16. MADDE: Hasta Tutsağın Tahliyesi Yasal Hak!..

Ağır hasta tutsakların tahliyesi, bir merhamet, vicdan, insaf meselesi değildir. Bu, yasal bir haktır.
Hapishanede hayatını tek başına sürdüremeyecek, hastalıklarının tedavisi yapılamayacak durumdaki tutsakların tahliye edilmesi, İnfaz Kanunu’nun bir gereğidir.
Bu hakkı resmileştiren İnfaz Kanunu’nun 16. Maddesidir.

İnfaz Kanunu’nun 16. maddesinde denilir ki;
“(6) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle
ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve
toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.”

Yasa diyor ki, ağır hastalığı varsa, hapishane koşullarında yaşamını tek başına sür-
düremiyorsa, cezasının infazı geri bırakılabilir. Ve İYİLEŞİNCEYE KADAR tekrar tutuklanmaz…
Dolayısıyla, gerçekte, şu anda hapishanelerde bulunan yüzlerce ağır hasta tutuklu ve hükümlünün durumu tam olarak yasa maddesinde ifade edildiği gibidir.

Fakat buna rağmen, bu hasta tutsaklar tahliye edilmemektedir.
Faşizm kendi yasasını uygulamamaktadır.

YASANIN AMA’SI…
Faşizmin klasik yöntemidir.
Anayasalar yapar, yasalar çıkarır, bunlarda sayısız hak ve özgürlük tanınır.
Lakin, hak ve özgürlükleri tanıyan bu yasa maddelerinin çoğunun sonunda bir “ama..”, “ancak…” ifadesi bulunur.
Ama’dan, ancak’dan sonra da, o hak ve özgürlüğün hangi koşullarda tanınmayacağı, uygulanmayacağı anlatılır.
Madde metninin sonuna geldiğinizde görürsünüz ki yukarıda tanınan özgürlük, ama’larla, ancaklarla budanmış ve geriye pek bir şey kalmamıştır.
İnfaz Yasası’nın 16. Maddesi’nin “AMA”SI DA bu tahliyenin polis raporuna bağlanmış olmasıdır.
Yasa, “Ağır hastaysa, yaşamını tek başına sürdüremiyorsa tahliye edilebilir.. AMA… diyor; “toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacaksa…”

Peki bir kişinin “toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturup oluşturmayacağı” nasıl anlaşılacak?
Yasa bunu anlayıp değerlendirme yetkisini, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne veriyor.
Dolayısıyla, ne kadar ağır hasta olursanız olun, hayatınızı tek başına sürdüremez durumda da olsanız, polis, “bu kişi toplum güvenliği bakımından tehlikedir” dedi mi, asla tahliye olamazsınız.
Polis, tahmin edilecği gibi, bu gerekçeyi her zaman devrimci, vatansever tutsaklara karşı kullanıyor.

  1. Madde Faşizmin Merhameti Değil,
    Mücadelelerin Tarihsel Kazanımıdır

Dünyanın birçok ülkesinde burjuva iktidarlar, faşist diktatörlükler, yasalarına bu maddeyi koymuşlardır.
Bu, yüzyıllardır sürdürülen haklar ve özgürlükler mücadelesinin bir kazanımıdır.
Kimse, tahliye ile, hasta tutsaklara merhamet göstermiş veya bir lütufta bulunmuş olmayacaktır.
Gerek emperyalist ülkelerin yönetimleri, gerekse de faşist yönetimler, tarihsel olarak tanımak zorunda kaldıkları hakları, uygulamamak için kırk dereden su getirirler.
Ancak’lı, Ama’lı barikatlar örüp, veya tamamen keyfi gerekçeler ve uygulamalar üretirler.

Kazanılmış haklara sahip çıkmak, işte bu nedenle, ekonomik demokratik mücadelenin değişmez bir parçasıdır.

Sosyal ağlarda paylaşın