Halkın Sağlığı, Yalnızca HALKIN İKTİDARI’nda Önemlidir!
Bu yılın başından beri dünyanın gündemine oturan Covid-19 salgını, halkları tehdit etmeye devam ediyor. Tabii bu hastalığın dünya halklarına karşı kullanılan bir silaha dönüşmesi gerçeği de var. Ancak bu yazımızda konunun bu yanını ele almayacağız; ülkemizde ya da daha doğru bir ifade ile tüm Covid-19 vakalarına kullanması dayatılan bir ilaçtan bahsedeceğiz.
Öylesine bir dayatma ki bu; herhangi bir semptomunu yaşamasanız bile, size bu ilacı kullanmanızı zorunlu hale getirmeye yetiyor.
İlacın ismi FAVİPİRAVİR
12 Haziran’da duyurulan ilaç, o günden beri ülkemizde kullanılıyor. Asıl olarak zorla kullandırılıyor.
Korona aşısı ile ilgili tartışmalar alabildiğine yoğunlaşmış ve hatta gündemin en üst sırasına yerleşmiş durumda. Kuşkusuz bunda hastalığın yarattığı bunalımın da büyük etkisi var. 2 milyona yakın insanın ölümünün yarattığı korku ve panik, virüse karşı geliştirilen ya da geliştirildiği iddia edilen aşı veya ilaç haberlerini daha dikkat çekici hale getiriyor.
KİRLİ VE KANLI BİR SEKTÖR: İLAÇ SEKTÖRÜ!
Kapitalist dünyada bir kaç emperyalist ilaç tekelinin bulduğunu iddia ettiği aşılar konuşuluyor.
Emperyalist ilaç sektörü o kadar kirli, kar amacı ile halkların sağlığı ile o kadar oynanmış, halk sağlığı
o kadar yok sayılmış ki, aşı ile ilgili bilgilere oldukça temkinli yaklaşmak gerekiyor. Onlar için esas olanın, halkların sağlığı değil, kâr ve daha fazla kâr olduğunu asla akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Bir bilgiyi verenin “bilim insanı” sıfatını taşıması, o bilginin güvenilirliği için kesinlikle yeterli değildir.
Unutmayalım ki, bilim insanları dediklerimiz de çoğunlukla, ilaç tekellerinin maaşlı çalışanlarıdır.
Bilimleri, halkın değil, ilaç tekellerinin hizmetindedir.
O laboratuvarlarda bilimin değil, tekellerin dediği olur.
Yeni bir ilaç (aşı) geliştirmek uzun zaman alan bir süreçtir. Hele bu ilaç, ilaç tekellerinin laboratuarlarında bulunmaya çalışılıyorsa tek hesap halkın sağlığı olmuyor tabii ki. Daha fazla kar etmek için daha uzun vadeli ilaç kullanımının hedeflenmesi de kapitalist ilaç sanayiinin karakterine uygun.
Bugünlerde aşının kalıcı etkisinin olabilmesi için sürekli aşı yapılması gerektiği konuşuluyor.
Hastalığın ortaya çıkarmasıyla bu denli çabuk yayılması, farklı hastalıklarda kullanılan bazı ilaçların tek başına ya da kombine olarak Covid-19’da etkili olup olmadığını test etme yöntemini zorunlu hale getirdi ilk zamanlarda.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, test edilen ilaçlardan birkaçının sadece hastalığın şiddetini azalttığı, bazı septomlarını değiştirdiği görüldü. Ancak virüsün çoğalmasını durduran veya azaltan, tedavide etkinliği kanıtlanmış hiçbir ilaç yok. DÜNYADA YOK!
Haziran ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ‘Yerli ve milli olarak kendi sentezimizle geliştirilmiş çok önemli bir ilacı üretmiş olduk.’ sözleri ile duyurdu Favipiravir ilacını.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ve ‘TÜBİTAK Covid-19 Türkiye Platformu” çatısı altındaki bilim insanları tarafından Kovid-19’a karşı geliştirilen ilk yerli sentez ilaç görücüye çıktı diye duyurulan ilaç ile ilgili şöyle bir açıklama yapıldı:
‘Türk hekimlerinin Kovid-19 hastalığının tedavisinde çok başarılı şekilde kullandığı Favipiravir ilacının yerli sentezini bilim insanlarımız, İstanbul Medipol Üniversitesinden Mustafa Güzel hocamızın liderliğinde geliştirdi. Atabay ilaç firması da bu ürünün ticarileşmesi için altyapısını kullandırdı. Yerli ve milli olarak kendi sentezimizle geliştirilmiş çok önemli bir ilacı üretmiş olduk.’ (AA)
Peki Korona’ya karşı ilacın bulunup bulunmadığı, bulunduğu iddia edilen ilacın güvenilirliğinin tartışıldığı dünyada, Favipiravir ilacının kerameti neydi ki?
