- Bir Hasta Tutsagın Adım Adım Katli-
Yaklaşık 25 yıldır faşizmin hapishanelerinde tutulan,
ağın hastalığına rağmen tahliye edilmeyen İsmet Çardak, ölümün eşiğinde tahliye edildi ve tahliyesinden 15 gün sonra hayatını kaybetti.
“Toplum güvenliği için tehlikeli”!
İsmet Çardak, 15 gün önce tahliye edildiğinde artık, tekerlekli sandalyede idi.
Artık uzun zamandır tek başına yaşamını sürdüremez durumdaydı.
Çardak’ta “genetik miopati” denilen kas erimesi hastalığı vardı.
Ama buna rağmen tahliye edilmedi.
İsmet Çardak, 28 Şubat’ta tekerlekli sandalye ile tahliye edildi. 14 Mart’ta kalp krizi geçirerek vefat etti.
Katili, hiç şüphesiz faşizmdir.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Elazığ R Tipi Kapalı Cezaevi’nde “genetik miopati” denilen kas erimesi hastalığı nedeniyle tedavi gören ağır hasta tutsak İsmet Çardak, avukatlarının itirazı sonrasında Adli Tıp Kurumu’nin hazırladığı “kendi başına yaşamını idame edemez” raporu sonucunda 28 Şubat’ta tahliye edildi. Yürümekte zorlanan Çardak, cezaevinden tekerlikli sandalye ile çıktı.
İSMET ÇARDAK’IN ADIM ADIM KATLİ!
İsmet Çardak, 1992 yılında tutuklandı. Müebbet hapse mahkum edildi. Hapishane koşullarında “genetik miyopati” denilen genetik bir kas erimesi hastalığı gelişti.
Önceleri bel fıtığı ve siyatik denilerek yanlış tedavi uygulandı. Bu sırada hastalık ilerledi.
21 Şubat 2022’de muayene olduğu Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından verilen raporda, “hastalığının tedavisi yok” denildi. ANCAK Aynı hastahanenin Sağlık Kurulu tarafından “infazının ertelenmesine gerek olmadığı” yönünde rapor hazırlandı.
7 yıl ailesinin yanında yaşamını ve tedavisini sürdüren Çardak hakkında, İsmet Çardak, bu rapor doğrultusunda bir kez daha tutuklanarak Diyarbakır D Tipi Hapishanesi’ne konuldu.
Tutuklandıktan kısa bir süre sonra rahatsızlanan Çardak, hastaneye kaldırıldı ve tedavi gördüğü hastanenin Noroloji ve Fizik Bölüm doktorları tarafından Çardak için bir kez daha “cezaevinde kalamaz” raporu verildi. Ancak BU RAPORA RAĞMEN, ÇARDAK YİNE TAHLİYE EDİLMEDİ. Ve üstelik, Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne sevkedildi.
Hastalığının iyice ilerlemesi sonucu 23 yıl sonra, 6 Nisan 2015’te Adli Tıp Kurumu, “kendi başına yaşamını idame edemez” raporu verdi ve 28 Şubat’ta tahliye edildi.
Ama artık olan olmuştu.
“Sessiz imha” son adımına ulaşmıştı.
1600 civarındaki hasta tutsağa yönelik intikam, katliam politikası sürdürülüyor.
Bu politike “sessiz”ce sürdürülüyor.
Hasta tutsakların “sessizlik” içinde katledilmesine izin vermemek bu nedenle çok çok önemli.
Her yerde, hasta tutsakların sesi, soluğu olmak bu açıdan çok önemli ve çok gerekli.