22 Haziran günü tutuklu yargılanan Nuriye Gülmen’in mahkemesi görüldü. Adının mahkeme olduğuna bakılıp da yanlış anlaşılmasın. Bir yargılama değildi yapılan. Tamamıyla bir piyesten ibaretti.
AKP faşizminin tek derdi kendisine karşı gerçekleştirilen hak alma direnişini cezalandırmaktı.
Karar önceden alınmıştı.
Hükmü daha önceden verilmiş yargılama, yargılama değildir. Piyestir olsa olsa.
Sahte delillerle, dijital materyaller delil gösterilerek 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Siz okurlarımıza 10 yıl hapis cezasının verildiği mahkemede Nuriye Gülmen’in yaptığı savunmayı yayınlıyoruz. Haklılığın ve meşruluğun gücünün görüldüğü tarihi savunmasını bölüm bölüm vereceğiz:
Bu yargılama da benim yaptıklarım, bunların nedenleri yok . KHK’lılar gerçeği, işlerinden atılan binlerce insan, işlerinden atıldıktan sonra hayatlarını kaybedenler, öldükten sonra işine iade edilenler, çocuklarını geride bırakarak intihar edenler, ağaç kökü yesinler denerek aşağılanan, hayatın dışına itilen KHK’lılar yok. Adaletsizliğe uğrayanlar, sağ salim bindirdikleri trenden çocuklarının parçalarını toplayan, evlatları yakınları için adliye koridorlarında, adalet saraylarının önünde adalet arayan ana babalar aileler yok. Bizim iş ve ekmek mücadelemiz boyunca uğradığımız adaletsizlikler yok. 75 yaşındaki Perihan Pulat’ı basın açıklamamız sırasında yere fırlatarak kafa travması geçirmesine sebep olan ve daha sonra ölmesinde sorumluluğu bulunan polisten de Nazan Bozkurt’un göz kemiğini kıran polisten de bahsetmiyorsunuz.
Bugüne kadar biz ne için ve ne uğruna mücadele ettiysek hukuk bu mücadelenin engellenmesi için bir araç olarak kullanıldı. Bizi öldürenler hakkında göstermelik yargılamalar yapıldı. Göz kemiğimizi kıranlar hakkında kovuşturmaya gerek görülmedi. Bacağımız kırıldı, biz suçlu bulunduk.
İşkence hakaret, anayasal hakkın engellenmesi… bu suçları işleyenler hep beraat ettirildiler.
130.000 kamu emekçisini sorgusuz sualsiz bir gecede işlerinden atanlar, kamu emekçilerini güvencesi çalışmaya mahkum edenler, yargıya talimat verenler hakkımızda “terörist” açıklamaları yapanlar zaten suçsuzlar. Onlar ülkeyi yönetiyorlar. Biz ise hep suçluyuz! Apaçık adaletsizliklerin karşısında dururken, işimizi ekmeğimizi onurumuzu ve adaleti her türlü bedeli göze alarak savunuyorken, bir örgütten talimat alıyoruz! Bu yüzden suçluyuz öyle mi? Bu yüzden cezayı hak ediyoruz! Hayır öyle değil!