KESK Tarafından Kayyım Atanan Eğitim-Sen Hatay Şube Yönetiminden Pelin Akbaş Yeşil: “Bunlar tarihe, utanç belgeleri olarak geçecek!”

Eğitim-Sen Hatay Şubesi Kadın Sekreteri Pelin Akbaş Yeşil ile Genel Merkez tarafından atanan kayyımı konuştuk.

Yürüyüş: Merhaba; KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) MYK’nın; OHAL’e ve KHK’lere direnmeme tavrı, Yüksel Direnişçileri’ne ve direnişi destekleyenlere açtığı soruşturmalar ve Genel Merkez’den işkenceyle direnişçileri atmalarına ilişkin çokça yazdık, yazmaya devam edeceğiz. Ankara-Eğitim Sen 1 Nolu Şube Başkanı Sultan Saygılı’nın, faşizmin günde iki kez işkence yaptığı Yüksel Direnişçileri’ne “15 dakikada bırakılıyorsunuz” deyişini yazdık, yazacağız. Şimdi direniş düşmanlığı, tıpkı AKP faşizmi gibi, kamu emekçilerinin internette yazdıklarını takip etmeye, hatta kayyum atamaya vardı. KESK ile yaşanan süreci anlatır mısınız, Hatay Eğitim-Sen’e neden kayyum atadı, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pelin Akbaş Yeşil: Eğitim-Sen MYK (Merkez Yürütme Kurulu) kayyum atamayı bir disiplin soruştur- masının neticesiymiş gibi gösterdiği için bu soruştur- manın içeriğini anlatarak başlamak istiyorum.

24.01.2019 tarihli savunma istemiyle başlatılan disiplin soruşturmalarında, sosyal medya hesapları- mız incelendiğinde sendikayı itibarsızlaştırdığımız, 16 Eylül tarihli soruşturma sonucu olan tebliğlerde de “Sendikaya ait yerlerde, sendikal görevler sırasında ve sendikal faaliyet alanlarında, sendi- ka üyelerine, genel kurullar tarafından seçilmiş organlarda yer alan üyelere fiili saldırıda bulu- nulması, toplumda sendikal algıyı olumsuz etki- leyecek, etik olmayan davranış ve tutumlarda bulunulması, sendika aleyhinde faaliyette bulunma” iddia edildi.

Bunların tamamıyla iftiradan ibaret olduğunu belirtmek isterim. Savunma istedikleri gerekçeler ile ceza verdikleri gerekçeler arasında tutarsızlık olduğu kadar asılsızlık da vardır.

Eğitim-Sen ve KESK MYK’ları ile yıllar öncesine dayanan fikir ayrılıklarımız var. Hatay Şubesi’nin, Suriye’de yaşananlara yaklaşımı, KESK’in genel politikasından tamamen farklıdır.

Suriye’deki savaş sürecinin başında Hatay Eğitim-Sen Şubesi, “Suriye’de Emperyalist Müdahaleye Hayır!” sloganıyla yürüyüşler örgütlemiş, Suriye’deki savaşı emperyalizm ile Suriye halkları arasındaki bir savaş olarak tespit etmiş ve rejim öncülüğünde yürütülen halkın savaşını, anti-emperyalist niteliğinden dolayı desteklemiştir.

Hatay Şubesi’nin Genel Merkez’den farklı olarak hayata
geçirdiği politikalardan biri ve belkide en önemlisi, OHAL sürecinde
Hatay’daki açığa almalardan sonra gösterdiği direniş tavrıdır.

Şubemiz, açığa almalara karşı aralıksız eylem yapan ve sürekli bir direniş ören, üyelerinin hepsini geri döndüren ülke genelindeki tek şubedir. Hatay Şubesi olarak bizler, KESK MYK ve bazı şubelerin MYK’larının Yüksel Direnişçileri’ne saldırısında tavrını direnenlerden yana belirlemiş, ülke genelindeki tüm şubelere sendika yönetiminin direnişçilere saldırısını kınayan yazılar göndermiş, direnişçilerin yanında olduğumuzu söyleyen açıklamalar yapmış, direnen kadın üyelere saldırmanın alçaklık olduğunu söyleyerek MYK’nın tavrını mahkûm etmiş ve üyelerimizle bu konuda toplantılar yaparak onlara gerçekleri anlatmıştık. Soruşturma son olarak bu aşamadan sonra başlatılmıştır. Esasında kendisi gibi düşünmeyeni, sendika- dan tasfiye etmeye dönük bir adımdır, direngenliğiyle bilenen şubeyi cezalandırmadır. Hatay’da seçimlerle yönetimlere gelemeyen kişiler, bizle- rin yerine kayyum olarak atanmıştır. Genel merkez bir açıklama yayınlamış ve demişti ki; “Hatay Eğitim-Sen yönetimi; sendika tüzüğüne aykırı hareket etti, biz de gereğini yaptık, görevden el çektirdik”

Evet, devlet de aynı şeyi söylüyor:

“Belediye başkanları devleti yıprattı, yasalara aykırı hareket etti, biz de görevden aldık”, diyorlar ki “biz kayyım atamadık, yönetim kurulunu görevden el çektirdik, yerine gelecek yedek yönetim de üyelerce seçilmiş olduğundan, bu kayyum değildir”.