Bilinen hiçbir ilacı olmayan hastalığın ilacı ülkemizde bulunmuştu da dünyanın mı bundan haberi yoktu?
Madem bu denli etkili ilaç bulundu da neden dünyaya duyurulmadı? En vasat köprü, fabrika açılışını dahi görkemli törenlerle duyurmasıyla tanınan AKP iktidarı, böyle bir ilacı bulduysa “Avrupa bizi kıskanıyor“ diye yeri göğü neden inletmedi acaba?
Bu Favipiravir ilacı ile ilgili uzmanların açıklama arına geçmeden önce ilacın üretici firması ile ilgili bazı bilgiler sunmak istiyoruz. İnanıyoruz ki bu bilgiler okuyan herkesin ilgisini çekecektir.
İlaç üreticisi firmanın ismi: Atabay Kimya.
Şirket 1939 yılında kuruldu. Atabay İlaç, “ilaç kralı” diye de biliniyor.
81 yıllık tarihi boyunca ilaçtan servetine ser et katmış yani. ‘Yerli’ diye anlatılıyor ama daha çok ABD ilişkili bir kuruluş.
SAĞLIK BAKANI, SAĞLIK SOYGUNUNUN ORTAĞI!
Şimdi ilaçla ilgili en önemli noktalardan biri daha:
Bu ilaç, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Üniversitesi Medipol ile Atabay Kimya’yla ortaklaşa üretiliyor.
Her ne kadar tartışmaların önüne geçmek için firma “ilacın İstanbul Medipol Üniversitesi ile ortak-
laşa üretildiği iddiası kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca Atabay’ın İstanbul Medipol Üniversitesi ile hiçbir ortaklığı yoktur“ açıklaması yapsa da ilacın tanıtım açıklamasında “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Atabay ilaç işbirliğiyle tedavide kullanılan ve etkin sonuçlar veren Favipiravir isimli ilacın yerli sentezi” denilmişti.
Şirket sahipleri ve yöneticileri ile hastaneler zinciri olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sık sık kameralar karşısına çıkması da aralarındaki ilişkinin, vatandaş-bakan ilişkisinin çok ötesinde olduğunu gösteriyor. Favipiravir’in basına duyurulduğu açıklamada şöyle de denmişti: “Favipiravir isimli ilacın yerli sentezi 32 kişilik ekiple 40 günde üretildi.”
İlacın bu kadar hızlı bulunması, bu kadar hızlı Sağlık Bakanlığı onayı alması, bu kadar hızlı piyasaya sürülmesinin sebebinin Sağlık Bakanı ile Atabay ilaç şirketi yöneticilerinin samimiyetlerinden(!) dolayı olduğunu düşünmemek AKP’yi bilen herkes için saflık olur. Bu işlerin bu kadar hızlı ilerlemesini sağlayan doğrudan ortaklıklarıdır.
İLAÇ SEKTÖRÜNÜN ŞOVMENİ BİR DOKTOR!
Mehmet Öz isimli, isminden başka her şeyiyle Amerikan olan Profesör Doktor, sadece ülkemizde değil ABD’de de Covid-19 konusunda otorite gibi gösteriliyor. Böyle bir sahte otorite yaratılmasının dışında, bu yarattıkları otoritenin herhangi bir ilaçla ilgili yapacağı açıklamanın inandırıcı olacağı düşünülmüş belli ki.
Tüm AKP basınında ‘kahraman’, ‘milli gurur’ diye gösterilen Mehmet Öz, aslında tıbbi kariyerinden çok ticari yetenekleri ile bilinen biridir.
Halbuki aynı Mehmet Öz, kendisinin sundu u televizyon programında, “çıkar amaçlı olarak” diyet ilaçlarını övdüğü gerekçesiyle, geçtiğimiz aylarda ABD Senatosu’nda ifade vermek zorunda kalmıştı. Mehmet Öz “Atabay İlaç”ın Genel Müdürü Bülent Atabay’ın yeğeni. Asıl belirleyici yanı, tıbbi bilgisi değil, ticari zekasıdır!
Dünyada Korona’yı tedavi eden bir ilaç olmamasına rağmen, “Favipiravir” ilacı filyasyon ekipleri tarafından kapıya kadar getiriliyor ülkemizde. Kutu kutu içiriliyor halka.**.
