Söz Ebru Timtik’te:
“Ben mi utanacağım beni sığınağa soktukları için?”
Halkın Avukatları hakkında açılan davalardan birine daha bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde devam ediliyor.
6 aydır tutuklu bulunan Ebru Timtik, Görkem Ağdede, Nadide Özdemir ve Ayşegül Çağatay’ın yargılandığı davanın duruşması, sabah saatlerinde başladı.
Duruşmadan aldığımız ilk bilgileri aktarıyoruz:
Av. Ebru Timtik savunmasına başladı.
“Buraya bizim gelen avukatlarımıza, sevgili dostlarımıza, ailelerimize teşekkür ederiz.”
Timtik: Benimle ilgili somut suçlama; gözaltında polise ifade vermedi, parmak izi vermemek için direndi. Bürom yakalandığımı haber veren tivit atmış, sahiplendi diye yazmışlar.cBen 15 yıldır o büronun avukatıyım.
Timtik: Hadi beni anladım da bunlar niye tutuklu? Ben dilekçelerimizi okuduğunuza inanmıyorum. Ama bizim müvekkillerimiz için savcılığa yazdığımız dilekçeleri okudunuz, dosyanıza girmiş. Bizim iletişimimizin denetlenmesi ile ilgili bir karar mı var?
Timtik: Misafir bizim geleneğimizde önemlidir. Kamile Kayır misafirimdi, misafirimi teslim eder miyim?
Timtik: Yalan mı söyleyeceğim? Ben aranan arkadaşlarımla görüştüm. Biz kararlarımızı beraber veririz. Bir sürü bedeli beraber göğüsledik. Onlarla iletişimimi polise vermem. Parça parça ederim yine de vermem.
Timtik: Bize yapılan saldırı halka yapılan saldırıdır. Tahliye olduğumda 3. havalimanı işçilerinin gözaltına gitmek istedim. En çok özlediğim şey oydu. Avukat kimliğim olmadığından gidemedim, gitsem oradan gözaltına alınırdım.
Timtik: Ben mi utanacağım beni sığınağa soktukları için? Sizin de dahil olduğunuz bir yargı şebekesi beni o sığınağa soktu. Ben direndiğim için kendimi iyi hissediyorum.
Timtik: Direniyoruz ki suç ve işkence açığa çıksın. Üstüne üstlük direndi slogan attı diye suçluyorlar. İşkence zaten böyle açığa çıkar. Biz suçlarınızı açığa çıkarıyoruz.
Timtik: Sizin iddianameniz insanlık onurunu yok sayıyor. Bizim insanlık onurunu savunmamızı suç sayıyor. Biz ise bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki bir gün insanlık onurunu işkenceyi yenecek.
