Yargıdan bir hafta içinde gelen 3 ayrı karar, adalet talebinin ne kadar yakıcı bir talep olduğunu ortaya koydu. Nasıl ki bugünlerde ekmek için kuyruklara girmek zorunda kalıyoruz tanzim kuyruklarında, adalet bir yerde dağıtılabilse onun için de kuyruklara gireceğiz o derece açız adalete.. Ekmek için tanzim kuyruklarında, adalet için ise mahkeme kapılarındayız. Yanlız orda ucuz adalet bile yok dağıtılacak.. Aksine mahkemeler adaletsizlik, hukuksuzluk üretiyor. Adalete olan açlığı büyütüyor…
Bunlardan ilki devrimci avukatların Silivri’deki mahkemesiydi. Adalet bulmak için Soma halkının, sanatçının, memurun, işçinin yanında olan halkın avukatları bu kez kendileri için mahkemedeydiler. Kendilerini savundular. Bir mizansene çevrilmiş mahkemede, faşizmin yargısı onlarca yıl ceza verdi avukatlara.
Öte yandan, havaalanı inşaatındaki isçilerin, insanlık dışı çalışma koşullarına karşı yaptıkları eylemler sonrası yargılandıkları dava devam etti. İşçilerin ölümüne neden olan patronlar değil, buna isyan eden işçiler yargılanmaya devam ediliyor. Mahkeme işçileri beraat ettirmek yerine 3 işçi hakkında yakalama kararı çıkartıyor.Mahkemeye göre insanlık dışı koşullara karşı eylem yapmak “çalışma hürriyetini engellemek”.
Ve bir annenin çığlığı: ”Adalet istiyorum”
Mersin’de Kuran kursunda 12 yaşındaki kız çocuğuna istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan imam yargılandığı mahkemede avukatların itirazlarına rağmen gene tutuklanmadı. İmam M.D.’nin Tarsus 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz yargılandığı davanın 22 Mart’ta duruşması görüldü. Tecavüzcünün avukatı Akp ilçe başkanıydı. Yaşanan adaletsizliğe dayanamayan anne şöyle seslendi:
“Kızımız üç defa intihara kalkıştı. Sabaha kadar başında beklemekteyim. Geceleri çığlıklarla uyanmaktadır. ‘Yapma’ diye bağırmaktadır. Adalet istiyorum ve ceza almasını istiyorum” biz köylüyüz garibanız, yoksuluz diye mi bunlar başımıza geliyor .
Her zamanki gibi faşizmin yargısından halka, haklıya adalet çıkmadı. Adalet istiyor haykırışı büyümeye devam ediyor…