SEÇİLMİŞ YÖNETİM YERİNE KENDİ İSTEDİĞİ KİŞİLERİ ATAMAK, KAYYUMDUR, YEDEK YÖNETİM DEĞİLDİR!

Genel merkez yöneticileri kayyuma yedek yönetim diyerek meşrulaştırmaya çalışmıştır. Kayyumla birlikte şube binası değiştirildi, yeni mobilyalar alındı, Genel Başkanı Feray Aydoğan, bizlere noterden ihtar çektirerek eşyaları ve evrakları istedi. Bu ayrıntıları söylüyorum; çünkü bunlar tarihe utanç belgeleri olarak geçecek.

Genel Merkez yöneticileri sıklıkla ilimize geldiklerinden, katılacakları bir basın toplantısını öğrenince bizler de oraya gitmiş ve neden görevden alındığımızı, kime, ne zaman, nerede fiilli saldırıda bulunduğumuzu açıklamalarını ve kanıtlamalarını istemiştik. Açıklama yapılmadı. Bu asılsız suçlamalara karşı tabi ki sessiz kalamazdık ve demokratik haklarımızı kullanarak eylemler de yaptık, hukuksal olarak itirazlarımızı da yaptık.

Mahkeme tedbir kararı alarak genel merkezin yaptığına ‘dur’ demiş oldu. Ancak Genel Merkez Yöneticileri Hukuk tanımıyor. Mahkemenin kararlarını uygulamıyor. “Çamur at izi kalsın” mantığıyla hareket ediyor.

Burada bir ayrıntı vermek istiyorum. Genel merkez, mahkeme heyetine sunduğu dosyaya delil olarak soruşturma başlatıldıktan sonraki sosyal medya paylaşımlarını fotoğraflayıp koymuş. Yani suç üretmeye çalışmış ki bu yöntemi biz bir yerlerden tanıyoruz!

Eğitim-Sen MYK, bu kararla mücadele tarihimize ve değerlerimize kapkara bir leke sürmüştür. Eğitimdeki gericileşme doruk yapmışken; tarikatlar okullarda cirit atarken; yüz binin üzerinde kamu emekçisi KHK ile ihraç edilmişken; kamu emekçileri tüm haklarını kaybetmişken; yandaş, konfederasyonla iktidar el ele kamu emekçilerine zam diye sadakayı reva görürken ve kamu emekçileri tarihinde görülmedik sorunlarla karşı karşıya kalmışken, hiçbir soruna karşı esaslı bir politika üretemeyen ve mücadele yürütemeyen KESK ve bileşenlerine egemen olan anlayışlar, iktidardan feyz almış olacak ki iç muhalefeti disiplin kurulları marifetiyle tasfiye etme yolunu tutmuştur. Bizleri, sırf merkez yönetimi eleştiriyoruz diye, merkez yönetimle aynı politikaları savunmuyoruz diye görevden almak gerçekte tam bir kayyum politikasıdır.

KHK ile ihraç edilmiş üyelerin üyeliklerini askıya almak ve böylece dayanışma ödeneğini kesmek, bu şekilde tehdit etmek ise sözün bittiği yerdir. İhraç üyelere yapılan dayanışma ödeneği, her şeyden önce KESK MYK yöneticilerinin cebinden değil üyelerin aidatlarından sağlanmaktadır.

Yürüyüş: Kuşkusuz haklısınız. KESK MYK’nın AKP ile kayyum konusunda da aynılaşması, kamu emekçilerine de mücadele tarihine de ihanettir. Şubenize dönecek olursak, kayyım ne zaman atandı? Şubeniz yöneticileri-sizler ne zaman öğrendiniz?

Pelin A.: 16 Eylül Pazartesi günü, Genel Merkez tarafından bizlere iletilen yazılı tebliğlerde tüm yönetim kurulu üyelerimizin (Şube Başkanı Deniz Ezer, Şube Sekreteri Sabah Aras, Mali Sekreter Ahmet Korkmaz, Kadın Sekreteri Pelin Akbaş Yeşil, Örgütlenme Sekreteri Hizam Hasırcı, Eğitim Sekreteri Eylem Uysal, Hukuk Sekreteri Emir Bugay) ve 2 üst kurul delegesi, geçmiş dönem yöneticilerimizin (Ayhan Erkal, Yusuf Mengilli) üyeliklerinin ilk genel kurulda üyelikten ihraç edilmesi talebiyle üyeliklerimizin askıya alındığı bildirilmiştir.

