AKP iktidarı ve Türkiye Barolar Birliği tarafından yargıdaki sorunların çözümü olarak sunulan yeni yargı reformu geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanmıştı. “Yargı reformu” meclisin açılmasıyla 1 Ekim’dem itibaren mecliste görüşülmeye başlanacak.
Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan ‘Yargı reformu stratejisi belgesi” nin , Türkiye Barolar Birliği’nin avukatlara ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi Ne Getiriyor?’ broşürünü göndermeye başlaması üzerine Halkın Hukuk Bürosu yargı reformu üzerine düşüncelerini twitter üzerinden açıkladı.
“Yargıya güven yok” açıklamaları sık sık yüksek yargı üyesi hakimlerince dahi gündeme geliyor. Onlarca üyesi adalet mücadelesi yürütürken tutuklanan halen hapishanede olan Halkın Hukuk Bürosu yaptıkları açıklamayla halkın yargıya güvensizliğinin had safhaya ulaşmasının bu yeni yargı reformunun çıkarılmak istemesinin temel nedenlerinden biri olarak görüyor. Açıklamalarında şöyle diyorlar:
“Yargı faşizmin otoritesidir. Bunun tartışılır hale gelmesi muktedirleri rahatsız etmektedir. Bu belge ve çıkacak paketlerle bu rahatsızlık giderilmek istenmektedir. Amaç yargının sorunlarını çözmek değildir; amaç adaletsizlikleri halı altına süpürmektir.”
Devrimci avukatlarin yargi reformuna iliskin diger değerlendirmeleri ise şöyle:
-Yargı Reformu Stratejisi Belgesi bir itirafnamedir. Yargının on yıllardır birikmiş ve çözüm bekleyen çok önemli sorunları vardır, denilerek başlanmış bir belgedir. Bunun anlamı, “Biz bugüne kadar adaletsizlik yaptık!” demektir.
-Solcu, sosyalist, sosyal-demokrat bilcümle muhaliflere rastgele bir gözaltı ve tutuklama terörü uygulanmaktadır. Adli kontrol cezai bir müeyyide gibi uygulanmaktadır. İnsanlar katlediliyor sorumluları yargılanmıyor, yargılamalar sonucu katiller aklanıyor, korunuyor.
-Birlik başkanlığı koltuğunu işgal eden avukat düşmanı Feyzioğlu’nın bu belgeye ilişkin görüşleri; evi cayır cayır yanarken içinde çocukları olan annenin ,buzdolabım yanıyor, feryadına benziyor. İşte durum bu kadar abestir.
-Gerçekte adaletsizliğin temeli yargı pratikleri midir? Yoksa yargı pratikleri değil de iktidar pratikleri midir? AKP bürokratları neden Adalet Bakanlığı’nın sözcülüğüne soyunmaktadır?
-Yargı reformu paketi hangi sorunu çözecektir? Haber verme ve eleştiri sınırlarını aşmayan düşünce açıklamaları suç olmayacak, deniyor.Anayasa md. 25, md. 28, md. 34 zaten bunu ilan etmiyor mu? Anayasayı uygulamayan hukuku bir cümleyle düzelteceğinizi mi iddia ediyorsunuz?
-Buna inanmamızı, halkın inanmasını beklemeyin.Düşünce özgürlüğünü mesleklerinden ettiğiniz akademisyenlere anlatın. Basın özgürlüğünü neredeyse infaz süresini yatan ve ‘beraat verin’ dediğiniz kararda dahi yurt dışına çıkmaları yasaklanan Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına anlatın.
-Belki de “Tutukluluk süresini en fazla 2 sene yaptık.” müjdenizi avukatlık yaptıkları için cezalandırıldıklarını gerekçeli kararlarınıza dahi yazdığınız ve halen tutuklu devrimci avukatlara anlatmalısınız.
-Bunu tercih edeceğinizi sanmıyoruz. Zira bir telefonla “Bırakmayın.” talimatı verdiğiniz müsteşarlar, hapishane müdürleri gibi ulaşmanız kolay olmayacaktır. Karşılarına çıkmalısınız. Fiziki zorluğu yanında cesaretiniz ve adaletiniz devrimci avukatların karşısına çıkmaya yeter mi?
-Bizim tavsiyemizi soracak olursanız, reformunuzu saraylarınızdaki gösterilerinizde birbirinize anlatın. Adaletin ve adil günlerin nasıl “form bulacağını” halkın mücadelesi ve tarihin akışı muhakkak size ve tüm egemenlere, tüm adaletsizlere anlatacaktır.