2017 Newruz’unda, onlarca fotoğraf ve kamera görüntülerinin şahitliğinde Kemal Kurkut arkasından polisin sıktığı kurşunla katledildi.
O kadar açıkça işlenmiş bir cinayetti ki ilk dakikalarda cinayet ile ilgili yalanların ömrü 1 gün bile sürmedi.
Aradan geçen 5 yıl içinde açılan davalar, ülkemizde mahkemelerin işlevini tekrar göstermiş oldu: KATLİAM AKLAMAK. YENİ KATLİAMLARA YOL AÇMAK…
Katillere ceza çıkmadı Kemal Kurkut’un davasında. İlk mahkemede Kemal Kurkut’un katili polis beraat etti.
Diyarbakır 3. İdare mahkemesi cinayette idareyi sorumlu ve kusurlu bularak İçişleri Bakanlığı hakkında verdiği 256 bin TL’lik maddi ve manevi tazminat kararını ise Gaziantep istinaf mahkemesi bu ocak ayında bozdu.
14 Mart günü Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi (İstinaf), Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanık polis Y.Ş. hakkında verdiği beraat kararına karşı tarafların yaptığı itirazı karara bağladı.
Kurkut’un öldürülmesinin “yasal sınırlar içinde olup olmadığını” tartışmaya açan İstinaf Mahkemesi, yargılamayı yapan yerel mahkemenin sanık polis hakkında verdiği beraat kararını bunun üzerine kurmamasını esasa yönelik bir eksiklik olarak kabul etti ve kararı bozdu.
Yani Kemal Kurkut’un öldürülmesi yasal sınırlar içerisinde gerçekleşti AKP’nin katil mahkemelerine göre.
Yasal sınırlar içinde gerçekleştiğinde katliamlar meşru olamaz gerçeğini bir yana koyalım. İşlenen cinayet yasal sınırlar içinde dahi değil. Karara gerekçe olarak, Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “yaşam hakkı”nı düzenlemeye 2/b maddesine işaret eden mahkeme, söz konusu maddede istisnai hali oluşturan “‘Bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir kişinin kaçmasını önleme…’ nedeniyle meydana gelen ölümde yaşam hakkı ihlalinden bahsedilemeyeceği” hükmüne atıfta bulundu.
Bunu yaparken mahkeme sözleşmenin, “hakkında mahkemece hükmedilen ölüm cezası verilmiş kişiler dışında kimsenin yaşam hakkının ihlal edilmeyeceği” hükmünü görmezden geldi.
Mahkeme allem edip küllem edip katil polisin ceza almadan, devlete tek kuruş tazminat ödetmemek için çırpındı. Mahkemeler halk çocuklarının kanını akıtan katiller için çalışıyor…