MİNSK BELGELERİ

MİNSK Belgeleri İngilizce için aşağıdaki linke tıklayınız:

https://gercekhaberajansi.org/english-%F0%9F%87%AC%F0%9F%87%A7/

Minsk’te Halk Cephesi : Türkiye Adına Yapılan Konuşma Metni (Türkçe):

Stalin Demek Sosyalizm’de Israr İnanç Ve Kararlılık Demektir!

Stalin Demek Emperyalizme Karşı Zafer Demektir, Emperyalizmin Yenilgisi Demektir

Stalin demek, devrim demektir. Emperyalizm, özellikle Avrupa solu içinde kar-devrimciliği “anti-Stalinizm” çerçevesinde örgütledi. Çünkü, Stalin’i reddetmek, devrimin temel öğretilerini, ML’nin temel
öğretilerini reddetmek demekti. Bunun başında da zor yoluyla devrim ve proletarya diktatörlüğü geliyordu.
Yani, zor yoluyla devrimi reddetmek devrim için savaş, yani halkın iktidarı için savaşı reddetmekti.
Proletarya diktatörlüğünü reddetmek ise burjuvaziye karşı halkın iktidarını korumayı reddetmek, iktidar
burjuvaziye teslim etmeyi savunmaktır.

Tarih Yalanlarla Yazılamaz Gerçekler Devrimcidir!


Yalan İftira Ve Demogojiler İle Stalin Ve Sosyalizm Karalanamaz!


Tarihi bireyler yapmaz, tarih kişilerin, kahramanların eseri değildir. Tarih, sınıf mücadelelerinin tarihidir. Tarih kitlelerin eseridir. Bireyler ve kahramanlar bu çerçevede ele alınırsa, onlara gerçek değerleri verilmiş olur. Lenin de, Stalin de, Troçki-Kamenev-Zinovyev hainleri de, Sovyetler Birliği’ndeki gelişmeler ve Moskova Mahkemeleri de bu açıdan ele alındığında gerçek anlamlarını bulmuş olacaktır.

Moskova Yargılamaları Devrimle Karşı Devrimin Çatışmasıdır!

Lenin’in ölümüyle birlikte; partiden defalarca ihraç edilip diledikleri aflardan sonra affedilen ancak karşı devrimci hain tavırlarını sürdüren iktidar hırsıyla yanıp tutuşan Zinovyev, Kamanev gibi o dönemin önde gelen isimleri, Stalin ve o dönemin Sovyet devriminin önderlerinin tökezlemeleri, başarısız olmaları için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır.


Özellikle Lenin’in ölümünü bir boşluk olarak gören bu hainler Stalin ve diğer önderlerin başarısız olmalarını onları “altedebilecekleri”・en uygun zamanı düşünüp, planlayıp fırsat kollamaya başlamışlardı. Sadece fırsat kollamakla kalmamış örgütlenmiş ve haince eylemler gerçekleştirmişlerdir.
Bu halk düşmanı karşı-devrimci grubun amacı, zengin köylülüğün yeniden oluşumuna hizmet etmektir. Bu grubun programında kollektif ve Sovyet ekonomilerinin tasfiye edilmesi, sosyalist işletmelerin kapitalistlere devredilmesi yer alıyordu.

– Yine Moskova duruşmaları iddia edildiği gibi milyonlarca insanının idamıyla sonuçlanmadı. Verilen idam cezalarının büyük bir kısmı iptal edilmiş, çok küçük bir kısmı uygulanmıştır. Halkına, vatanına ihanet etmiş  örgütlenmeler olmasına rağmen Avrupa “solcuları”・tarafından idam cezaları ağır olarak nitelendiriliyor. Bu duruşmaların normal bir dönemde değil faşizmin saldırısının hemen öncesinde yapıldığınıda yani olağanüstü bir süreçte yapıldığını unutmamak gerekir.

– Sovyetler Birliğinde cezaların ömür boyu sürdüğü yalanı da doğru değildir. 1939 Sovyet mahkemelerinin istatistiklerine göre beş yıla kadar olan cezalar yüzde 95,9, beş ile on yıl arası cezalar yüzde 4, on yıldan fazla olanlar ise yüzde 0,1’dir. Bunlar arasında hırsızlar, katiller vb. adi suçlular da vardır.

