
Kuyu Tipleriyle ilgili açıklama yapan kurumlardan biri de, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP).
Dernek tarafından yapılan açıklamada, Kuyu Tipi hapishaneler hem insan hakları, hem ruh sağlığı açısından ele alınıyor ve aynı sonuca varılıyor: Kuyu Tipleri kapatılsın!
Ve devamında TODAP ekliyor: “siyasi tutsaklar serbest bırakılsın.”
Aşağıda Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nin açıklamasını yayınlıyoruz:
Uzun süredir Türkiye’de baskıcı uygulamaların gündelik yaşamı kuşattığına, muhalif düşüncelerin ve toplumsal savunuların tehdit olarak görüldüğüne tanıklık ediyoruz.
Bu baskı ortamında hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini görünür kılmak, bizim için mesleki ve toplumsal bir sorumluluktur.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre toplam hapishane sayısı 402’yi bulmuş durumda.
Bunların içinde “kuyu tipi hapishaneler” olarak adlandırılan S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishaneler, tutsakların ruhsal ve bedensel sağlığını doğrudan tehdit eden koşullarıyla öne çıkıyor.
F Tipi hapishanelerde süren tecrit, S, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerde yeni bir boyuta taşınıyor.
Üç katlı inşa edilen ve havalandırmanın yalnızca ikinci katta bulunduğu bu hapishanelerde, tutsaklar günde en fazla bir–bir buçuk saat havalandırmaya çıkabiliyor.
Hücre pencerelerinin dar bir boşluğa bakması ve sık tellerle kapatılmasıyla hava akışı engelleniyor.
Tüm pencerelerin apartman boşluğu gibi tanımlanabilecek tek alana açılıyor olması, herhangi bir hücredeki en hafif gürültünün tüm hücrelerde duyulmasına sebep olup tutsakların sürekli gürültüye maruz kalmasına yol açıyor.
Bu koşullar tutsakları günün en az 22,5 saatini güneşsiz, havasız, insansız ve gürültü içinde geçirmeye zorlamak demektir.
Tutsak ve yakınlarının aynı mekanı paylaştıkları açık görüşler yerine ziyaret günlerinin her tutsak için ayrı ve tek olması, diğer tutsaklarla sosyalleşmenin engellenmesi, tuvalet ve yatakta dahi sürekli kamera gözetimi olması ve bas-konuş sistemiyle iletişim kurulması, sistematik bir sosyal izolasyon politikasıdır.
Bu mimari ve idari düzenlemeler, ruhsal iyi oluşu bozan, tecriti derinleştiren ve insan haklarını ihlal eden uygulamalardır.
Bilimsel çalışmalar, uzun süreli izolasyonun insan sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan tahribata yol açtığını gösteriyor.
Dış uyaranların kısıtlanması; duyusal ve algısal bozukluklara, görme–işitme duyusunda zayıflamaya, oryantasyon kaybına, dikkat bozukluğuna ve ruh sağlığında ciddi olumsuz etkilere yol açabiliyor.
Tek kişilik hücrelerde yıllarca gökyüzünü görmeden yaşamak zorunda bırakılan tutsakların toplumsal ve kültürel çevrelerinden tamamen koparılmak istenmesi, sürekli gözetim altında tutularak ve sürgün sevklerle görüşçülerinden uzaklaştırılması insan hakları ihlalidir.
Kuyu tipi hapishanelere karşı ölüm orucunun 306. gününde olan Serkan Onur Yılmaz ve tüm açlık grevi/ölüm orucu direnişçilerinin yaşam hakları korunmalı, talepleri derhal karşılanmalı; kuyu tipi hapishaneler kapatılmalı ve tecritteki tutsaklar diğer hapishanelere sevk edilmelidir.
Toplumsal dayanışmadan yana psikologlar olarak tecridin insan yaşamını tehdit eden bir uygulama olduğunu yineliyoruz.
Ruh sağlığının korunabilmesi için bireysel psikolojik destek tek başına yeterli değildir; yaşamı savunmanın yolu toplumsal dayanışma ve kazanılmış hakların korunmasından geçiyor.
Kuyu tipi hapishanelerdeki insan hakları ihlallerine ve tecrite karşı, dayanışmayı büyütme çağrısı yapıyoruz.
Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın, siyasi tutsaklar serbest bırakılsın.
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP)