HENDEK COŞKUNLAR KATLİAMI – Gerçekler “Kaza Değil Katliam” Diyor –


– Tüzüğe aykırı bir şekilde güvenlik mesafelerine uyulmadı.

– Beton duvarlar çekilmedi.

– Tüzüğe uygun havalandırma yok.

– Binanın duvarları, “Patlayıcı madde üretilen işyerlerinde duvarların yanmaz veya 120 dakika dayanıklı olması gerekir” açık hükmüne uygun değil.

– 11 yılda 6 ayrı patlama oldu. Fakat her seferinde hiçbir önlem alınmadan fabrika yeniden açıldı.

Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama sonrasında açığa çıkan gerçekler, patlama olmasının değil, olmamasının “anormal” olacağını gösteriyor.

Yazımızın girişinde sıraladığımız gerçekler, bunun açık kanıtı.

Kurallara, güvenliğe uygun hiçbir düzenleme yok.

Daha çok kar!

Herşey buna göre düzenlenmiş.

Fabrikanın teknik yöneticilerinin, sorumlularının ifadeleri de bunu kanıtlıyor

YÖNETİCİLER ANLATIYOR:

Patlamadan sonra gözaltına alınan Sorumlu Müdür Hasan Ali Velioğlu, ustabaşı Erşan Öztürk, Sorumlu Müdür Asiye Angın ile iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt önceki gün çıkarıldıkları Hendek Sulh Ceza Hâkimliğince “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan tutuklandılar.


Fabrikada iş güvenliği uzmanı olarak çalışan Aslı Bozkurt:

İşçiler, ‘burası patlayacak, başımıza bir şey gelecek diyordu.”

Haftada 3 gün fabrikaya giderek şirketin çalışma birimlerini denetlediğini aktaran Bozkurt şöyle dedi: “Olayın olduğu gün Sakarya’daydım. O bölgenin güvenli olmadığını bildiğim için fabrikaya gitmedim”.

  • “Fabrikanın Çin mahallesi olarak adlandırılan bölümünde de… diğer bölümlerde olduğu gibi aksaklıklar görüyordum. En önemli sorun ise işçilerin yanlarına çok fazla malzeme almalarıydı”.
  • “İşçilere daha fazla üretim yapmaları için fabrika müdürü Hasan Ali Velioğlu ile ustabaşı Erşan Öztürk baskı yapmaktaydı. Bu konuda uyarı yaptığımda, ‘Biz bu işi yıllardır yapıyoruz. Sen ne biliyorsun. Haftada iki gün geliyorsun’ diyordu. İşçilerin ne kadar malzeme ürettikleri listeye yazılıyordu. Bu kontrol kapsamında işçiler endişe taşıdıkları için tedbirleri unutarak daha fazla malzeme üretmeye çalışıyorlardı.”i.
  • “İşçilerden bana sürekli şikâyet gelmekteydi. İşçiler bana, ‘burası patlayacak, başımıza bir şey gelecek, bir şey yapın’ diyordu.”
  • “Yapmış olduğum incelemeler sonucunda her şeyi iş sağlığı güvenliği kurul toplantı tutanaklarına yazmama izin verilmiyordu, çünkü benim çalıştığım özel işletme bu şirketle çalışmaya devam ediyordu. Benim gücüm de bir yere kadar. Yeşil renkli binanın, bana ana barut deposu olduğu dahi söylenmedi. Burayı atıl bir bina zannettiğim için hiç denetlemedim. Denetlenecek yerleri bana onlar gösteriyordu.
  • “Çalışanların kişisel koruyucuları ve donanımları da bulunmamaktaydı.”

Sorumlu müdür Asiye Angın:

“Denetleme olmadan önce bize bilgi gelirdi”

“Denetleme olmadan önce bize bilgi geldiği ifadesi doğrudur. İl emniyet müdürlüğü tarafından denetleme yapılırdı. Denetleme olmadan önce şirkete nasıl bilgi geldiğini bilmiyorum.”

ŞİKAYETLER:

  • Patlamanın olduğu yerde muska ve torpil denilen patlayıcılar üretiliyordu. Üretilen mallar nemlenme yapmıştı. Kurutmak için dışarı çıkardılar. Hatta bu ürünlerden duman çıkıyordu.
  • Kosova’ya gönderilecek patlayıcı malzemelerinin daha fazla ses çıkarması için imalathanenin hemen önünde masanın üzerinde kurutulmaya bırakıldığını gördüm.
  • Pandemi sürecinde fazla olan ürünler depoya konuldu. Rutubetten dolayı çok sayıda malzeme kurutulmaya bırakılıyordu. Güneşe serilen malzemeler yanıcı olduğu için korkuyorduk. Çok kez uyarmamıza rağmen önlem alınmadı. ‘Siz çalışmaya devam edin’ denildi. Güneşle temas eden bu malzemeler patlamaya neden olur.
  • Muska isimli malzeme kolilerde şişme yapmıştı. Bu durumun tehlikeli olduğunu yetkililere bildirdik. Ayrıca jelatin bölümünde de makineler aşırı ısınıyordu. Ancak bunu da bildirmemize rağmen önlem almadılar.

KATLEDİLENLERİN YAKINLARI:

Patlamada katledilen Havva Çelik’in eşi Salih Çelik: “Milleti kandırıyorlar, algı operasyonu yapıyorlar. Dört kişi…Ne dört kişisi yahu, ben hastanedeyken kaç ceset geldi! Biz ne konuşursak konuşalım, başka isim altında bu fabrikayı yeniden açacaklar.”

Havva Çelik’in yeğeni Sultan Doğan: (daha önce 2,5 sene aynı fabrikada çalışmış): “Paramızı vermiyorlardı, her taraf ilaçtı, baruttu. Bunları söylüyoruz, müdür küfürlü konuşuyor. Ben şikayetçiyim, yengemi yiyen onlar göz göre göre. Hiçbir tedbir yok.”

ALTI KEZ PATLAMA:

Burada, daha önce altı kez patlama yaşandı: 2007’de, 2009’da iki kere, 2011, 2012 ve 2014’te yaşanan patlamalarda dört işçi hayatını kaybetti, 100’e yakın işçi yaralandı.

Aynı şirketin bir diğer fabrikası da Sakarya Geyve’de bulunuyor. 2013’te bu fabrikada da patlama oldu. Fabrika olduğu gibi Niğde’ye taşındı. 2018’de fabrikanın taşındığı Niğde’de de patlama yaşandı ve iki işçi katledildi.

İşyeri Katliamları, işçiler dur deyinceye kadar, patronlarla AKP iktidarının işbirliğiyle devam edecek.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.