Tarihi gerçekler ortadadır, bu dönem boyunca, proletarya iktidarı tarafından başka yerlere sürülen kulakların sayısı 30 bindir. 20 bin kulak da kendiliğinden yerlerini terk ederek başka bölgelere kaçmışlardı. 1935-38 yılları arasında, ülke çapında tutuklanıp yargılananların toplam sayısı ise 140 bindir.


–Moskava Duruşmaları halka, basına, yabancı ülke yetkililerini ve radyodan, gazeteden tüm Sovyet halkına canlı olarak ulaştırılıyordu. Kimilerinin iddia ettiği gibi en ufak bir kötü muamele olsa tutukluların tek bir iması bile emperyalist haydutların demokrasi”・çığırtkanlığına dönüşebilecekti ama olmadı. Bırakalım kötü muameleye uğramalarını, ifadelerinde bazı tutuklular görevlilere işkence ettiklerini(konuşmama, oyalama vs.) söylüyorlardı.
Herşey çok açık sürdürülmüştür. Dünyanın 17 radyosundan canlı yayınlıyorlar moskova yargılamalarını ve iddianamesi 40’a yakın dile çevrildi.


– Bir başka yalan ise Moskova Duruşmasında yargılanan kişilerin “kendilerine empoze edilen bütün suçlamaları kabul etmek zorunda kaldıkları”・iddiasıdır. Tutanakları okuduğumuzda durumun çok farklı olduğunu görüyoruz. Çünkü sanıklar kendilerine yönlendirilen her iddiayı kabul etmemektedirler. Bu da sanıkların ifadelerinin zorla verildiği iddiasını çürüten bir delil niteliği taşımaktadır. Buharin’in Moskova Duruşmalarında verdiği aşağıdaki ifadesi burjuva aydınları yalanlar niteliktedir.

“Ben soruşturma makamının ve yoldaş hakimler, sizin önünüzde neden teslimiyet gerekliliğine vardığımı anlatmak istiyorum. Bizler yeni hayatın sevinçlerine karşı en adi araçlarla mücadele ettik. Ben Vlademir İlyiç’in hayatına suikast suçlamasını reddediyorum ama karşı devrimci arkadaşlarım ve onların başında da ben, Stalin tarafından muazzam başarılarla sürdürülen Lenin’in eserlerini yıkmak istedik. (Buharin, Duruşma Tutanağı, Moskova 1938, 847-848)

Troçki, Zinovyev, Kamenev: Sovyet Halkına Ve Sovyetler Birliği’ne İhanet Etmişlerdir!


–Bolşevik partisi içinde, Troçkist-Zinovyev bloğuna ve Buharincilere karşı verilen mücadele
yıllarca sürdü.İdeolojik-politik nitelikte olan bu mücadele süresince, Troçkistler ve Buharinciler görüşlerini parti içinde savunup, görüşlerini partiye ve parti platformlarına sunma olanağına sahip oldular.
1920’li yılların ortalarında Troçkistlerin görüşleri, üç defa parti içerisinde oylamaya sunuldu.750 bin parti üyesinin bulunduğu o dönem, Troçkistlerin
aldıkları en fazla oy, 4 bin civarında oldu. Stalin, parti içi mücadeleyi Marksist-Leninist ilklere uygun olarak ele aldı ve yürüttü. Bu ilkeli ve kararlı mücadelenin sonucudur ki, parti, Troçkistlerin ve Buharincilerin değil, Stalin’in ve Bolşeviklerin görüşleri etrafında kenetlendi.
Leninist parti öğretisinin kararlı bir savunucusu ve geliştiricisi olarak Stalin, komünist partisinin, ancak, saflarını revizyonist unsurlardan temizleyerek güçleneceğini savundu.

– Zinovyev’ler, Kamenev’ler, Buharin’ler ve yandaşları, bu güçlerle ve Hitler faşizmiyle, Alman emperyalizmiyle işbirliği içerisinde, Sovyet sistemini yıkmaya çalıştıkları için cezalandırıldılar. Yoksa, Stalin’in “tuhalifleri”・oldukları ya da farklı görüşlere sahip bulundukları için değil.

