Turan Aktaş Şişli Belediyesi’nde çalışıyordu.
İşten atıldı.
Neden diye sormayın.
Tek nedeni var; hakkını aramak.
Bu topraklarda bir emekçi için en büyük suç.
Hakkını arayan, boyun eğmeyen işçi, tehlikeli işçidir.
Turan Aktaş, yaklaşık 8 ay önce, 26 Haziran’da işten atılmaya karşı direnişe başladı.
O gün bugündür Şişli Belediyesi’nin önünde, meydanda direniyor.
Direnişe başladığından bu yana, yaz geçti, kış geçti, bahar geçti.
Sıcaktan kavruldu, soğuktan elleri ayakları dondu.
Bir yandan Belediye yönetiminin, bir yandan polisin tehditlerine maruz kaldı.
Direnmeye devam etti.
Dile kolay.. 8 ay boyunca, 285 gün boyunca, HER GÜN geldi o direniş alanına. Yalnız kaldığı da oldu, onlarca destekleyenle kuşatıldığı günler de. O her gün twitter hesabından yazdığı günlüğü “zafer direnen emekçinin olacak” diye bitirdi.
“Zafer direnen emekçinin olacak!”
Bu, onun açısından kesin.
Bu inançla direniyor.
Kararlılığının, baskılara, saldırılara göğüs gerebilmesinin altında bu inanç var.
Direniyor Turan Aktaş.
“Halkçı” olduğunu iddia edip, işçisini kapı önüne koyan ve onun direnişi karşısında faşist bir tutum takınan Belediyeye karşı direniyor.
Onu oradan uzaklaştırmak için her türlü tehdide baskıya başvuran polise karşı direniyor.
Üyesi olduğu ama üyesine sahip çıkmayan DİSK’e karşı direniyor.
İşsizliğe, açlığa, yoksulluğa, yalanlara karşı direniyor.
Yani çok yönlü bir savaş Turan Aktaş’ın direnişi.
İşten Çıkarmak Kolay!
Patronlar için bir işçiyi işten çıkarmak çok kolay.
Bunun için yasal bir bahane, gerekçe bulmaları hiç zor değil. Çünkü yasalar, onyıllardır buna göre yeniden ve tekrar tekrar düzenlendi.
Patronlar yeni “kolaylıklar” talep ettikçe, yeni yasal düzenlemeler yapıldı ve “iş güvencesi” tamamen ortadan kaldırıldı.
Bugün iş güvencesinin tek yolu, DİRENİŞ.
Turan Aktaş da bunu bilerek direniyor. “İş mahkemeleri”nden bir sonuç çıkmayacağını, o mahkemelerin patronları haklı bulacağını biliyor.
O yüzden o direnişiyle tarihin ve halkın adaletine başvurdu.
Keskin’e: “Sen misafirsin, biz işçiler hancıyız”
Muammer Keskin, Şişli Belediye Başkanı. Turan Aktaş’ı işten atan Başkan.
CHP’li. Kendine göre “solcu”. Sorsanız “emekten yana” olduğunu da iddia edebilir.
Fakat o bir düzen politikacısı.
Bir düzen belediye başkanı. “Halkçı başkan” falan da değil.
Bir belediye patronu.
Bir patron nasıl yönetirse, bir burjuva nasıl yönetirse, öyle yönetiyor belediyeyi.
Yolsuzluklar, adam kayırmalar, almış başını gidiyor Şişli Belediyesi’nde.
“Kadro şişkinliği” var diye, işçileri işten çıkarırken, yakınlarını, yardakçcılarını işe alıyor, onlara kadrolar yaratıyor.
Turan Aktaş, 18 Eylül sabahında, direnişe başlarken şöyle diyordu:
“283. günümüzün de açılışını yaptık. Herkese günaydın. Belediye Başkanı Muammer Keskin şunu anlamıyor; buradaki direnen işçiler haklarını almadan buradan kalkmayacak. Ama bunu en sonunda o da anlayacak. Çünkü biz kokuşmuş bu düzene boyun eğmeyeceğiz. Çünkü işçiyiz haklıyız kazanacağız.”
