Halkın yoksulluğu büyüdükçe büyüyor.
Buna karşılık Erdoğan 6 ekim’de yaptığı konuşmada halka “Bu hayatın albenisine kendisini kaptıran insan, dünyasını da ahiretini de kaybeder. Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir” diye seslendi. Halkı yoksulluğa karşı, açlığa karşı sabretmeye davet etti.
Onlarca saray, ihtişamlı yaşam, milyarlarca servet, lüks araçlar, 50 bin TL’lik çantalar, iki tanesi bir emekçi maaşı eden altın varaklı bardaklar içinde yaşayan Erdoğan halka “Bu hayatın albenisine kendisini kaptıran insan, dünyasını da ahiretini de kaybeder.” diye seslenirken kendisini mi kastediyor bilinmez ancak sonrasında kurduğu cümle artık utanmazlığın arsızlık ve yüzsüzlüğün sınırının olmadığını gösteriyor.
Evet halkın yoksulluğu büyüdükçe büyüyor.
Bir işçi gün doğumu ile gün batımını ter dökerek geçirirken aldığı maaş her gün eriyor, her ay maaşı ile alabildiği azalıyor. AKP iktidara geldiğinde bir işçi asgari ücret ile 12 çeyrek altın alabiliyor iken bugün sadece 2 buçuk çeyrek altın alabiliyor.
AKP, kriz büyüdükçe sadece muhalefete, halkın örgütlü kesimlerine ve illa ki devrimcilere saldırmakla yetinmiyor. Memnuniyetsizliğinin arttığını bildiği halkın en büyük tehlike olduğunu bildiğinden halkı faşizmin en bilinen yöntemi ile kandırmaya, uyutmaya çalışıyor. DİNİ KULLANIYOR.
Halkın dini duygularını utanmazca sömürüyor. Namaz kılarken fotoğrafı çekiliyor (belli ki yanında fotoğrafçısı ile geziyor), kameraların karşısında Kuran okuyor, mitinglerde muhalefeti kafir ilan ediyor… Halkı dini duygularını kullanarak uyutmak için devletin tüm olanaklarını kullanıyor.
En son CHP genel başkanı K. Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan başka bir devlet liderinin önünde para için eğiliyor” sözü üzerine yine fırsat bu fırsat diyerek bir video yayınlayıp yine aynı şeyi yaptı.
Sözde Erdoğan sadece namazda rukû’da Allah’ın huzurunda boyun eğermiş. Söyleyenin utanma duygusu olsa “insan yalan söylerken utanır” denebilir ancak nafile. Bu duygu artık iktidarın hiç bir temsilcisinde yok.
Erdoğan görüşebilmek için kapısını aşındırdığı ABD başkanlarının sayısını hatırlayabiliyor mudur acaba. 1 mart tezkeresini ardından kendini affettirebilmek için yaptıkları için ayrı bir yazı kaleme almak gerekir. Trump’tan koparabildiği randevuyu kendisine küfürlü mektup yazmasına rağmen iptal etme haysiyetine bile sahip olmayan Erdoğan, yayınladığı bu video ile belki hala halkın bazı kesimlerini kandırabilecektir belki ama bu ülkemiz tarihinin en işbirlikçi, emperyalizmin bir dediğini iki etmeyen en sadık uşağı olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Ve bu gerçeği er yada geç bu halk görecektir. O gün ise artık halkın sabrının taştığı gün olacaktır ki artık din ile de kandırılamayacaktır…
Buna karşılık Erdoğan 6 ekim’de yaptığı konuşmada halka “Bu hayatın albenisine kendisini kaptıran insan, dünyasını da ahiretini de kaybeder. Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir” diye seslendi. Halkı yoksulluğa karşı, açlığa karşı sabretmeye davet etti. Onlarca saray, ihtişamlı yaşam, milyarlarca servet, lüks araçlar, 50 bin TL’lik çantalar, iki tanesi bir emekçi maaşı eden altın varaklı bardaklar içinde yaşayan Erdoğan halka “Bu hayatın albenisine kendisini kaptıran insan, dünyasını da ahiretini de kaybeder.” diye seslenirken kendisini mi kastediyor bilinmez ancak sonrasında kurduğu cümle artık utanmazlığın arsızlık ve yüzsüzlüğün sınırının olmadığını gösteriyor.
Evet halkın yoksulluğu büyüdükçe büyüyor.
Bir işçi gün doğumu ile gün batımını ter dökerek geçirirken aldığı maaş her gün eriyor, her ay maaşı ile alabildiği azalıyor. AKP iktidara geldiğinde bir işçi asgari ücret ile 12 çeyrek altın alabiliyor iken bugün sadece 2 buçuk çeyrek altın alabiliyor.
AKP, kriz büyüdükçe sadece muhalefete, halkın örgütlü kesimlerine ve illa ki devrimcilere saldırmakla yetinmiyor. Memnuniyetsizliğinin arttığını bildiği halkın en büyük tehlike olduğunu bildiğinden halkı faşizmin en bilinen yöntemi ile kandırmaya, uyutmaya çalışıyor. DİNİ KULLANIYOR.
Halkın dini duygularını utanmazca sömürüyor. Namaz kılarken fotoğrafı çekiliyor (belli ki yanında fotoğrafçısı ile geziyor), kameraların karşısında Kuran okuyor, mitinglerde muhalefeti kafir ilan ediyor… Halkı dini duygularını kullanarak uyutmak için devletin tüm olanaklarını kullanıyor.
En son CHP genel başkanı K. Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan başka bir devlet liderinin önünde para için eğiliyor” sözü üzerine yine fırsat bu fırsat diyerek bir video yayınlayıp yine aynı şeyi yaptı.
Sözde Erdoğan sadece namazda rukû’da Allah’ın huzurunda boyun eğermiş. Söyleyenin utanma duygusu olsa “insan yalan söylerken utanır” denebilir ancak nafile. Bu duygu artık iktidarın hiç bir temsilcisinde yok.
Erdoğan görüşebilmek için kapısını aşındırdığı ABD başkanlarının sayısını hatırlayabiliyor mudur acaba. 1 mart tezkeresini ardından kendini affettirebilmek için yaptıkları için ayrı bir yazı kaleme almak gerekir. Trump’tan koparabildiği randevuyu kendisine küfürlü mektup yazmasına rağmen iptal etme haysiyetine bile sahip olmayan Erdoğan, yayınladığı bu video ile belki hala halkın bazı kesimlerini kandırabilecektir belki ama bu ülkemiz tarihinin en işbirlikçi, emperyalizmin bir dediğini iki etmeyen en sadık uşağı olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Ve bu gerçeği er yada geç bu halk görecektir. O gün ise artık halkın sabrının taştığı gün olacaktır ki artık din ile de kandırılamayacaktır…