2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümü.
Kimileri köşe yazılarında, kimileri açıklamalarında bir kez daha katilleri, diri diri yakanları ve devleti aklamaya çalıştı.
Katliam nasıl gelişti, kimler sorumlu, kimler sorumsuzdu. Bunları tarihin ışığında bir kez daha herkes görsün istedik.
Görelim, bilelim ve unutmayalım diye…
***
Tarih 2 Temmuz 1993…
Sivas’ta Madımak Oteli alevler içinde. Otelde insanlarımız yanıyor.
Sıvas koca bir kent. Bu koca kentte onbinlerce polis, onbinlerce asker var… Ve bu koca kentte, ve onbinlerce polisin askerin olduğu yerde, onlarca insan diri diri yakılıyor… herkesin gözleri önünde…
Katliam hazırlığı… DEVLET “SEYREDİYOR!”
1 Temmuz’da Sivas’ta Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin 4. başlayacak… 1 Temmuz’dan önce gericilerin, özellikle Milli Gençlik Vakfı’nın denetimindeki çeşitli yurtlar, başta Konya ve Kayseri olmak üzere diğer şehirlerden getirilen gericilerle doldurulmuştur.
Şenlikler başlamadan önceki gün, Madımak oteli yakınlarına belediye tarafından yeni kaldırım yapılacağı bahanesiyle kamyonlarca taş yığılmıştı.
Alevi ve devrimci-demokrat halkın yaşadığı mahallelerde baskılar arttırılmıştı. Katliamdan birkaç ay önce, Sivas’ta Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı bir birim oluşturulmuştu.
Bütün bunlar, “bir şeylere” hazırlanıldığının açık bir göstergesiydi.
Sıvas katliamı, daha sonra iddia edildiği gibi, anlık bir tepkinin, gericilerin o an “galeyana” gelmesinin bir sonucu değildir. Kontrgerilla ve gerici-faşistler tarafından önceden planlanmış, hazırlıkları yapılmış ve gerçekleştirilmiştir.
AN AN KATLİAMA DOĞRU…
Şenliğin ilk günü, gericiler, faşistler standlara saldırdılar, ancak bu saldırılar şenliğe gelen kitle tarafından püskürtüldü.
İkinci gün, “Bizim Sıvas” gibi gazeteler, “Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar” gibi başlıklarla faşist ve gerici çevreleri Aziz Nesin’in konuşmalarına tepki göstermeye çağırdılar. fiehirde “Cihad” çağrıları yapan imzasız veya “Müslümanlar” imzalı kontra bildiriler dağıtıldı.
Saat 13.30 civarı… Merkezpaşa Camisindeki Cuma namazından çıkan gerici-yobaz-faşist gruplar Hükümet Konağı önünde toplanıp, şenliğin yapılmasına izin veren Vali ve Aziz Nesin aleyhine sloganlar atmaya başladılar.
13.45… Vali Ahmet Karabilgin, Tugay Komutanı Ahmet Yücetürk’ten askeri birlik göndermesi için yardım istedi.
14.00… Hükümet Konağı önünde toplanan gerici-faşist güruh, Kültür Merkezi’nde toplanan kitleye saldırıyor. Kitle Kültür Merkezinde devrimcilerin önderliğinde barikatlar kurarak saldırıyı püskürtüyor.
14.15… Vali, Başbakan’a ve İçişleri Bakanı’na faks ve telefonla gelişmeler hakkında bilgi veriyor.
14.45… İçişleri Bakanlığı’ndan, Kayseri ve Tokat Valilerinden, Hafik, Yıldızeli, Kangal, fiarkışla ve Zara kaymakamlıklarından takviye güç isteniyor. Tugay Komutanlığı’na tekrar askeri birlik sevk etmesi talebi iletiliyor.
14.50… Gerici-faşist güruh Kültür Merkezi önünden Valilik önüne gelerek gösterilerini burada sürdürüyor.
15.00… Atatürk Caddesi’ndeki bir cafe gericiler tarafından taşlanıyor.
15.30… Hükümet Konağı önünden tekrar Kültür Merkezi’ne yönelen güruh, Kültür Merkezi’ni taşlamaya başlıyor. Vali Tugay Komutanı’na başvuruyor.
