Direnişler Meclisi, 10 Temmuz’d görülen Çorlu Tren Katliamı davasıyla ilgili bir dğelendirme yaptı.
Halk Okulu dergisinin 297. sayısında yayınlanan değerlendirmede, 10 Temmuz’daki duruşmada,
- meydanlarda adaletten hukuktan bahseden, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in
- Mısra Öz’ün adalet mücadelesini kullanıp oy devşirmeye çalışan TİP milletvekillerinin,
- Katliam duruşmalarında gelip fotoğraf çekildikten sonra oradan ayrılan STK’ların
OLMADIĞI vurgulandı.
Değerlendirmenin tamamını aşağıda yayınlıyoruz:

10 Temmuz 2025 günü Çorlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir dava görüldü.
Görülen davanın müşteki kısmında Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, davalı kısmında ise Çorlu Tren
Katliamında oğlunu kaybeden ve o günden bu zamana oğlunun katillerinin peşinde olan bir anne, Mısra Öz.
Mısra Öz katliam davasının görüldüğü duruşmaların birisinde mahkeme heyetinin adaletsizliğini yüzlerine haykırdığı ve tüm duruşmalar öncesinde ve sonrasında asıl sorumluları yani kazada payı olan ama duruşma zabıtlarında adları dahi geçmeyen suçluları teşhir ettiği için “kamu personeline görevinden kaynaklı hakaret” davası açıldı ve ceza verilmek istendi.
Göstermelik hapis cezaları ile katliam davasını bitiren, gerçek sorumluları yargılamayan AKP faşizminin mahkemeleri, Mısra Öz’ü bir kaç duruşmada yargıladı ve karar aşamasına geldi.
Katliamın yaşandığı 8 Temmuz tarihinden iki gün sonraya 10 Temmuz’a karar duruşması günü veren mahkeme Mısra Öz’ün adalet mücadelesini cezalandırmak istiyor.
Mısra Öz karar duruşması öncesi basına verdiği demeçlerde meşruluğunu ortaya koyduğu bir tutumla,
o gün mahkeme salonunda olacağını, verilmek istenen cezanın gözlerinin içine bakarak okunmasını istediğini söyledi.
Bizler de Direnişler Meclisi olarak katliamın yaşandığı günden bu güne dayatılan adaletsizliğe karşı
adalet arayan ailelerin yanında olduk. O katliamda adalet talebini aileler ile beraber haykırdık.
Direnişler Meclisi olarak, günler öncesinden görülecek duruşma için hazırlıklarımızı yapmaya başladık.
Çağrı ozalitleri astık, videolar çektik, bildiriler dağıtıp, Mısra Öz’ü arayıp duruşma için o gün orada, yanında olacağımızı söyledik.
Duruşmadan bir gün evvel Mısra Öz, yaşadığı sağlık sorunlarından kaynaklı duruşmaya katılamayacağını
söylediği bir mesaj attı. Biz ise kararımızdan vazgeçmedik. Çünkü biz biliyoruz ki bugün bu davaya katılmak, Mısra Öz olsa da olmada da karar aşamasında o salonda bulunmak adalet mücadelesi anlayışımızın, iktidar iddiamızın tezahürüdür. Halkımıza her daim adaletsizliğin peşinde olacağımızın ilanıdır.
Duruşma günü sabah erkenden davanın görüleceği Çorlu Adliyesi’nde, duruşma salonun önündeydik.
Oradaydık çünkü verilmek istenen cezanın yalnızca Mısra Öz’e verilmek istenmediğini biliyoruz. Mısra Öz nezdinde evladı için adalet arayan ana-babalara, işi, ekmeği, onuru için direnen işçilere, halkın sanatçılarına, halkın sağlıkçılarına, parasız, bilimsel eğitim isteyen öğrencilere kısacası bir bütün olarak halka dayatılmıştır.
Direnişler Meclisi olarak adaletsizliği kanıksamayan tüm halkımız için oradaydık.
Ve bizden başka kimse yoktu.

- Çorlu Tren Katliamı davasının karar duruşmasına
katılan o gün ve bugün meydanlarda adaletten hukuk-
tan bahseden, ne Çorlu ailelerini ne de Mısra Öz’ü yal-
nız bırakmayacağını söyleyen CHP Genel Başkanı Özgür
Özel yoktu. - Mısra Öz’ün adalet mücadelesindeki söylemleri
ile kendisine oy devşirmeye çalışan TİP milletvekilleri ve
yöneticileri yoktu. - Katliam duruşmalarında gelip fotoğraf çekildikten
sonra oradan ayrılan STK’lar yoktu.
Bu liste daha da uzar gider. Fakat mesele sayfalarca katılmayanları listelemek değil, tüm halka adalet mücadelesinin gereğini göstermektir amacımız.
Biz biliyoruz ki adalet, temsiliyetin değil, mücadelenin ürünüdür.
Biz biliyoruz ki adalet mücadelesi bir tercih değildir
sosyalist olmanın bir zorunluluğudur.
Bizler bu zorunluluğu kavrıyoruz. Adalet mücadelemizi bu zorunluluğumuz üzerinden sürdürüyor, adalet-
sizliği kanıksamıyoruz.
Sonuç olarak;
Adalet mücadelesi, bir günü, bir davayı, bir mahkeme salonunu aşan bir mücadele anlayışıdır.
Adalet mücadelesi, bir mahkeme kararının açıklanmasıyla bitmez.
Asıl mücadele, o karar sonrasında da sürer.
Çünkü adalet, karar metinlerinden değil, hayatın içinden gelir.
Adalet bize faşizmin vereceği bir şey değildir.
Biz Adaleti kendi emeğimiz ve devrimci ısrarımızla sağlayacağız.
Biz, adalet kavgasını sadece mahkeme duvarlarının arasına hapsetmeyeceğiz.
Adaleti sokaklara, fabrikalara, meydanlara taşıyacağız.
Bütün bir halk için, bütün ezilenler için, bütün geleceğimiz için…
ADALET İSTİYORUZ ALACAĞIZ!