Zinovyev, Kamanev ekibine dahil olan Reingold isimli bir komplocunun ifadeleri de yaşananların ve yargılananların “tuhalif”・olmaktan çok ötede olduğunu iddiaların ne kadar haklı olduğunu kanıtlar niteliktedir.
“Çember kapandı! Siyasi soytarılık, platformlar, tartışmalar ve muhalefetmaskaralığı artık bitti! Muhalefetin yerine devlete karşı komplo, tartışma veplatformun yerine mermi ve bomba geçti.”・(Moskova Yargılamaları, Syf.179)


Karşı devrimci, komplocu bu katil örgütün 1932-1936 yılları boyunca sürdürdüğü faaliyetlerin amacını sanıklardan Mraçkovski mahkeme önünde şöyle anlatıyordu;
“Parti politikasının çökeceğine dair beklentimiz boşa çıkmıştı. O zamana kadar kullanılan mücadele yöntemleri olumlu sonuç vermedi. Geriye mücadelenin sadece bir yolu kalıyordu; hükümet ve parti önderlerinin yok edilmesi yolu. “Esas görev, Stalin ’i ve partinin diğer önderlerini temizlemekten oluşuyordu.”


–Son olarak Moskova mahkemelerinin doğruluğuna ve haklılığına ilişkin bir ispat istenirse en büyük ispat 1941 yılıdır. 1941 de Alman faşizmi sosyalist Sovyetler Birliği’ne saldırdığında içeride hain, fırsatçı, karşı devrimci bir örgütlenme bulamaz.
Bu mahkemeler olmasaydı, hainler cezalarını bulmasaydı, faşizmin bulunmaz nimeti olacaklardı. Bu mahkemeler olmasaydı 2. Emperyalist Paylaşım savaşında Alman faşizmine karşı yürütülen destansı direniş yaratılamazdı.
İhanet, hainlik, işbirlikçilik cezasız kalamaz, kalmamalı!

Katliamlar Ve Zulüm Emperyalizmin İşidir


Emperyalizmin Katyn Katliamı Yalanı


Emperyalistlerin ve Rusyalı işbirlikçi hainlerin, faşistlerin SSCB ve Stalin’i karşı sürdürdükleri en büyük yalan  ve karalama kampanyalarından biri, belki de en büyüğüdür “Katyn(Katin) Ormanları Katliamı”・
Polonya, Sovyetler Birliği’ne sınır bir ülke. Sınırı korumak için emperyalistler Polonya ile Sovyetlerin arasını açmak istiyor. Katyn katilamı yalanı asıl olarak bu nedenle söyleniyor.


–Sözde “・940 yılında Sovyet ordusu tarafından tutsak alınmış olan Polonya subayları, polisleri ve sivillerinden 10 bin ya da 25 bin kişi Smolensk yakınlarındaki Katın ormanlarında güya Stalin’in emri ile kurşuna dizilmişler.”・Aslında bugün emperyalizm ve işbirlikçilerinin sürdürdüğü bu yalan Hitler’in propaganda bakanı Göbbels’in başarısız olmuş yalan ve demagoji kampanyasıydı. Şimdi emperyalistler ve işbirlikçileri Göbbels’in bıraktığı yerden bu yalanı sürdürmeye devam ediyorlar.


Ancak Faşist Göbbels’in “Stalin 10 bin kişiyi katletme emri verdi”・yalanı emperyalistler eliyle sürdürülünce sayı iki katına çıktı ve “・2 bin kişi katledildi”・şeklinde sürdürülmeye başlandı. Katyn’de 10 bin Polonyalı subayın “katledilmesi”・ Almanya’daki okullarda, onyıllardır Bolşevikler’in “kan dökücülüğüne”・kanıt olarak, gösterilmektedir. Auschwitz nasıl Hitler faşizmi için bir insanlık suçu ise, “Katyn katliamı”nın da Stalin ve Bolşevikler’in işlediği bir “insanlık suçu”・olduğu yalanıyla genç beyinler zehirlenmeye tarih yalanlarla yeniden yazılmaya çaşılmaktadır. Kuşkusuz on yıllardır, burjuva ideologlarının Hitler faşizmi ile bir sorunları olmadı. Onlar, “Hitler kötüdür ama Stalin de kötü”・ “faşizm kötü ama sosyalizm de kötüdür”・diyerek asıl olarak Stalin ve sosyalizm düşmanlığını sürdürdüler.

–Almanya 1941’e SSCB’ye de saldırdı. Kızıl Ordu ilk iki yıl boyunca faşizme karşı direndi. Direnişin ilerleyen süreçlerinde SSCB birçok noktadan olduğu gibi Polonya’dan da çekilmek zorunda kaldı. Almanlar Moskova önlerine kadar gelmişlerdi. Savaş sürerken Nazi Almanya Nisan 1943’de Katın ormanında kurşuna dizilmiş Polonyalıların toplu mezarlarının bulunduğunu açıkladı ve Kızılhaç’ı çağırdı.

