Kemal Kurkut 2017 Nevruzunda Diyarbakır’da yapılan miting girişinde polis tarafından arkasından vurularak öldürüldü. Polis hiç bir “sebep” olmamasına rağmen vurarak öldürdü Kemal Kurkut’u. Daha sonra bir çok yalan söyledi polis. “Silahı vardı”, “kaçtı”, “patlayıcı vardı” gibi yalanlardı bunlar. Bu polis cinayetini bu kadar net ve kesin ifadelerle anlatabilmemizin sebebi Abdurrahman Gök isimli gazetecinin yaşananları görüntülemesidir. Evet belki Abdurrahman Gök bu fotoğrafları çekmemiş olsaydı polisin katilliğini bu kadar kesin ifadelerle anlatmak mümkün olmayacaktı.
Mahkeme kuruldu. Kemal Kurkut’u öldüren katil yargılandı. 17 kasım günü yapılan duruşmada katile beraat verildi! Kameraların önünde bir ana kuzusu, bir halk çocuğu eli kanlı bir polis tarafından öldürüldü ve AKP’nin yargısı katile ceza vermedi.
Gel gelelim, mahkemen cinayeti işleyen polise ceza vermemiş vermemesine ama, “bu kadar açık açık da katil aklanmaz, cezasız bırakılmaz ki!” cümlesinin kurulmasına sebep olan bir gazeteci vardı. Bu gazetecinin yaptığı, tek başına Kemal Kurkut’un polis tarafından keyfi bir şekilde öldürüldüğünü açığa çıkartmak değildi. Aynı zamanda mahkemelerin nasıl çalıştığını, polisin bu kadar rahat halkı katledebilmesinde cesaret veren misyonunu gösteriyordu. Faşizmin en önemli ayağı olan “meşrulaştırma” görevini nasıl yerine getirdiğini de gösteriyordu.
GERÇEĞİ AÇIĞA ÇIKARAN KİM OLURSA OLSUN CEZALANDIRILMALI
Gerçeği açığa çıkartmanın bedelini komplolar kurarak ödetmeye çalışıyor AKP iktidarı. Ve bunu ilk defa yapmıyor. Bundan önce de sadece gazetecilik faaliyetlerinden dolayı bir çok gazeteci yargılanmış, tutuklanmıştır ülkemizde. En hatırlananı MİT tırları vakasıydı.
Abdurrahman Gök hakkında da soruşturma başlatıldı ve dava açıldı. Neyle yargılayacaklarını bilmediklerinden en iyi yapabildiklerini zannettikleri yönteme başvurdular yine: KOMPLOYA!
Abdurrahman Gök’ü de telefon görüşmelerini delil olarak göstererek “örgüt üyeliği” ile yargılıyorlar. Suç diye iddia edilen muhtemelen meslektaşı olan kişi ile yaptığı telefon görüşmesinde konuşulanlar şöyle:
Ferit: TEVDEM’in şimdiki Eşbaşkanı kimdir?
Gök: İsmini unuttum yahu!
Ferit: Ömer Eluş eski Eşbaşkan mıdır?
Gök: Bilmiyorum. Evinde ölü bulunanı mı diyorsun?
Ferit: Evet. Doğru mudur o?
Gök: ANHA haberi geçmiş.
Ferit: Allah Allah.
Gök: ANHA’da var haber. Sen ANHA’ya bak. Hawar Haber Ajansı’nın Türkçe servisine…
Ferit: Ha! Orda var diyorsun. Tamam.
Bu görüşmede arkadaşını yönlendirdiği basın kuruluşlarının yurtdışında olması! Örgüte yakın yayın yapması! Binlerce insanı hapishanelere komplo ile kapatan faşizm komplo konusunda hala beceriksiz.
Çok açık bir şekilde gerçeği açığa çıkartmanın cezalandırılacağını duyuruyor AKP faşizmi.
AKP çalacak, çırpacak, talan edecek, katledecek ancak kimse bunu dillendirmeyecek! Görecek ama görmezden gelecek. Gerçekleri halktan gizleyecek.
GERÇEK ŞU Kİ:
Abdurrahman Gök olmasaydı AKP faşizmi Kemal Kurkut’u canlı bomba diye gösterecekti. Abdurrahman Gök buna engel olduğu için cezalandırılmak isteniyor.