Güvel: Ana nokta, “Sonuna kadar” Diyebilmektir
Yazı dizimizin ikinci bölümünde, “uzun direniş” denilince ilk akla gelen direnişlerden biri olan Abdi İpekçi’yi anlattık.
Mehmet Güvel, işte o direnişin emektarlarından biridir.
O, 73 yaşında bir direnişçi. Onu hala, şu veya bu eylemin içinde görmek mümkün. Tayad’lıların, haklar ve özgürlükler mücadelesi verenlerin emekliliği yok.
Güvel, 73 yıllık ömrünün, 30 yılını TAYAD’lılarla geçirdi. Bu 30 yılın 7 yılında büyük direniş ve Abdi İpekçi direnişi vardı.
“Ülkemizde direnişler neden uzun sürüyor?” sorumuzu ona da yönelttik. İşte cevapları:
- Ne Zamandan Beri Tayad’lısınız?
Tayad’ı ilk kurulduğu 1986 yılından beri tanıdım. Tayad içerisindeki mücadeleye 1989 yılında başladım. Üyesi oldum, yöneticisi oldum. Ve demokrasi mücadelesi içerisinde bu sürece kadar aralıklarla 17 yıl tutuklanıp hapis yattım. Ülkemizde demokrasi mücadelesi ağır bedeller istiyor.
Hapislikler dışında işkenceler ölümler ölüm oruçları yaşadık - Yer Aldığınız Direnişleri Anlatır Mısınız?
Tayad’ın amacı hapishanelerdeki evlatlarının sorunlarını çözmek ve onların dışardaki sesi olmaktır. Ancak onları evlatlarımız olarak sahiplenirken niçin mücadele ettiklerini de kavradık. Ve
şöyle dedik; “önce evlatlarımızı sahiplendik sonra düşüncelerini”. Bu mücadele içerisinde biz de onlar gibi tutsak düştük… Onlarla ölüme yattık. İki Tayadlı, Gülsüman ve Şenay bu mücadelede dışarıda ölüm oruçlarında şehit oldular.
Faşist devlet bu örgütlü yapılar karşısında çaresizdir. Onun için hücre tipi hapishaneler gündeme getirilip ‘96 yılında Eskişehir tabutluğunu yaparak tecrit uygulamasına başladılar. Bu ciddi bir saldırıydı. Bunun önüne geçmek için ciddi bir eylem gerekiyordu. Bu da hapishane koşullarında ölüm oruçları eylemiydi. Eskişehir tabutluğundan yoldaşlarımızı yanımıza getirmek talebiyle ölüm
orucuna başladık. Ben de bu eylemin 1. Ekibindeydim. 69 gün süren ve 12 yoldaşımızın şehitliğiyle sonuçlanan bu eylemi zaferle sonuçlandırdık.
Ardından 2000 yılında F tipi dedikleri hücre hapishaneleri açılmaya başlandı. Faşist devletin amacı örgütsüz bir toplum yaratmaktı. Hem içerde hem dışarda örgütlülüğü bitirme planları yapmaya başladılar. Bu emperyalizmin ve oilgarşinin planıydı. F tipi politikasına karşı tutsaklar olarak ölüm orucu eylemine başlandı. Saldırıları 2 yıl önceden planlayıp 30 hapishaneye aynı saatte operasyon düzenlediler. Bu sırada ben Bayrampaşa hapishanesindeydim. Emperyalizm ve oligarşi tüm hazırlıklarını tamamladıktan sonra hapishaneye önceden gelip tamir vb. bahanesiyle saldırılarını organize ettiler. Kadınlar bölümünde operasyon sırasında gaz bombaları ve yanıcı madde atarak 6 kadını diri diri yaktılar.
Bizlerin koğuşlarına da biber gazları ağır silahlarla kurşunlar atarak katletmeye devam ettiler.
Bundan sonrası hepimizin de bir parçası olduğu 7 yıl sürecek Büyük Direnişmizdi. Bu direnişi de 122 şehit yüzlerce gazi ile zaferle sonuçlandırdık.
7 yıl..
Şimdi söylerken dile kolay.
Gecemiz gündüzümüz, yazımız kışımız, beynimiz yüreğimiz, hep büyük direnişle doluydu.
Ben daha sonrasında Nuriye ve Semih için onların açlık grevlerine destek olmak amacıyla süresiz
açlık grevine başladım. Bu direnişte ise 268 gün kaldım. - Peki ülkemizde direnişler neden bu kadar uzun sürüyor?
Faşizmle mücadelede haklarımızı almak, mevzilerimizi korumak uzun soluklu ve ağır bedeller gerektiriyor. Bu konuda biz hep sonuna kadar direnmeyi kendimize ilke edindik. Çünkü bunu yapmadan hiçbir hak elde edilemez. Haklarımızı kazanmak ve korumak için sürekli olarak bir mücadele vermek gerekir.
Burada ana nokta, “sonuna kadar” diyebilmek ve bunu yapabilmek.
Zafer kolay kazanılmadığından, haftalar haftalara, aylar aylara eklenebiliyor. Sonuna kadar demezseniz, direniş de kısa sürer… ama kazanım olmaz. Dediğim gibi hiçbir hak elde edilemez.
Sürecek…
Yarın : FERİDUN OSMANAGAOĞLU: UZUN DİRENİŞ SÜREKLİ ÜRETMEKTİR… Uzun direnişlerin bir özelliği de budur; uzun süre boyunca direnişi sürekli gündemde tutmak için sürekli yeni biçimler arar ve bulursunuz.