Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan, annesi Atika Vatan ve konu ile yakından ilgilenen iki gazetecinin gözaltına alınmasının ardından Cüneyt Özdemir’e bazı beyanatlarda bulundu.
Gazeteci Cüneyt Özdemir sosyal medya hesabından, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Rabia Naz’ın ölümüne ilişkin yaşanan gelişmeler hakkında kendisini aradığını duyurdu. Şunları söylemiş Soylu;
“… Gördüğüm şudur; Yargı emniyet adli tıp herkes görevini yapıyor. Buradan çıkarılmak istenen hedeflenen sonuç şudur; Rabia Naz kızımız üzerinden yargı, emniyet, tüm kurumlar birileri tarafından felç edilmek isteniyor.”
“Söyledim tekrar söylüyorum. Bugüne kadar babanın iddialarını kanıtlayacak en ufak bulguya rastlamadık. Bu meseleyi kapatabilecek Türkiye’de bir güç yok. Böyle bir vicdan da yok.”
Şaban Vatan ile ilgili medyada çıkan haberlerin tamamında babanın olayın aydınlatılması için verdiği mücadele ve bir yandan da meselenin kapatılmaya çalışılması var. Yani AKP bir çok şekilde olayın üzerinin örtülmesini istiyor. Süleyman Soylu’nun “bu meseleyi kapatabilecek Türkiye’de bir güç yok” derken tek doğru söylediği şey bu meselenin kapatılamamasıdır. Çünkü babanın verdiği mücadele buna engel olmuştur.
Süleyman Soylu şu sözler ile devam ediyor: “Kimsenin kendisini hakim savcı yerine koyup başkasının kişilik haklarını ihlal etmeye, zorla alıkoymaya, ifadesini değiştirmesi için tehdit etmeye ve işkence yapmaya hakkı yoktur. Hukuk doğrusunu yapmaktadır.” Hukukun doğruyu ne kadar yaptığını artık tüm halk biliyor ancak Rabia Naz meselesinde babanın yaşadıklarını kısaca hatırlarsak AKP devletinin tüm kurumları ile meseleyi çözmeye değil, nasıl üzerini örtmeye çalıştığını görürüz. Hakimi savcısı polisi, milletvekili… küçük Rabia’nın nasıl öldüğünün açığa çıkmaması için neler yaptığına bakınca Süleyman Soylu’nun temiz göstermeye çalıştığı yargının, emniyetin ne kadar kirlendiği, artık adi suçları bile “görmeyin, duymayın” diyen çürümüş bir devlet gerçeği görülüyor. Bu konuda GHA’da çıkan haberimizde detaylı ele almıştık. Bkz: https://gercekhaberajansi.org/rabia-naz-neden-oldu/
Kızının intihar etmediğini dilinin yettiğince duyurdu. Anlattı. Tek tek bir dedektif, uzman olay yeri incelemecisi gibi araştırdı ve her platformda “hayır kızım intihar etmedi” dedi. İntihar etmediyse nasıl öldü? Kim niye intihar ettiğini söyledi ve intiharmış gibi gösterdi? Bu soruların cevabını ve nasıl öldüğünü öğrenmek için kendi başına her yolu denedi. Asıl olarak bu olayı çözmesi gereken yerlere seslendi: “kızımın nasıl öldüğünü bulun”!
Belli ki kızı birileri tarafından ya öldürülmüştü veya ölümüne sebep olunmuştu. Bir insanın kanı canı, evladının nasıl öldüğünü öğrenmek istemesinden doğal ne olabilir? Bunu öğrenmese bir baba, bir anne hayatının geri kalan kısmını nasıl devam ettirebilir?
“Kızımın nasıl öldüğünü bulun” talebi AKP’lileri rahatsız etti. Ve babanın başına getirilmedik şey bırakılmadı. Gözaltına alındı, soruşturma açıldı. Akıl hastanesine bile kapattılar. Halk arasında dendiği gibi “deli gömleği” giydirdiler evladını yitirmiş bir babaya.
Baba kızının başına gelenlerin açığa çıkmasına nasıl engel olunduğunu şöyle ifade etmişti:
“İstanbul’da 25 Ekim’de Giresun Günleri Şenlikleri’nde ben stantlara resim dağıttığım sırada Nurettin Canikli de oraya geldi. Gelir gelmez beni oradan çıkarttırdı ve üzerime korumasını yolladı. 8 Kasım’da Rabia Naz Sabah Gazetesi’nde manşet olduğunda gereken yerleri arayarak bazı baskılar yapmaya çalıştı. Sonrasında savcılığa etki ederek yayın yasağı getirttirdi. Bunun gibi olaylar nedeniyle suç duyurusunda bulundum. Araştırma halinde olduğum durumlarda, hedeflere ulaştığımda sürekli önüme engeller koydurdu. Beni engellemek için her şeyi yapmaya çalıştı.” …Kanunlar ellerinde olduğu için de vatandaşın hakkını hukukunu hiçe sayarak kendi emelleri doğrultusunda ne yapmak istiyorlarsa onu yapıyorlar ya da yaptırtıyorlar. Türkiye’deki adalet şu anda bu. Bu durum kamuoyunun da şahit olduğu bir durumdur. Bu yaşananlar önüme koyulan engellerdir. Beni araştırma sonucuna gitmeme için her tür engellemeyi yapıyorlar. Olayın örtbası için de her şeyi yapıyorlar.”
Rabia Naz meselesinin Süleyman Soylu’nun söylediği gibi cereyan etmediğini tüm ülke biliyor. Yaptığı açıklamada “Şaban Vatan şahsıma da defalarca hakaret etmesine rağmen hep acısına, yaşadıklarına yordum ” diyerek babayı da tehdit ediyor. Olayı çöz-e-müyor, üzerinin örtülmesine karşı çıkan babayı tehdit ediyor. Babanın acısına bi damla saygısı olan bir içişleri bakanı olayı çözemediğinden de olsa ar eder, susar. Ama Süleyman Soylu ne yapıyor sanki acılı anne babayı, olayla ilgilenen gazetecileri kendi polisleri gözaltına almamış gibi açıklama yapıyor.
Evet Süleyman Soylu, söylediklerinin tersine bu mesele sizin polisinize, yargınıza ragmen kapanmadı. Eğer babanın mücadelesi olmasaydı bu olayın üzerini 1 günde kapatacak vicdansızlık ve ahlaksızlık var. Aynaya bakman yeterli….