Halkın Mühendisi Olcay Abalay İle Röportaj

Halkın Mühendis Mimarları’ndan ve aynı zamanda Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi üyesi Olcay Abalay, 12 Mart 2017 akşamı Dersim’in Pertek ilçesinde “ifade eksiğin var” denilerek gözaltına alınmıştı, 5 gün gözaltında tutulduktan sonra da 17 Mart 2017 günü mahkemeye çıkarılıp tutuklanmıştı. Tutuklanma gerekçesi olarak gizli tanık beyanları, Dilek Doğan için kurulan adalet çadırını ziyaret etmesi ve Armutlu’daki yıkımlara karşı çıkması gerekçe gösterilmişti. Hiçbir somut delil olmadan, hukuksuzca tutuklanmıştı Olcay.

Yeni tahliye olan Halkın Mühendisi Olcay Abalay ile Halkın Sesi Tv´nin yaptığı röportajı yaynliyoruz.

1-) Öncelikle geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Tutsaklıkta neler yaşadınız, nelerle karşılaştınız, anlatabilir misiniz? 

Olcay Abalay: İki farklı hapishanede iki yıllık tutsaklık yaşadım. Tecriti daha koyu bir şekilde hissettim bu defa. Tecrite karşı savaşımızı, insanın ilk insan olduğu dönemlerdeki mücadelesine benzetiyorum. İnsan o dönemlerde doğanın önüne koyduğu her zorluğa cevap vererek daha da güçlenmiş ve hayatta kalmış. İnsanlık, zorluklarla mücadele etmekten bir an olsun vazgeçmemiş ve birçok güzelliği yaratmış. Tecritte de her an bir zorluk çıkabiliyor karşımıza. Ya bu zorluklarla savaşıp güçleneceğiz ya da silinip gideceğiz. İşte böyle bir ortamda, çok yönlülüğüyle karanlıklardan çıkan atalarımız gibi ben de çok yönlü yaşayarak tecriti bir öğretmene dönüştürebildim. Hedef olarak günün tek bir saatini programlamayı koyduğum dönemler oldu. “Günün sadece tek bir saatine ben karar vereyim” çok basit bir istek olabilir. Ama ben böyle başladım programlı yaşamaya. 1 yıl sonunda günümün birkaç saati program dışı geçiyordu.Eksiklerim, zaaflarım günün her saati önümde bir engeldi. Teslim olmak ya da savaşmak, her an bir seçenek olarak çıktı karşıma. Yenilgilerim de zaferlerim de çok oldu. Her ikisinden de öğrendim.

2-) Bir halkın mühendisi olarak, tutsaklıkta üretmeye devam ettiniz. Yaptığınız üretimlerden bahsedebilir misiniz?

Olcay Abalay: İnsan planlı, bilinçli üreterek insan olmuş. Tecrit, devrimci tutsaklardan insanın en güçlü silahını, yani üretmeyi alabilmek için fırsat kolluyor. Fakat insanlığını korumak isteyenler için de bir zorunluluk haline geliyor üretim. Ben de efsaneler üretmek, hayaller üretmek, şiirler üretmek zorundaydım. Kendi alanımla ilgili üretimler yapabildim.Hapishanelerdeki direniş, adaletsizliklere karşı başlatılan Ölüm Orucu direnişi ve halkı ilgilendiren her konuda söyleyecek sözümüz var. Üretimlerimiz bunun somutlanmış hali.

3-) Grup Yorum, Ölüm Orucu direnişiyle siyasi zaferi kazandı. Yedi notanın komutanları Helin Bölek ve İbrahim Gökçek, bu uğurda şehit düştü. Ölüm orucunun 296. gününde şehit düşen Mustafa Koçak, adaletsizliğe karşı bayraklaştı. Faşizmin itirafçılaştırma, işbirlikçileştirme politikasını boşa çıkardı. Şimdi de Ölüm Orucu direnişi; halkın tutsak avukatları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile Özgür Tutsaklar Didem Akman ve Özgür Karakaya ile devam ediyor. Ölüm orucu direnişleri ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Olcay Abalay: Ben tamamen düzmece dosyalarla üç defa tutuklandım. Son tutsaklığımda 22 ay boyunca ne ile yargılandığımdan dahi haberim olmadı. Yine anayasada bulunan bir hakkımı kullandığım için bana ve arkadaşlarıma 100 yıla varan “cezalar” yağdırıldı. Hapishanede birçok keyfi uygulamaya, işkenceye maruz kaldım. İki yılın her anı bir adaletsizlikti yani. Fakat Mustafa’nın ve avukatlarımızın direnişi, bu adaletsizliklere karşı bir barikattı. Öfkemiz, bu direnişlerle soyutlanıyordu. Zapata’nın işgalci yankilere dediği gibi; bize komplolar kurarak gün yüzü göstermeyebilirler, ama direnişimizin tozunu yutmamış olmaz. İlk mahkemeye çıktığımda, savunma hakkı için yola düşen avukatlarımız yanımdaydı. Mustafa’nın barikatı vardı mahkeme salonunda.Benim duvarları aştığım, tecriti kırdığım zamanlar, türkülerimizle dertleştiğim zamanlardı. İlk insanlar korktuklarında türkü başına toplanıp güç alırlarmış. Bizim türkülerimiz ne güzel ki uğruna canını verenler var. İbo abi ve Helin, türkülerimizi bayrak yaptılar ve düştüler en öne. Direnişçilerimiz, benim kendimle olan savaşımda elimden tuttular, bana güç verdiler.

4-) Tutsaklık sürecinde, mektup aldığınızda neler hissediyordunuz ? Şu anda da 2 yıldır tutsak olan halkın mimarı Cem Dursun için devam eden bir mektup kampanyası var. Bu kampanya ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Olcay Abalay: Tecritte hayallerimizin, ufkumuzun genişliğini belirleyen en önemli faktörlerden biri de mektuplar. Bir selam, duvarlarda yankılanarak günlerce gelir kulağına. Ben tutsaktım; çünkü özgürlük diye bir şey vardı. Ve dışarıdaki arkadaşlarım özgürdü; çünkü tutsaklık diye bir şey vardı. Tutsaklığı unuttuğumuz zaman özgürlüğümüz eksik kalır. Özgürlüğü unuttuğumuz an artık teslim olmuş sayılırız. Bundan dolayı tutsaklığı da, özgürlüğü de sürekli birbirimize hatırlatmalıyız. Bugün halkın mimarı Cem Dursun hâlâ tutuklu. Ağır tecrit altında. Cem’in tecrite karşı savaşında yanında olmak için ona mektup yazmalıyız. Yoldaşımızı yanımızdan alıp götürebilirler; ama yanında olmamızı engelleyemezler.

HALKIN SESİ TV

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.