İstanbul’da dün, şehir genelinde “asayiş” uygulaması vardı.
Saat 19.00-21.00 arası iki saat süren “asayiş uygulaması”nda 39 ilçede güvenlik(!) denetimleri gerçekleştirildiği açıklandı.
Sözkonusu denetimlere, Asayiş Şube Müdürlüğü personeliyle ilçe emniyet müdürlükleri, önleyici hizmetler, trafik denetleme, havacılık, narkotik suçlarla mücadele, Sabiha Gökçen ve İstanbul havalimanları ile Deniz Limanı şubelerinin yanı sıra özel harekat ekipleri de katıldılar. Resmi açıklamaya göre, operasyonlara polis helikopteri ve köpekler de destek vermiş.
İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’ın yönetiminde Asayiş Şube Müdürlüğü koordinasyonundaki operasyonda, şehrin birçok noktasında “çevirme!”ler yapıldı, insanlar Genel Bilgi Toplama (GBT) kontrollerine tabi tutuldu; kaynağı belirsiz “şüphe”lerle insanlar üzerinde keyfilik ve zorbalık uygulandı.
Huzur Mu Terör Mü?
İstanbul polisi, bu asayiş uygulamasına “Yeditepe Huzur” adına vermiş.
Anadolu’nun hemen her yerinde olmakla birlikte, İstanbul halkı, özellikle Soylu’nun bakanlığından bu yana bu tür “huzur” operasyonlarını sık sık yaşıyor.
İki soru geliyor akla:
Bir: Huzur deyince polisin aklına kimin huzuru geliyor? Halkın huzuru mu, yoksa zenginlerin, fabrikatörlerin, soyguncuların, sömürücülerin huzuru mu?
İki: Bu tür operasyonlar, gerçekten “suçluları yakalamaya” hizmet ediyor mu? Yoksa “suçluların peşindeyiz” gösterisi mi yapılıyor?
Soruların cevabı belli. Şöyle ki;
halkın huzuru, iktidarın veya polisin umurunda değildir.
Tüm politikalar, kararlar, yasalar, sıkıyönetimler, cuntalar, olağanüstü haller, hepsi egemenlerin huzuru düşünülerek şekillendirilir.
İkincisi, suçluları yakalama konusunda iki türlü standart vardır. Polisin denetiminde mafyacılık yapanlar, polisin denetiminde dolandırıcılık yapanlar, düzenin en büyük pezevenkleri, kumarhanecileri, onlar bu operasyonlardan azadedirler.
İstanbul’un bütün uyuşturucu, fuhuş şebekesi, onyıllardır işlerini kesintisiz sürdürmüyorlar mı?
O zaman tüm bu operasyonların asıl hedefi, halkı denetim altında tutmak, halka gözdağı vermek, devlete karşı çıkılamayacağı düşüncesini yerleştirmek ve devrimcilerin serbest hareket etmesini önlemektir. Bunun yanında sıradan adli suçlara yönelik de yukalamalar, tutuklamalar olur; o da “asayiş” söylemine gerçeklik kazandırır.
Huzuru Bozanlar
Halkın asıl huzurunu bozanlar, yoksul mahallelerde terör estiren polis, jandarma, bekçiler, zabıtalar, mafya çeteleridir. Baskınları yapanlar, işkence yapanlar, keyfilik yapanlar, yol kesenler, tecavüz edenler, bu güçlerdir. Eğer “huzur” operasyonu yapılacaksa, bunlar olmalıdır.