ın şoförü Necdet de Erdek’te belediyeye ait bir moteli işletmektedir.

Mehmet Ağar, İstanbul polis teşkilatında Ünal Erkan’dan daha etkili bir pozisyondadır. Ve gazetecilerle geçinmesini iyi bilir. Bu ilişkiler içine Asayiş Şube Müdürlüğü yaptığı dönemde girmiştir. Baba dediği Ahmet Ateş tarafından bu ilişkilere sokulmuştur.

Mehmet Ağar bazı üst düzey yetkililere İstanbul’a geldikleri dönemde kadın bulmakta ve daha sonra fotoğraflar çektirerek şantaj unsuru olarak kullanmaktadır. Sabah gazetesinde resmi de çıkan Teşvikiye de oturan Pınar isimli telekız da Emniyet Genel Müdürlüğü’nde üst düzey yetkiliye tezgahlanmıştır. Mehmet Ağar gayrımeşru ilişkilerdeki kazançlarıyla İstanbul’da 18 daire edinmiştir. … Dayısı Yılmaz Akçadağ ise İstanbul polis müdürlerinin paralarının faiz yoluyla işleticisi olarak bilinmektedir. “

Bunları biz söylemedik.

Bunları bizzat Ağar’ın hizmetinde olduğu devlet yazdı.

Yukarıdaki alıntılar, MİT’in hazırladığı raporlardan aynen alınmıştır.

– devam edecek –

Sosyal ağlarda paylaşın