ACININ HELVASIDIR KAVURDUĞUMUZ

Acılar işkenceler tutsaklıklar içinde geçiyor ömrümüz. 

Soframızda aş yerine acı var. 

Kezban Ana bir yiğit kızını ve bir yiğit oğlunu toprağa verdikten sonra, helvalarını yapıyor. 

Tenceredeki helvayı şöyle bir döndürüyor ve sesleniyor: 

“Yaaa İmam Hüseyin!”

Hüseyin attan düştü, sahrayı Kerbela’da”…

Zeynep ve Haydar, kavganın ortasında düştüler toprağa. 

Biri ölüm orucu gazisiydi. Biri halkının inançları, özgürlüğü için ömrünü verdi. 

Fatma ana ciğeri sızlar sızlar ah çeker”

Anaların cigeri sızlar yüzyıllardır..

Kezban ana, toprağa verdiği iki canıyla birlikte direndi çoğu zaman. 

Küçükarmutlu’nun çamurlu yollarını birlikte arşınladı. 

Hapishane hapishane ziyaret kabinlerini dolaştı.

İki canını ard arda toprağın bağrına sırladı.

Acının ortasında “Ya İmam Hüseyin!” diye ünlüyor Kezban Ana. 

Zalime karşı, Kerbela’da direnen tarihsel önderinden güç alıyor. 

Zalime karşı, yüzyılların biriktirdiği büyük sabır ve tahammülün gücüyle meydan okuyor. 

Çünkü “ya Hüseyin” demek bir meydan okumadır. 

Tıpkı “açılın kapılar şaha gidelim” demek gibi. 

İmam Hüseyin Kerbeladır. 

Kerbela, kuşatma altında dahi teslim olmamaktır. 

Açlığa, susuzluğa katlanmak ve fakat zalime biat etmemektir. 

Düşman nice güçlü olursa olsun, önünde diz çökmemektir. 

Kezban ana yoksul, çileli, kahırlı ömrü boyunca öyle yaşadı. 

Zeynep ve Haydar öyle yaşadılar, öyle öldüler. 

Kezban ana, evlat gömmüştür toprağa. Analar babalar için bunun yükü ağırdır.

Evladının helvasını kavurmak, acısını kavurmaktır. Kavrulsun bir kez daha acımız. 

Bu topraklarda nice ana, evladına helva kavurdu. Nice ana, kayıp oğulların, kızların ardından bir helva bile yapamadı. 

Genç ölüler ülkesi oldu ülkemiz. Nerde zulüm varsa, nerde direniş varsa, orda genç ölüler vardır. 

Orada oğullarına kızların ağıt yakan analar vardır. Kezban analar vardır. 

Öyle birikmiştir onların acısı. Öyle derindendir onların “ya imam Hüseyin” haykırışı. 

İşte bundan, anaların ahı, yıkar şahı, padişahı. 

Sosyal ağlarda paylaşın