Halkın Hukuk Bürosu hukuksuz bir şekilde tutuklanarak hapishanede tutulan meslektaşları ve büro çalışanları hakkında bir paylaşım yaptı. Resmi twitter hesabından yaptığı açıklamada 2 ayı aşkın süredir AKP faşizminin hukuksuzluğu ve hazımsızlığıyla tutukladığı 62 kişiye de reva görülen keyfiliği kabul etmeyeceklerini dile getiren HHB’nin yaptığı açıklamanın tamamı aşağıdadır:
Tam 69 gündür Av. Betül Vangölü Kozağaçlı, Av. Didem Baydar Ünsal ve Av. Seda Şaraldı bir hukuk bürosunda bulundukları için tutsaklar.
Faşizm büromuzu terörize etmek istiyor. Hiçbir delil olmadan insanları örgüt üyeliği ile suçluyor, özgürlüklerini gasbediyor…
Büromuzda bulunan ve içerisinde müvekkillerimizin dosyalarına ilişkin görüntülerin bulunduğu CD’lere el konuluyor; içerisinde savunmaların, vekaletlerin, dosyaya ilişkin delillerin bulunduğu bilgisayarlarımızın tamamı gasbediliyor…
Büromuz avukatları tutuklamaya sevk edilirken yazılan savcılık sevk yazısı ise hukuki bir metinden çok siyasi bildiriye benziyor. Faşizmin artık insanların özgürlüğünü gasbetmek için herhangi bir delile ihtiyacı yoktur.
Tutuklama, delillerin korunması gibi nedenlerle geçici olarak başvurulan bir koruma tedbiridir. Hangi delili koruyacaksınız? Hangi delile sahipsiniz? Siz de çok iyi biliyorsunuz ki 62 insanı tutuklamak için hiçbir gerekçeye, hiçbir delile sahip değilsiniz.
80 yaşındaki insanları dahi delilsiz-gerekçesiz tutuklamak, ‘’yukarıdan’’ gelen baskılara boyun eğmek çok daha kolay değil mi? Evet kolay, ama namuslu değil. Meslek ahlakına dahi sahip çıkamadınız…
Rüşvetle uyuşturucu baronlarını tahliye ettirdiğiniz burjuva medyada bile çarşaf çarşaf yayınlanıyor. 6 Şubat depremlerinde yüzlerce insanın katili olan müteahhitleri birer birer tahliye ediyorsunuz. O davalarda avukatlık yapan büromuz avukatlarını ise tutukluyorsunuz..
Peki soruyoruz, ne yapalım söyleyin…
Halkımızı adaletsizliğin, yozlaşmanın, yoksulluğun çarkları arasında yok olmaya mı terk edelim?
Biz bunu yapmayız, yapmayacağız.
”Hayatımızın anlamı, halkı faşizme ezdirmemekti; bundan sonraki hayatımızın anlamı da budur.”