Tüzüğümüze göre de bir üyenin üyeliklerinin askıya alınması, bütün görevlerinin sona ermesi anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla 16 Eylül itibariyle görevden alınmış görünüyoruz. Bugünün öncesinde Cuma günü (13 Eylül), geçmiş dönem yöneticilik yapmış bir arkadaşımızın annesinin vefatını üyelerimize mesaj yoluyla iletmek istemiştik. Ancak kendi üye programımıza erişim engeli olduğunu gördük. Genel merkez ile iletişime girerek sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştık ki önce telefonlarımıza cevap vermediler.

Daha sonra genel merkez yöneticisi Ahmet Karagöz, bizleri arayarak kararı telefonla bildirmiş, erişim engelinin bundan kaynaklandığını belirtmiştir. Bize herhangi bir bilgi verilmeden önce erişim engelinin getirilmesi, acizliğin göstergesidir.

Yürüyüş: Kayyum kararını eylemler, itiraz başvuruları, imza kampanyaları ile teşhir ettiğinizi biliyoruz. Kamu emekçileri, aydınlar, sanatçılar halkımız da meşru mücadelenizi sahiplendi. Bu süreçte yaptıklarınızı özetler misiniz?

Pelin A.: Kayyum atanacağını telefonla öğrendiğimiz günden bu yana teşhir çalışmasına devam ediyoruz. Öncelikle şube meclisimizi topladık, toplantıda süreci değerlendirdik ve neler yapacağımızı konuştuk. İkinci defa sendika binasının önünde basın açıklaması yaptık. Gelişmeler oldukça da basına bilgi amaçlı yazılı açıklamalar yapıyoruz. İmza kampanyası örgütledik.

Elektronik ortamda başlatılan imza kampanyası kısa sürede birçok kişiye ulaştı. Bildiriler hazırladık hem üyelerimize hem halkımıza dağıttık, dağıtırken de süreci anlattık. Eğitim Sen Genel merkezine “Kayyum Üye İradesine Darbedir, Darbeye Hayır! Verilen Cezalar İptal Edilsin!” içerikli fax metinleri hazırladık ve toplanan 879 tane faks metnini gönderdik.

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü etkinliğini 7 Ekim’de yapma kararımız daha öncesinde vardı. Bu etkinlik ile birlikte kayyumu teşhir eden açıklamalar, ozalitler hazırlandı. Etkinlikte bildirilerimizi de dağıttık. Halkımızın desteği çok güzeldi. Binlerce kişinin desteği vardı. Bunu görmek bize güç ve moral verdi diyebilirim.

Birçok kurumu da ziyaret ettik. Aralarında bizlere destek olduğunu söyleyen ve mesaj gönderen, açıklama yapanlar da oldu, açıklama yapamayacağını söyleyen, kendine solcuyum, devrimciyim diyen bazı kurumlar da kayyumu kayyum olarak görmediklerini, tüzüğün gereği olduğunu belirtmişlerdir. Hangi kurum, siyasi parti, DKÖ temsilcisi ne dedi, bunları da daha sonra ayrıntılı anlatırız.

Akademisyenlerden, sanatçılardan, aydınlardan hem mesaj gönderen hem de video gönderenler oldu. Hepsine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Türkiye’nin farklı yerlerinden üyeler, direnişçiler, kurum temsilcileri bizlere destek video gönderdi. Onlara da sizler aracılığıyla bir kez daha teşekkür etmiş olalım.

Kullandığımız sendika binasının telefon ve internetini yeni kayyum binasına taşımışlardı. Bizler de yeni telefon hattı ve internet bağladık. En son elektriği de kestirme talimatı vermişler. Yeniden abonelik alacağız. Bizleri bunlarla yıldıracaklarını sanıyorlar. Genel merkez yöneticilerinin uğraştıkları şeye bakın!

İlimize o kadar sık gelmeye başladılar ki kayyumu meşrulaştırmak için her türlü şeyi yapıyorlar. Buradaki kayyum yönetim ise kara propaganda, iftira, baskı, tehdit ile bize destek olan üyeleri, kurum temsilcilerini, esnafı vd. korkutmaya çalışıyorlar. Üyelerimiz ve halkımız kendilerine çok güzel cevap vermektedir.

Yürüyüş: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Pelin A.: Son olarak iş mahkemelerine yaptığımız itirazlar kabul etmiş olup üç arkadaşımız için mahkemelerin yürütme durdurma kararı verdiğini söylemek istiyorum (Diğer arkadaşların mahkeme süreci devam etmektedir). Yani yöneticilik görevi devam etmektedir. Ancak Genel merkez mahkeme kararlarını uygulamamaktadır. Bizler de eğer mahkeme kararlarını uygulamazlarsa suç duyurusunda bulunacağımızı kendilerine noter aracılığıyla ihtar çektik. Eğitim-Sen MYK yaptığı tarihi hatadan (hata demek az kalıyor tabi) mutlaka dönmeli, cezaları iptal etmeli, mahkeme kararlarını uygulamalıdır.

Sizlere de teşekkür ediyorum. İyi çalışmalar.

Bu yazı 10 kasım tarihli Yürüyüş Dergisinden alınmıştır

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.