Burjuva basın tarafından methiyeler dizilen Atabay İlaç’ın patronlarından Zeynep Atabay, bir röportajında şirketinin ticari başarılarından söz ederken “ABD ve Almanya, serum olarak sadece Atabay Paracetamol kullanıyor” diyor.
30 yıldır Paracetamol hammadde üreticisi olduğunun altını çizen Zeynep Atabay şirketinin güvenilirliğini ispatlıyor bu sayede. Ancak Avrupa’nın hemen tamamında Korona’ya karşı bir ilaç kullanılmıyor. Semptomlarını ve şiddetini azaltan paracetamol sadece tavsiye ediliyor.
Favipiravir ile ilgili sağlıkçılar, yeni koronavirüse karşı favipiravirin profilaktik (koruyucu) bir etkisi olmadığını, sadece tedavide denenen ajanlardan biri olduğunun altını özellikle çiziyor.
Amerika Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (Infectious Diseases Society of America, IDSA) Klavuzu’nun Covid-19 tedavisinde favipiravir kullanımına dair bölümü şu şekilde: “… SARS-CoV-2’yi baskılamak için vücutta yeterli ilaç seviyelerine ulaşılıp ulaşılamayacağı belirsizdir.”
Yani Favipiravir’in tedavi ettiği hiçbir şekilde ispatlanmamış. Bu konuda bilimsel dayanağı yok. Dünyanın hiçbir yerinde denemelerin ötesinde yaygın kullanımı yok. Ancak ülkemizde hastalığa yakalanan, belirtileri olan herkese, sanki mutlak tedavi özelliği varmış gibi, veriliyor.
Çark belli: AKP korona salgınında da, halkın sağlığından önce kendi cebini doldurmanın, bu salgını büyük karlara dönüştürmenin hesabını yaptığı apaçık. Bizzat Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışarak ilacın satılması sağlanmış. Hatta ilaçtan dolayı olumsuz yan etkiler ve ölümlerin yaşandığı iddia ediliyor; ki bu iddialar, dayanaksız iddialar değil. Nitekim iddialardan hemen sonra şirket açıklama yapmak zorunda kaldı.
HALKIN SAĞLIĞI, YALNIZ HALKIN İKTİDARINDA ESASTIR!
Tedavi özelliği olmayan ilaç, birkaç ilaç şirketini ve AKP’li Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı daha fazla zengin etmesi için halka veriliyor. İlacın yan etkileri dahi, insan sağlığında kalıcı hasarlara yol açabiliyor; ama ne gam!
Halkın sağlığı kimin umurunda? Faşizmin, korona korkusunu kara dönüştürmekten başka amacı yok! Ülkemizde hastalıktan dolayı yaşanan can kayıplarının fazlalığının, bu ilaçtan kaynaklı olduğu da iddia ediliyor.
Halkımız!
Bu düzenin sahipleri, bizi hastalıkla baş başa savunmasız bıraktığı yetmiyor, bir de hastalıktan da para kazanmanın hesabını yapıyor. Bu düzeni yıkıp, halkın iktidarını kurmadığımız sürece her şeyi kâr için kullanmaktan vazgeçmeyecekler.
Çünkü onların ahlakı yok!
Çünkü onların dini imanı para!
Düşünün, korona ile ilgisinin olup olmadığını kimsenin bilmediği ilacı, her hastaya veya belirtisi
olana veriyorlar. Hem de kutu kutu. Sadece işbirliği içinde oldukları birkaç ilaç şirketi milyar dolarlar kazansın diye.
Bu kadar da olmaz demeyin. Bu kadarla kalmayacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın, çünkü vahşi kapitalizm tam da budur!
Gerçekten halkın sağlığı için işleyen bir sağlık sistemi; ancak Demokratik Halk İktidarı ile mümkündür. Sağlık hakkımız için
Faşizme Karşı Birleşelim,
Örgütlenelim,
Mücadele Edelim!
Dipnotlar:
* Bulaşıcı hastalıklarla mücadele kapsamında vakaların bildiriminden sonra hastalık etkenini, kaynağını, bulaşma yolunu saptamak ve korunma ve kontrol önlemlerini almak amacıyla yapılan saha incelemesidir.
** 1. gün: sabah 1600 mg (8 tablet) ve akşam 1600 mg (8 tablet) olmak üzere günde iki kez.
2-5. günler: sabah 600 mg (3 tablet) ve akşam 600 mg (3 tablet) olmak üzere günde iki kez verilir.
Kullanım süresi 5 gündür. Ağır vakalarda 10 güne kadar çıkarabiliyorlar.