Tribünlerde Coşku, Sokaklarda Açlık: Futbol ve Unutturulan Gerçekler

Türkiye(GHA)

Gençlerimiz ve halkımız, futbol izliyor. Ancak sorunları da büyüyor. Stadlar, sokaklar, maç sonrası sevinçler faşizme olan öfkeye dönüşmeli. Sokaklarda başka takımın taraftarına değil bizi aç, yoksul, işsiz adaletsiz bırakan bu düzene karşı yürümeli onbinler. Maça giderken de, kahvede maç seyrederken de dertlerimizi unutmamalı, halkımızın da unutmaması için çabalamalıyız. Her maç sonrası faşizmin kabusuna dönmeli…   

 Dün Trendyol Süper Lig’de sezonun önemli maçlarından biri Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynandı. 37. haftada oynanan dev derbide kazanan taraf Fenerbahçe oldu. Rakibini 1-0 mağlup eden sarı – lacivertliler, şampiyonluk umudunu son haftaya taşırken, Devletin eliyle yapılan yayınlar ve haberlerle halkımızın gerçek gündemini açlık yoksulluktan uzaklaştırmaya ve AKP faşizmine olan tepkiyi farklı bir yöne çekmeye çalıştığı bir iki gün yaşadık.

Son iki gündür sosyal medya ve televizyonlarda yapılan yayınlarla halkımızın gerçek gündemi açlık yoksulluk fotbol ile unutturulmaya çalışılıyor. İki gündür insanlar sokaklara aktı, kavgalar çıktı, halk sanki büyük bir zafer kazanmışcanına tuttuğu takımın galibiyetine sevinirken, yenililenler ise sanki hayatları sönmüş gibi davrandı.

Dün gece, Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan derbi maçında, milyonlarca futbolsever nefeslerini tutarak ekran başına kilitlendi. Tribünlerde coşku ve heyecan doruktayken, sokaklar boşaldı ve ülkenin dört bir yanındaki kahvehaneler dolup taştı. Futbol, bir kez daha halkımızın olduğu her köşede izlendi ancak, bu sözde eğlencenin ardında, toplumun daha büyük sorunları görülmez hale getirilip unutturulmaya çalışılıyor.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve artan yoksulluk, toplumun geniş kesimlerini etkilerken, gençlerimizin gelecek kaygısı her geçen gün daha da büyüyor. İşsizlik oranları yükseliyor, halk temel gıda maddelerine dahi yanaşamıyor ve aileler her geçen gün ağırlaşan geçim sıkıntısıyla boğuşuyor. Çeşitli suni gündemler yaratılarak bu gerçeklerin üzeri örtülmeye çalışılıyor ve toplumun dikkati futbol gibi kitleleri büyüleyen etkinliklerle başka yöne çekilmek isteniyor.

Derbi, yüzbinlerce insanı stadyumlarda, milyonlarcasını ise televizyon başında bir araya getirdi. Futbolun birleştirici gücü elbette tartışılmaz; ancak bu coşku ve heyecanın arkasında gizlenen gerçekler göz ardı edilemez. Halkın büyük bir kısmı açlık ve yoksulluk içinde yaşam mücadelesi verirken, futbolun büyülü dünyası gerçeklerden kaçış noktası, bir uyuşturucu olarak kullanılıyor. Yöneticiler ve medya, bu durumu ustaca kullanarak halkın asıl sorunlarını gölgede bırakıyor.

Gençlerimiz ise bu düzenin içine çekilerek, sahte umutlar ve hayallerle oyalanıyor. Eğitim sistemindeki eksiklikler, işsizlik ve gelecek belirsizliği, gençlerin enerjisini ve potansiyelini köreltiyor. Futbol ve benzeri eğlenceler, gençleri geçici olarak meşgul etse de, onların gerçek sorunlarını çözmüyor. Aksine, gençlerin dikkatini dağıtarak, onların daha bilinçli birer vatandaş olmalarını engelliyor.

Ülkemizde halk ekonomik zorluklarla mücadele ederken, futbol dünyasındaki devasa paralar ise ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu. Özellikle, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın toplam değerleri yüzmilyonlarla ifade ediliyor. Fenerbahçe’nin toplam değeri 201.45 milyon €, Galatasaray’ın ise 193.63 milyon € olarak belirtiliyor.

Bu rakamlar, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar düşünüldüğünde adaletsizliğin uçurumunu gösteriyor. Kapitalizmin en büyük bir endüstrilerinden biri haline gelmiş futbolda, futbolculara, transferlere, çeşitli organizasyonlara verilen paraların miktarı asıl olarak açlık yoksullukla boğuşan halkı uyutma görevinin öneminden dolayıdır.

Toplumun her kesiminden insanlar, gerçek sorunlarının üzerinin örtülmesinden ve çürümeye terk edilmekten bıkmış durumda. Açlık ve yoksulluk gibi temel insani ihtiyaçların karşılanmadığı bir ortamda, futbolun büyüsü ne kadar etkili olabilir ki? Her ne kadar bir derbi maçı heyecan ve coşku yaratsa da, gerçeklerin üzerini örtemez. Halkın dikkati futbol gibi eğlencelerle başka yöne çekilse de, açlık ve yoksulluk gibi sorunlar ortadan kalkmıyor. ARTIK AÇLIĞIN VE YOKSULLUĞUN ULAŞTIĞI BOYUT FUTBOL UYUŞTURUCUSUYLA DAHİ UNUTTURULAMAYACAK SEVİYEDE.

Bu yüzden, toplum olarak daha bilinçli olmalı ve gerçek sorunlarımızı unutmamalıyız. Futbolun büyülü dünyasında kaybolmak yerine, ülkemizin gerçek sorunlarına çözüm aramalı bunun için mücadele etmeliyiz.

Gençlerimizin ve Halkımızın Kurtuluşu: BİLİNÇLENME VE MÜCADELE

Ülkemizin içinde bulunduğu derin ekonomik kriz, artan yoksulluk ve işsizlik, gençlerimizin ve halkımızın en büyük sorunu. Bu sorunların çözümü, futbol izlemekle değil, bilinçli bir şekilde tepki göstermekle mümkündür. Gençlerimizin ve halkımızın kurtuluşu, mücadelededir. Devrimci mücadelededir. Onları yoksulluğa mahkum eden bu düzenden, AKP faşizminden hesap sormaktadır. Gençlerimiz, futbola olan sevgilerini koruyarak, aynı zamanda toplumsal sorunlara karşı bilinçli ve duyarlı olmalıdırlar. Futbol izlerken bile, mevcut düzenin adaletsizliklerine, yoksulluğa ve eşitsizliğe karşı seslerini yükseltmelidirler. Çünkü gerçek kurtuluş,  tribünlerde değil, sokaklarda ve meydanlarda , devrimci bir ruhla verilen mücadelelerle mümkündür.

Gençlerimiz ve halkımız, futbol izliyor. Ancak sorunları da büyüyor. Stadlar, sokaklar, maç sonrası sevinçler faşizme olan öfkeye dönüşmeli. Sokaklarda başka takımın taraftarına değil bizi aç, yoksul, işsiz adaletsiz bırakan bu düzene karşı yürümeli onbinler. Maça giderken de, kahvede maç seyrederken de dertlerimizi unutmamalı, halkımızın da unutmaması için çabalamalıyız. Her maç sonrası faşizmin kabusuna dönmeli…   

GHA

Sosyal ağlarda paylaşın