Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2025 Uyuşturucu Raporu yayımlandı. Rapordaki veriler, ülkemizde her tür uyuşturucunun dağıtım ve kullanımının arttığını, uyuşturucu ticaretinin devasa boyutlarda sürdürüldüğünü ve dahası, Türkiye’nin bir “uyuşturucu üretim merkezi” haline geldiğini gösteriyor.
UYUŞTURUCU ÜRETİM “LABORATUVARLARI”
Emniyet Genel Müdürlüğü raporuna göre, 19 ilde uyuşturucu üretim laboratuvarı tespit edildi. Bu labaratuvarlarda kimyasal maddeler kullanılarak envai çeşit uyuşturucu üretiliyor.

6 YILDA 51 KAT ARTIŞ!
2018 yılında Türkiye’de 661 kilogram metamfetamin yakalanmıştı.
Emniyet raporundan bu rakamın 2024’te, 33 bin 833 kilograma çıktığını görüyoruz.
Yani 51 katlık bir artış!
SENTETİK UYUŞTURUCULAR
“İlaç” olarak satılan, dağıtılan uyuşturuculardaki artış da çok büyük boyutlarda.
Yakalanan “tablet” miktarı bu artışı gösteriyor:
- 2014 yılında 30 bin 539 tablet,
- 2015 yılında 368 bin 754 tablet,
- 2016 yılında 292 bin 565 tablet,
- 2017 yılında 539 bin 602 tablet,
- 2018 yılında yaklaşık 4 kat artarak 1 milyon 973 bin 636 tablete ulaştı.
- 2024 yılında ise 81 milyon 53 bin 805 adete ulaştı.
Korkunç bir artış. 30 bin tabletten, 81 milyon tablete!
Eczanelerin, reçetelerin işin içinde olduğu bir uyuşturucu pazarı bu.
427 ÖLÜM!
Rapora göre, 2024 yılında 427 kişi uyuşturucu kullanımı nedeniyle öldü.
Bunların 6’sı 15-18 yaş aralığında.
Metamfetamin 142 ölümde, bonzai 204 ölümde tespit edilmiş.
Yani her iki ölümden biri, bu iki zehirden biriyle geliyor.
DEVLETİN GÖSTERMELİK MÜCADELESİ

Devlet, 2024’te uyuşturucuyla mücadeleye 10 milyar 324 milyon TL ayırmış.
Sanki yukarıdaki tablo, devletten bağımsız!
Uyuşturucunun yaygınlaştırılması, devletin politikasıdır.
Emniyet’in raporunun da bir kez daha kanıtladığı budur.
Sokakta uyuşturucu aleni dağıtılıyor.. Laboratuvarlar çoğalıyor. Kolombiya’dan, başka ülkelerden gemiler, konteynerler tonlarca kokain getiriyor ve ülkeden geçip başka yerlere gidiyor..
Bütün bu mekanizmanın devletin dahli olmadan işlemesi mümkün mü?
Uyuşturucunun arkasında devlet, karşısında devrimciler var. Gerçek budur.
(Rakamlar, Murat Ağırel’in 18.10 tarihli köşe yazısından alınmıştır.)