İzmir Büyükşehir Belediyesi (İZBB) bünyesinde taşeron bir şirkete bağlı çalışan “Toplum Sağlığı ve Evde Bakım işçileri”nin işlerine, bir mesajla son verildi.
İşten atılan 31 işçi, 25 Temmuz’da belediye önünde oturma eylemi başlatarak, bu haksızlığa, adaletsizliğe karşı direnişe geçtiler.
Onların sloganı ve talebi de, tıpkı Yüksel’de olduğu gibi, tıpkı Mahir Kılıç’ın, Türkan Albayrak’ın, Turan Aktaş’ın direnişlerinde olduğu gibi, tek bir cümleden ibaret:
“İşimizi geri istiyoruz!”
Oturma eylemine başlarken yapılan basın açıklamasında “Taşeron zulmüne son işimizi geri istiyoruz” pankartı taşındı.
“Ekmeğimiz ve hakkımız için buradayız!”
Yapılan basın açıklamasında “21 Temmuz Perşembe günü bir WhatsApp mesajıyla 5 yıllık işlerinden çıkarıldıkları” belirtildi.
İşçiler, İzmir’in 30 ilçesinde, “köşe-bucak, dağ-taş, zorluk, pandemi demeden sağlık ve bakım hizmeti yaptıklarını” belirterek, “Evde Sağlık ve Hizmet biriminin kuruluşundan bugüne gelmesinde bizim emeğimiz, çabamız ve alın terimiz var” dediler.
Basın açıklamasında işten çıkarılmalarının hiçbir haklı meşru gerekçesinin olmadığı, işçilerin bir mesajla işten çıkarılmalarının emek düşmanlığı olduğu belirtilerek, bu haksızlığa karşı direnileceği vurgulandı.
Açıklama şu sözlerle sonuçlandırıldı:
“Şimdi buradayız, işyerimiz artık bu kapının önüdür! Ekmeğimiz ve hakkımız için buradayız! Esas işverenimiz olan İzmir Büyükşehir Belediyesi önünden hep birlikte, güçlü şekilde ilan ediyoruz, bizi zan altında bırakan ve açlığa mahkum eden bu tutumu kabul etmeyeceğiz. Emeğimizi ve onurumuzu çiğneyen bu tutuma razı olmayacağız”.