Sercan Çakır’ın bileklerine bakın.
Orada bileğini çepeçevre saran bir morartı göreceksiniz.
Kelepce izleri onlar.
Kelepçe yanlışlıkla(!) fazla mı sıkılmış?
Elbette hayır.
Bu, bir işkence yöntemi.
Bu, hakkını arama mücadelesine katılan insanları yıldırmak, sindirmek, ezmek için başvurulan bir fiziki işkence biçimi.
Kelepçe, “suçlu”nun kaçmasını, birşey yapmasını engellemeye yönelik bir “önlem” olarak tanımlanır.
Peki bu kelepçelemenin “önlem”le ilgisi var mı?
*
Sercan Çakır, Mustafa Koçak’ın direnişini desteklemek için Ankara’da hukuki ve meşru hakkını kullanarak eylem yapıyordu. Kollarına bu kelepce vurulduğunda, 17 gündür da açlık grevindeydi.
Eylemlere, gösterilere müdahaleden başlayarak gözaltıyla, sorguyla devam eden, bazı durumlarda tutuklamaya dönüşen sürecin hemen her aşaması, bir işkence seansı demektir.
Bu, AKP’nin polisinin çizgisi olmuştur.
*
Şu formül, “Zam zulüm işkence = faşizm” formülü, tüm faşist iktidarları tanımlayan bir formüldür. Bazen biraz daha az, biraz daha fazla, bazen biraz kaba, bazen inceltilmiş yöntemlerle olsa da, temel nitelik değişmez.
AKP döneminde polis, yargıyı tamamen etkisizleştirmiş olmanın verdiği cüretle, işkence konusunda pervasızlaşmıştır.
*
ACABA AKP İKTİDARINI “KÖTÜ” GÖSTERMEK İÇİN Mİ YAPILIYOR BUNLAR?
AKP, Fethullahçıların darbe girişiminin ardından, darbeye kadar olan tüm polis zulmünü, komplolarını Fetöcü polislere yüklediler; Gazetelerde, televizyonlardı “Fetö’nün AkP’yi yıpratmak için” polise bunları yaptırdığı işlendi.
Peki şimdi kim yapıyor, kim yaptırıyor?
Bu kez de başka bir tarikat veya “karanlık güçler”, AKP iktidarını yıpratmak, halk düşmanı göstermek için mi kelepceleri böyle takıyorlar?
Acaba Gazi Karakolu bu “karanlık güçler”in elinde mi?
*
Hiç boşuna başka güç aramayın.
Bu politika, İŞKENCE POLİTİKASI, AKP’nin merkezi politikasıdır.
Gazide moraran her etin, bileğe oturan her kelepçenin, kırılan her kemiğin, direnenlere inen her copun, poşetle boğma yönteminin… tek sorumlusu AKP iktidarıdır.