Tarihler 1943 ü gösteriyordu. SSCB halkı faşizmin ordusunu Stalingrad’da dize getirmişti. Kızıl Ordu’yla başedemeyeceklerini anlayan faşist Almanya’nın Propaganda Bakanı Joseph Goebbels Sovyetler Birliği’ği zor duruma düşürüp anti-faşist koalisyonu bozmak, Polonyalıları da Sovyetlere karşı kışkırtmak için bu yalanı yaymıştı. Stalingrad zaferi savaşın dönüm noktası idi. İşte tam da bu noktada Göbbels ekibi işe girişti. Göbbels’in hazırlattığı posterlerde “Sovyetler kazanırsa her yer Katın olacak”・diye yazılıyordu.

–Eylül 1943’de Smolensk faşistlerden temizlendikten sonra Sovyet hükümeti Katın olayını soruşturmak üzere iki komisyon kurdu.
–Komisyon Ocak 1944’de bulgularını açıklamak için yabancı gazeteciler ve aralarında ABD elçisinin kızının da bulunduğu birçok kişiyi olay yerine çağırdı. Burada kurşuna dizilenlerin Nazilerin eliyle öldüğü gösterildi.
Örneğin kullanılan silah Alman tabancası Walter idi. Ellerini bağlamak için kullanılan ip Alman malı idi. Kısa süre sonra Sovyet Orduları mezarlıkların bulunduğu bölgeyi geri aldı ve Katin ormanlarında yeni araştırmalar yapıldı. Polonyalı subayların Alman Gecko tabancalarla kurşuna dizildikleri anlaşılırken, öldürülme tarihlerinin de faşistlerin ileri sürdüğü gibi 1940 değil, 1941 sonbaharı olduğu ortaya çıktı.

Mezarlar açıldığında, görülmüştü ki, katledilenler elbiseleri ile gömülmüştü ve elbiselerin ceplerinden 1941 yılına ait belgeler-kimlikler çıkmıştı. Alman faşistleri katlettikleri Polonyalıların üstünü alelacele aramış ama bu belgeleri almayı unutmuşlardı anlaşılan. Bu belgeler bile tek başına Alman faşistlerini yalanlamaktadır. Zira bu durum Nazi işgaline kadar savaş esirlerinin yaşadığını göstermektedir.
Yapılan otopsilerde ayrıca teknik, mikroskobik birçok ayrıntı da rapor edilmiştir.

Bu otopsiler ve raporların hazırlanması sırasında onlarca bağımsız gözlemci ve basın hazır bulunmuştur. 1944 yılında Moskova’da “Batılı”・uzman gözlemcilerin de hazır bulunmasıyla 925 cesede yapılan otopside Adli Tıp uzmanlarından özel bir komisyon kuruldu. Raporlar, sadece büyük yalanı belgeliyordu. Katyn katliamının sorumlusunun Alman faşistleri olduğu belgelendi ve tüm dünyaya ilan edildi. Katın olayı savaş bittikten sonra da Nürnberg duruşmalarında görüşüldü ve yine SSCB kazandı.

Nurnberg mahkemelerinde bu bulgular Amerikalı, İngiliz hakimler tarafından da doğrulandı.
Ortaya çıkan belgelere ve sonuca hiçbir emperyalist ülke o dönem itiraz etmedi. Ve bu konu böylece “kapandı.”・
–Ancak Amerikan emperyalizmi 1950’li yıllardan sonra Stalin ve sosyalizme yönelik saldırılarını tırmandırırken bu yalan da tekrar ısıtılıp gündeme getirildi.
Tüm Saldırılara Rağmen Tarih İncelemeleri Gerçek Deliller Katliamı SSCB’nin Yapmadığı Belgelemiştir
Emperyalizm Ve İşbirlikçilerinin Tüm Çabaları Boşunadır…

Sonuç olarak;


1- Yalan, iftira ve Demagojiler ile Stalin ve sosyalizm karalanamaz.


2- Katliam yapmak milyonlarca insanı katletmek Emperyalizmin ve faşizmin işidir


3- Katyn Ormanı katliamı ve onlarca toplama kampı katliamları faşizmin eseridir.


4- Katyn Katliamı yalanını Faşizmin propaganda bakanı başlattı, emperyalizm sürdürüyor.

