YETENEKSİZ KAPİTALİZM


İnsan ürettiğinin karşılığını aldı mı, üretiminin halka ve doğaya olan faydasını gördü mü mutlu olur. Bu mutluluk da bir motivasyon olur. Bu motivasyon insanı yaratıcı ve üretken kılar. Bu yaratıcılıkla yetenekler ortaya çıkar ve boy gösterir. Bu yüzden biz; kapitalist düzeni ve onun
yasalarını kabul etmiyoruz.

Yetenek nedir? Yetenek, “Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyeti”dir. Peki bir insanın bir şeyi anlaması ve yapabilmesi için gerekli olan nedir?

EMEK ve YOĞUNLAŞMA.

Yoğunlaşmak nedir? Yoğunlaşmak, “Bir kimsenin tüm dikkatini, duygu ve düşüncelerini bir işe vermesi”dir. Yani o zaman yetenekler geliştirilebilir. Bir işe ne kadar emek harcarsak, ne kadar yoğunlaşırsak o kadar gelişir anlamına geliyor bu. Bu durum, kapitalist toplumda hatta sınıflı toplumların oluşumundan beridir ne kadar mümkün? Mümkün müdür? Hayır!

Halk çocukları için yeteneklerini geliştirebilmek bir lükstür. Kapitalist düzende bu olanak sadece, ekonomik olarak güçlü kişilere sunulur. Yani bizi ezenlere. Bizi sömürenlere. Bugün halkımız açlık ve yoksulluk içinde yaşıyor. Emeğini satarak geçimini sağlıyor, sadece emeğini satarak karnını doyurabiliyor.

Emeğin sömürüldüğü bir düzen, YETENEKLER MEZARLIĞI’dır. Hiç kimse kendisini geliştiremez. Her şeyde para ve kar düşünülür. Çünkü sömürenler için her saniye önemlidir. İşçinin her saniyesi kar demektir. Diyelim ki bir insan sabah altıda işe gidiyor. 12 saat çalıştıktan sonra saat akşam 6’da işten çıkıyor ve 7, 8 gibi eve geliyor. Eve geldikten sonra yemek ve TV vs. dedik mi 2 saat geçer. Bir saat de sohbet etse ailesiyle saat oldu gece 12. Şimdi bu insanın bir sosyal yaşamı olabilir mi?

Çocuklarıyla bile doğru düzgün görüşemez, konuşamaz, sevemez. Kaldı ki yeteneklerini geliştirsin! Bu mümkün değil! Kapitalist toplumda insanın kendini geliştirebilmesi mümkün değildir. Böyle bir hayat çekilir mi? Bu işkencedir! İnsanlara hayatı cehennem eden kapitalizmdir. Kapitalizm Yeteneksizdir, Ne Kendisini Ne De Bir Başkasını Geliştiremez! Sömürebildiğince sömürür. Çünkü düzen buna göre kurulmuştur. Güçlü olana, mal sahibi olana cennet, bize, halk çocuklarına ise cehennem!

Gericileşmiş bu düzeni yıkmak özgürlük demektir. Özgürlük nerededir? Sosyalizmdedir. Halkların tek kurtuluşu sosyalizmdedir. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra dünyanın 6’da 1’i, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra ise dünyanın 3’te 1’i sosyalist ve sosyalizmden etkilenerek adil eşitlikçi bir düzen kurmaya çalışmıştır. Şimdi bir de oradan örneklere bakalım. Sosyalist ülkelerde, üretimde devasa artışlar yaşanmıştır. Çünkü üreten halk, emeğinin karşılığını almıştır ve üretime kendini katmıştır. Üretim araçlarının, özel mülkiyet olmaktan çıkarılıp toplumsallaştırılması adaleti sağlamıştır. Çok basit bir çözüm öyle değil mi? Kim çalışırsa o yer. Kim üretirse o kazanır. Her türlü ekonomik, politik ve toplumsal ayrıcalığın ortadan kalkması ile birlikte herkes yaşamsal haklara, çalışma, üretme, kendini geliştirme hakkına sahiptir.

Bu aynı zamanda yeteneklerin de gelişmesini sağlamıştır. Çünkü sosyalizmde temel olan kar değil insandır ve en yüce değer insan emeğidir.

Şimdi birkaç örnekle devam edelim. Çağının en ünlü bilginlerinden olan köylü çocuğu Newton bir istisnadır. Nice halk çocukları vardır aynı nitelikte, aynı yeteneklere sahip olan; ama kapitalist düzende bunu ortaya çıkarıp geliştirme zemini olmadığı için hepsi harcanıp gidiyor. Oysa sosyalizmde kimin çocuğu olursan ol, aynı haklara sahipsin. Örneğin Sovyetler’de yine bir marangozun oğlu olan Yuri Gagarin, aya çıkabilmiştir. İnsan ürettiğinin karşılığını aldı mı, üretiminin halka ve doğaya olan faydasını gördü mü mutlu olur. Bu mutluluk da bir motivasyon olur. Bu motivasyon insanı yaratıcı ve üretken kılar. Bu yaratıcılıkla yetenekler ortaya çıkar ve boy gösterir.

Bu yüzden biz; kapitalist düzeni ve onun yasalarını kabul etmiyoruz. Biz kapitalist düzeni yıkıp yerine halk çocuklarının yeteneklerini geliştirebildiği bir düzeni, DEMOKRATİK HALK İKTİDARI’nı istiyoruz. Biz sosyalizmi istiyoruz. Yeni insanı, daha ileri bir toplumu kurmak için mücadele ediyoruz. Attığımız tohumların, vereceği yeteneklerin bilincindeyiz. Biz doğru ve adaletli olanı yapıyoruz.

Biz insanı temel alıyoruz. Devrimin bir önemli yanı da burada yatıyor. Sadece açlığa son vermekle kalmayıp, hayatımızı güzelleştirmenin tek yolu. Sanat için “gerçeğin estetize edilmiş hali” deriz. Faşizmin olduğu yerde hayatın gerçeği; kavga bayrağını yükseltmenin zorunluluğudur. Sanatçı bu koşullarda gerçek bir sanatçı olarak kendini var etmek istiyorsa, kavganın sanatını yapacaktır. “Biz de sanatımızla hayatı güzelleştireceğiz” Halkımız kendisine yaşatılanları unutmamalı, sorunlarının kaynağı olan emperyalizme kin duymalı, hesap sorma bilinciyle donanmalıdır. Sanatçı da halkın mücadelesinin içinde bizzat yer almalıdır. Yılmaz Güney, Nazım Hikmet ve daha nice onurlu aydın ve sanatçımız gibi. Tüm bunlar, yani hayatın gerçekleri, sanatın en estetik ve en militan öğeleridir. Sanatımız bunları içerdiği ve halkı mücadele etmeye, savaşmaya sevk ettiği sürece militan bir tarz yakalayabilir.

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biridir aklı. Ve akılla birlikte, bilginin, güzelliğin, yani estetik duygusunun gelişmesi…

İşte bu düzen milyonlarca insanı sanattan mahrum bırakarak bu güzellikleri yaşamasını engelliyor. Yaşamı cehenneme çeviriyor. Biz ise sanatımızla umut taşıyoruz! Doğamıza sahip çıkmanın, insana değer vermenin, emeği yüceltmenin tek yoludur devrimcilik. TEK YOL DEVRİM TEK KURTULUŞ SOSYALİZM!

KIZIL MASKELİLER Müzik Grubu

KIZIL MASKELİLER – DÜZEN SANAT
Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.