Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı sıfatını taşıyan Mazlum Kobani, ABD merkezli Foreign Policy adlı dergiye bir yazı yazdı.
Emperyalizm ve halklar ayrımı yok bu yazıda.
Bu ayrım olmadığı için herşey birbirinin içine girmiş.
Herşey muğlaklaştırılmış.
İşbirlikçiliğin bir belgesi niteliğindeki bu yazıyı, tarihe ve halka ibreti alem olsun diye yayınlıyoruz (Alt başlıklar tarafımızdan konulmuştur);
***
Rusya ve Suriye, bazı önerilerde bulundu. Bizim yönetimimizde olan milyonlarca kişinin hayatını korumakla sorumluyuz. Onların sözlerine inanmıyoruz. Ancak bu şartlarda kime güvenemeceğimizi de bilemiyoruz.
Biliyoruz ki Rusya ve Suriye ile anlaşmak için acı verici tavizlere mecburuz. Ama taviz vermekle halkımızın katledişi arasında tercih yapacaksak, şüphesiz halkımızın canını kurtarmayı tercih ederiz.
Halkımızın katledilmesi ve taviz vermek seçenekleri önümüze geldiğinde halkımızın güvenliğini seçtik.
Demokratik Suriye Güçleri’nin iç savaşın kaosu içinde ‘küresel cihatçı aşırıcılığa’ karşı 70 bin kişilik bir ordu kurduk ve 2015’ten beri savaşıyoruz.
“ABD Bizi Takdir Eder!”
Çok disiplinli ve profesyonel bir savaş gücüyüz. ABD askerleri ve komutanları bizi çok iyi bilir, sahadaki etkinliğimizi ve becerilerimizi her zaman takdir ederler onlar da şahittir ki Türkiye’ye tek bir kurşun sıkmadık.
“Biz 11 Bin Kayıp Verdik… Amerikalıları koruduk”
Biz bu savaşta halkımızı kurtarmak için aralarında en iyi savaşçılarımızın ve komutanlarımızın bulunduğu 11 bin askerimizi kayıp verdik. Askerlerime Amerikalıların ve diğer müttefik kuvvetlerin ortağımız olduğunu ve onların zarar görmediğinden her zaman emin olmamız gerektiğini söyledim, önce onları koruduk.
Savaşın kuralsızlığına karşın diğer devlet dışı aktörlerin aksine her zaman etik ve disipline uyduk. El Kaide’yi yenilgiye uğrattık. IŞİD’i haritadan sildik. Aynı zamanda hakimiyet bölgemizde çoğulculuk ve çeşitliliğe dayalı bir yönetim kurduk.
Araplara, Kürtlere ve Suriyeli Hıristiyanlara hizmet götürdük. Çoğulcu bir Suriyeli kimliğini her şeyin üzerinde tuttuk. Suriye’nin siyasi geleceğine dair vizyonumuz: Ademi merkeziyetçi bir federalizm, dinsel özgürlük ve farklılıklara saygıdır.
Komuta ettiğim kuvvetler Suriye’nin toplam yüzölçümünün üçte birini kontrol etmektedir ve şu anda Türkiye ile onun cihatçı milis kuvvetlerinin Kürtler, Süryaniler, Asuriler ve Ermenilere yönelik etnik temizlik tehdidiyle karşı karşıyadır.
Hapishanelerimizde 12 bin IŞİD teröristini tutuyoruz ve onların radikalize olmuş eşleri ve çocuklarının dertlerine de katlanıyoruz. Aynı zamanda Suriye’nin bu bölümünü İranlı militanlardan da koruyoruz.
“ABD bize el uzattı. Onların cömert desteğine minnettar kaldık.”
Bütün dünya bizi yalnız bırakırken ABD bize el uzattı. Uzatılan eli havada bırakmadık ve onların cömert desteğine her zaman minnettar kaldık. Washington’ın isteği doğrultusunda ağır silahlarımızı Türkiye sınırından çekmeyi kabul ettik. Sınırda yaptığımız tahkimatları yıktık ve en iyi savaşçılarımızı geriye çektik. Bunu ABD’nin Türkiye’nin bize asla saldırmayacağına dair garanti vermesi üzerine yaptık.
“ABD hala bizim müttefikimiz mi?”
Başkan Donald Trump, Suriye’deki birliklerini çekeceğine dair halkına uzun süre önce bir söz vermişti. Onu anlıyor ve empati kuruyoruz. Babalar, çocuklarını kucaklamak, sevgililer eşlerinin onlara fısıldayan seslerini duymak ister. Herkes evine dönmek istiyor.
Biz Amerikan askerlerinden bizim için savaşmasını istemiyoruz. ABD’nin dünyanın jandarması olmadığını biliyoruz. Ancak ABD’nin çözümde rol oynamasını istiyoruz. Washington’ın bizimle Türkiye arasında denge unsuru rolünü oynamasını istiyoruz.
ABD, Suriye’den siyasi bir çözüm olmadan çekilirse Suriye’nin önünde iki seçenek var ya mezhepsel bir savaşı sürdürebilir ya da güvenli ve istikrarlı bir geleceği seçer. Ancak, ABD çekilmeden önce bir anlaşma sağlanması yönünde dengeleyici rol oynayabilir.
Birleşik Devletler’le ittifakımızın nedeni demokrasiye olan yürekten inancımızdır. Mevcut krizden dolayı hayal kırıklığına uğradık. İki soru yanıtlanmayı bekliyor: Halkımızı nasıl koruyacağız? Ve ABD hala bizim müttefikimiz mi?”