Stalin Demek Emperyalizme Karşı Zafer Demektir, Emperyalizmin Yenilgisi Demektir!

Stalin Faşizme Karşı Emperyalizme Karşı Demektir, Emperyalizmin Yenilgisi Demektir.


Stalin Faşist Almanya ile neden bir saldırmazlık antlaşması imzalamak zorunda kalmıştır? Başta İngiliz ve Fransız emperyalistleri olmak üzere bütün emperyalist devletler 1930’lar boyunca SSCB’nin Avrupa’da kollektif güvenlik antlaşması tekliflerini reddettiler ve Hitleri yatıştıralım politikası içine girdiler. Hitler Avrupayı ilhak ettiğinde, Çekoslovakyayı işgal ettiğinde ses çıkarmadılar. Bütün çabaları sonuçsuz kalan Sovyetler Birliği Almanya ile saldırmazlık antlaşmas yapmak zorunda kaldı.
Saldırmazlık anlaşması Sovyetlere 1 yıl gibi bir süre kazandırıyor. Saldırıyı geciktirerek, hazırlık sürecini uztmış oluyor. Bu anlaşmada bunun için yapılmıştır.


Stalin’nin politikasının doğruluğu ya da yanlışlığının öçtü, bu politikanın, Sovyetler Birliği’ğin
önderlerlerinin kazınılmaz olduğunu bildikleri gelecekte saldırıya karşı savunma yetisini güçlendirdiği mi yoksa zayıflattığı mı sorusunun yanıtında yatmaktadır..
Edward Carr gibi tescilli anti-sovyet yazarlar bile, Alman-Sovyet saldırmazlık paktının imzalanmasının Sovyetler Birliği’ne, Alman işgalini karşılaştırılamaz ölçüde daha güçlü bir savunma konumunda karşılma olanaağı verdiğini kabul etti.
Burjuva aydınları, basını bu antlaşmayı Fransa ve İngiltereyi şoke etti şeklinde yazdılar. Yine aynı Fransa ve İngiltere Eylül 1939’da Almanya Polanyayı işgal ettiğinde tam 7 ay boyunca Alman faşizmine karşı tek bir kurşun dahi atmadılar.


Bu saldırmazlık anlaşması üzerinden Stalin’e olan saldırının amacı asıl olarak Hitler ve Stalin’i eşitlemek içindir. İkiside aynı diktatör, katil olarak göstermek içindir halklara.
Diğer bir yalan ise “gizli ek protokol”. Bu gizli protokol dedikleri, sözde saldırmazlık antlaşmasının gizli bir ek protokolü varmış ve burada Almanya ile SSCB Polonya’yı bölüşüyorlarmış, Besarabya da SSCB’e bırakılıyormuş.  Böyle bir belgenin örjinali hiç bir zaman gösterilememiş. İlk kez 1946’da ABD’de bir yerel gazetede yer alan bir habere göre sözde Berlin’de çekilen mikrofilmlerde böyle bir protokül bulunmuş. O zamanlar bu iddiayı ciddiye alan olmamış. Ancak 1980’lerde halk düşmanı Gorbi’nin başa geçmesi ile birlikte Avrupa’da tekrar gizli protokol konusu işlenmeye başlandı. Bütün bu karalamaların amacı Stalin’in prestiji yok etmektir. Emperyalist zorbalar ne zaman Stalin adını duysalar halatir tir titremeye devam ediyorlar. Stalin her dönem emperyalistlerin korkulu rüyası olmuştur.

Emperyalizmin yalanlarına inanmamamız için yeterince kara bir tarihi vardır emperyalizmin.
Emperyalist hiçbir yalanı, onların gerçek yüzünü gizleyemez.
Anti-Stalinizme karşı bulunduğumuz her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz. Anti-Stalinizm ile mücadele devrim mücadelesinin bir parçasıdır. Devrimci mücadelenin en önemli ayağı ideolojik mücadeledir!

Stalin’i Redetmek Marksizmi Leninizmi Redetmektir!

Bugün Stalinist Olmak Sosyalizm İçin Emperyalizme Ve Faşizme Karşı Savaşmaktır!


Stalin Dünya Halklarının Önderidir, Bizim Önderlerimizdendir!

Önder Stalin’e Sözümüzdür; Dünyayı Bir Kez Daha Türkiye’den Sarsacağız!


Halk Cephesi-Türkiye

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.