15.55… Polis göstermelik bir müdahaleyle saldırganları copla dağıtma girişiminde bulunuyor. Ama müdahale etkisiz…
16.30… İyice toparlanan ve sayıları 5 bine ulaşan gerici-faşist güruh Madımak Oteli’ni sarıyor ve oteli taşlamaya başlıyor.
Polis telsizinden bir anons duyuluyor:
-Taş atıyorlar, saldırıyorlar ne yapalım?
Cevap veriyor amirleri:
-Anlaşıldı, müdahale etmeyin.
“Müdahale etmeyin” emrini veren, Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner’dir.
DEMİREL, İNÖNÜ, BAKANLAR… “SEYREDİYOR!”
Otelde bulunanlar tanıdıkları bütün milletvekillerini, bakanları arıyorlar. Ulaşabildikleri herkes “Merak etmeyin, gereken yapılacak” diyor.
Saat 17.00 civarında koalisyon hükümetinin ortağı CHP’nin Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Madımak Oteli’ndeki Aziz Nesin’le telefonla görüşüyor. O da diğerleri gibi Aziz Nesin’e “En kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını” söylüyor.
Saatler geçiyor… Takviye güç bir türlü “kurtarmaya” gelmiyor.
17.00… Valilik Refah Partili Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan kitleyi yatıştıracak bir konuşma yapmasını istiıyor. Ancak Temel Karamollaoğlu konuşmasına “Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım. Sonra şunların ruhuna el fatiha diyelim” diye başlıyor. Güruh “Mücahit Temel” sloganları atıyor.
18.00… Temel Karamollaoğlu bu sefer, Kültür Merkezi önündeki Ozanlar Anıtı kaldırılırsa topluluğun yatışabileceğini ileri sürüyor. İçişleri Bakanı’yla yaptığı telefon görüşmesinde Pir Sultan Abdal heykelinin kaldırılmasını istiyor.
19.00… Vali Ahmet Karabilgin’in onayıyla, Pir Sultan Abdal Heykeli vinçle yerinden sökülüyor. Gerici-yobaz grup heykeli iplerle bağlayarak cadde boyunca çığlıklar atarak sürüklüyor.
İNSANLAR DİRİ DİRİ YAKILIYOR,
DEVLET HALA “SEYREDİYOR!”
19.45… Güruh, önce otelin önündeki araçları sonra otelİ ateşe veriyor. İtfaiye bir türlü gelmek bilmiyor… Alevler bir katliama dönüşüyor…
20.30… Nihayet gelen itfaiye aracının merdivenleriyle Aziz Nesin ve içeridekilerin bir kısmı dışarı çıkarılıyor. Otelin önündeki gerici-yobaz-faşist katiller Aziz Nesin aleyhine sloganlar atıyorlar. İtfaiye görevlileri ve Refah Partili Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak itfaiye merdiveninden inen Aziz Nesin’e saldırıyorlar. İtfaiye aracının üzerine çıkan Erçakmak “O adamı kurtarmayın, o öldürülmeye müstahak adamdır” diye bağırıyor. Saldırıya polisler de katılıyor. Aziz Nesin başından ve çeşitli yerlerinden yaralanıyor.
20.55… Onlarca insan yakılarak katlediliyor… Artık havada yanık et kokusu var… İş işten geçtikten sonra, Madımak ve yürekler yanıp kül olduktan sonra, polis ve asker havaya ateş açıp gerici-faşistleri “dağıtmaya”(!) başlıyorlar.
22.00… Ve herşey olup bittikten sonra takviye kuvvetler de geliyor(!)
“SEYİR”İN BİLANÇOSU!
3 Temmuz… Katliamın bilançosu çıkarılıyor:
Saat 17.00’de yapılan tespitlere göre 36 ölü ve 8’i ağır olmak üzere 24 yaralı resmi kayıtlara geçiyor.
İşte katliamın resmi belgelere göre an an gelişimi.
Şimdi verin kararınızı; BU BİR DEVLET KATLİAMI DEĞİL Mİ?