Dört gün önce, 279. gününde de şöyle seslenmişti Belediye Başkanı’na:
“Sn. Keskin, sen bu belediyede misafirsin, ama biz işçiler hancıyız, buradan senin gibi kaç tane başkan geldi geçti, her zaman işçiler kazanmıştır. Gine kazanacağız, yıldıramayacaksın, onun için zafer direnen emekçinin olacak.”
Yalnızlaştırma Saldırısı
Şişli Belediyesi, direnen Turan Aktaş’ın bu haklı, meşru talebini karşılamak yerine, onun direnişini kırma politikasını benimsemiş durumda.
Direnişi kırmanın en temel aracı olarak ise, Aktaş’ı yalnızlaştırmayı görüyorlar. İşçiler, Turan Aktaş’ı ziyaret etmemeleri için tehdit ediliyorlar. Aktaş, “terörist” olarak gösteriliyor. Aktaş, “İşçi meclisi önlüğünü giyiyorum diye yalnızlaştırmaya çalışıyorlar.” diyor.
Şişli Belediyesi, direnen işçileri bölmeye çalışıyor.
“Bugün 279. günüm… Şişli belediyesinin karşısındaki eylem alanımdayım. Bugün diğer iki arkadaşı görüşmeye çağırdılar. Pazarlık yapıyorlar. Akılları sıra beni yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, işimi aşımı onurumu pazarlık meselesi yapmayacağım.”
Yine işçilerin tehdit edilip direnişten uzak tutulmaya çalışıldığı bir günün akşamında Turan Aktaş, günün özetini şöyle paylaştı:
“Savaş müdürüne Şişli işçisine yanımıza gelmesin diye mobing uygulatsan da tek değiliz, Şişli işçisinin gönlünün bizim direnişimizde olduğunu biliyoruz. Sizin baskılarınıza boyun eğmeyeceğiz. Sağolsunlar 276. günümüze de ziyaretçilerle kapanış yaptık.”
Şişli Belediye Başkanı ve yönetimi, öylesine acizleşti ki, öylesine çirkeflleşti ki, direnişçileri, belediyenin tuvaletlerini kullanmayı yasaklayarak, onlara güya zorluk çıkarmaya çalıştı. Güvenlikçilere bunun için özel talimat verildi.
Desteğin, Dayanışmanın Gücü
Turan Aktaş’ın Twitter hesabında bir gün önceki notunda ise şu satırlar okunuyor:
“Bugün sağolsunlar, direnişime destek vermek için bir çok arkadaşlar ziyaretime geldiler. Bunlardan biri de Direnişler Meclisi’nden arkadaşlar. Onlarla beraber 282b günümüzün kapanışını sloganlarla hep beraber yaptık. Arkadaşlara teşekkür ederim, yalnız bırakmadılar.”
Emekçilerin, devrimci işçilerin, direnenlerin desteği ve sahiplenmesi, Turan Aktaş’ı hiç yalnız bırakmadı. Soma maden işçilerinden Kadıköy, Beşiktaş, Kartal belediyesi işçilerine, Devrimci İşçi Hareketi’nden kendi işyeri arkadaşlarına kadar, hergün ziyaretçileri oluyor. Günü onlarla başlatıp onlarla kapatıyor.
Kimsenin olmadığı gün olmuyor mu? Oluyor; yine yalnız olmadığını biliyor.
Nasıl ona desteğe geliyorlarsa, O da başka direnişçilere ve direnişlere gidiyor. örneğin, Çağlayan Adliyesi’nden Yüksel direnişcçilerinin serbest bırakılması için yapılan basın açıkamasına katılıyor. Ölüm orucu direnişçileri için hastane önlerine gidiyor. Son olarak, dün, direnişinin 284. gününde Aytaç Ünsal’ı ziyarete gitti, şu notu düştü ziyaretten sonra: “bugünü Av. Arkadaşımız, kardeşimiz Aytaçı ziyaretile geçirdik. Kendisiyle tanaışmaktan çok mutu oldum, yavaş yavaş toparlıyor. Kendisiyle sohpet ettik onunla konuştuktan sonra bu düzene karşı omuzlarımı düşürmeden dahada dikdurmam gerektigini görmüş oldum”.
– devam edecek –