Avukat Frank Jasenski: “Bu davanın kararı devletin tepesinde alınan bir karardır. Bu davalar işte o yüzden siyasidir.”

“Özgül’e, İhsan’a, Serkan’a selamlarımı ileterek başlamak istiyorum. Yıllardır bu tür davalara katılarak bu davaların kapalı kapılar ardında geçmesini engelleyen, tutukluların sesine ses olan, kararların hukuksuzluğu önünde engel olan kamuoyuna selamlarımı ileterek başlamak istiyorum.

Savcı mütalaa’sında sanıkların suçlamalara yönelik ifade vermeyişlerini örgüt tavrı olarak nitelendirdi. İfade verene cezalar verilirmiş, o yüzden kimse konuşmamış. Savcıya hatırlatalım; Bir sanığın susma hakkı temel bir haktır.

Savcı devamında bu davanın politik bir dava olmadığını savunuyor. Oysa bu davanın ön koşulu devletin davanın açılmasına yetki vermesidir. Bu karar resmi olarak Adalet Bakanlığına bağlı olsa da; Adalet Bakanlığı’nın bu kararı İçişleri Bakanlığı, Federal Polis, Anayasayı Koruma Örgütü ve Cumhurbaşkanlığı ile birlikte aldığını biliyoruz. Dolayısıyla bu karar devletin tepesinde alınan bir karardır. Bu davalar işte o yüzden siyasidir.

Faşist Ülkücüler hareketi Almanya’da bir suç örgütü kabul edilir. Ermeni, Yahudi, Kürt, Alevi, Devrimci düşmanı olan bir harekettir. Azınlıklara yönelik terör ve şiddet yöntemlerini destekler. Faşist ideolojinin savunucusu ve Türk ırkının üstünlüğünü savunan bir harekettir.
Biz bu yapılanmayla ilgili bu mahkemede defalarca bilirkişi raporları talep ettik. Bunu taraflı yerlerden istemedik. Federal Almanya Cumhuriyetinin meclisinin yayınladığı raporun okunulmasını istedik. Bu kabul edilmedi. Nedenini bilmiyoruz. Ama biliyoruz ki bu bahsi geçen hareket MHP partisine doğrudan bağlıdır. MHP ise Erdoğan hükümetinin koalisyon ortağıdır.

Yani bu mahkemenin anlayışına göre suç ve terör örgütü kabul edilen bir hareket Türkiye’de hükümettedir ve yine bu mahkeme tarafından korunmaktadır. Almanya yargısı Erdoğan rejiminin ayakta kalmasına destek sunuyor.

Müvekkilime gelince iddia makamı onun Maksut kod adı altında Güney Almanya sorumluluğu yaptığını iddia ediyor. Müvekkilim devrimci kimliğini hiç bir zaman saklamadı. Devrimci sanatını tam tersine bütün dünyaya sundu ve sayısız sahnelerde yer aldı.

Sayısız takipler ve telefon dinlemeleri yapıldı. Buna rağmen müvekkilimin örgüt üyesi olduğuna ve Maksut kod adını kullandığına dair tek bir delil mevcut değildir. İnternet üzerinden çıkarılan ve delil sayılan resimlere gelince; Bu resimlerin hepsinde müvekkilim konserlerde ve kamuoyuna açık demokratik etkinliklerde görülmektedir. Bunlar suç teşkil etmez. Bunlar örgüt üyeliğine kanıt gösterilemez.

Mahkemenin bilirkişisi Profesörün de dediği gibi; Türkiye’de yasa devletinin en asgari özellikleri bile yoktur. Bu gerçek esas alınarak müvekkilimin beraatini talep ediyorum!”

Sosyal ağlarda paylaşın