Yunanistan Başbakanı Miçotakis geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı.
Yaptığı açıklamada Türkiye ile igili anlattıkları dikkat çekiciydi. Kuşkusuz yaptığı konuşmanın dikkat çekici yanı birbirleri ile çatışır görünmesine rağmen Türkiye ile ortak çıkarlarımız var demesiydi.
Miçotakis yaptığı açıklamada “Türkiye ile ortak çıkarlarımız var” demesi akıllara Türkiye ile hangi ortak çıkarlarınızı var sorusunu akıllara getirdi. Zaten yaptığı açıklamada kurduğu cümleler bile kendisiyle çelişiyordu Miçotakis’in ; “Türkiye ile çıkarlarımız aynı doğrultuda olmasına rağmen aramızda büyük görüş ayrılıkları var. Uluslararası hukukun nasıl uygulandığı konusunda son derece farklı görüşlerdeyiz”. Şu kısa cümlede Miçotakis’in ne demek istediğini anlamak karmaşık gelebilir. Zira Türkiye devleti ile Yunanistan devletinin on yıllardır çözemediği, sorunlar var.
Türkiye Yunanistan deniz sınırı sorunu,
Türkiye Yunanistan adalar sorunu,
Türkiye Yunanistan Kıbrıs sorunu
ve en son
Türkiye Yunanistan arasında göçmen sorunu….
Daha bir çok sorun sayılabilir. Ancak Miçotakis hala ortak çıkarlarımız var derken bahsettiği konular bunlar değil elbette.
Aynı basın toplantısında sarfettiği sözlere bakıldığında belki Miçotakis’in “ortak çıkarlarımız var” beyanı daha anlaşılmaz hal alabilecektir ;
“Sınırlarımızı nasıl koruyacağımızı kimse ile müzakere edecek halimiz yok”
“Egemenlik haklarımızı savunacak gücümüz var.”
” Sayın Erdoğan ile programlı bir görüşmemiz yok. Programlarımız uymuyor”
Emperyalizme bağımlı iki ülke hakkında konuşulduğu dikkate alındığında ancak, Miçotakis’in çelişkili gibi görünen açıklaması daha iyi anlaşılacaktır. Miçotakis’in şu cümlesi daha açıklayıcıdır : “Türkiye ile çıkarlarımız aynı doğrultuda olmasına rağmen aramızda büyük görüş ayrılıkları var. Uluslararası hukukun nasıl uygulandığı konusunda son derece farklı görüşlerdeyiz”. Basitleştirerek baktığımızda Miçotakis’in söylediği ” biz iki sömürge ülkeyiz. Emperyalizme göbekten bağlıyız. Uluslararası hukuku (emperyalizmin emirlerini okuyun siz) yerine getirmekte farkımız yoktur”.
Miçotakis, iki ülkenin çıkar zıtlığı ne kadar derin olursa olsun aynı Türkiye faşizmi gibi, devrimcileri kendisi için en büyük tehlike olarak görüyor. Esas olarak Yunanistan başbakanı’nın çıkarlarımız ortak söyleminin altında bu gerçek yatıyor.
Biraz daha geriye doğru gidildiğinde haziran ayında yapılan NATO zirvesinde alınan kararlar vardır ki bu kararlar ile ilgili hiç bir açıklama yapılmamıştı. 14 Haziran’da Brüksel’deki zirvenin yan görüşmelerinden biri de Mitsotakis ve Erdoğan’ın buluşmasıydı. Yunan yetkililerin ifadesi ile bu görüşme, “buzları eritme” buluşmasıydı. Sadece iki lider ve iki tercümanın katıldığı görüşmeyle ilgili taraflar açıklama yapmadı-yalnızca Erdoğan, konuya Biden ile konuşması ile ilgili basın toplantısı yaparken Mitsotakis ile de görüşmesine de değindi. Ki daha öncesinde de mayıs ayının sonunda Mevlüt Çavuoğlu ile Yunanistan dışişleri bakının birbirlerine sarılması da aradaki buzların erimesi olarak değerlendirilmişti.
NEYİN KARŞILIĞINDA ?
Bu görüşmelerin içeriğinin ne olduğunu görmek için çok fazla zaman geçmedi. Yunanistan mahkemelerinin fütursuzca karar vermesi ile aslında her şey daha net görüldü. İki devlet dışişleri bakanları ve devlet başkanları arasında yapılan mütabakatlar devrimcilere yapılacak saldırıları da içeriyordu. Yunanistan ve Türkiye devletinin yaptıkları görüşmelerde Miçotakis hükümetinin ne karşılığında 11 devrimciye 330 yıl hapis cezası verme sözü verdiği açıklanmadı elbette. Açıklanmasa da yaşananlardan böyle bir anlaşma yaptıkları çok açık…
Türkiyeli 11 devrimciye -en basit hukuk kurallarını dahi işletmeden- 330 yıl hapis cezası yağdırılmasının altında sadece o görüşmelerde karşılıklı verilen sözler yatmıyor. Miçotakis’in bahsettiği Türkiye ile sahip oldukları ortak çıkarlar da sözkonusu elbette.
Devrimcilere karşı yürüttükleri savaşta ortaklaşan çıkarlar…..