Ferhan Şensoy’un Onur Sayfalarından İkisi…

Bazı tavırlar vardır, belgelerin, anlatımların, kitapların içinde bir satırla, bir isimle geçer; ama onlar, onlarca açıklamaya, eyleme bedeldir bazen. Ferhan Şensoy için de bu nitelikte iki sayfadan söz edeceğiz şimdi.

1. Sayfa ;

„12 Eylül, Tutsak Aileleri ve TAYAD“ kitabının 70. sayfası, 1 Eylül’de aramızdan ayrılan halk sanatçısı Ferhan Şensoy’un tarihe düştüğü onurlu notlardan birini anlatır.  
Tarih 13 Şubat 1988’dir. 

İstanbul Reklam Sitesi’nin konferans salonunda “Filistin Halkıyla Dayanışma ve İsrail Siyonizminin Vahşetini Kınamak“ için bir basın toplantısı yapılır.

„Basın toplantısında o dönemki TAYAD Genel Başkanı Mustafa Eryüksel, yine o dönemki DEMKAD Genel Başkanı Ayten Can, Otomobil-İş Başkanı İsmail Aykanat, Genel Hizmet-İş Yönetim Kurulu Üyesi Ali Celal Güner ve Öğrenci Dernekleri adına ITÜ Mimarlık Fakültesi Öğrenci Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sadık Eroğlu katıldı. İstanbul Reklam Sitesi’nin konferans salonu dolmuştu. Toplantıya 500’e yakın insan katılmıştı.

… Coşkulu bir havada geçen basın toplantısının ardından, Filistin halkının mücadelesine destek sağlamanın sembolik ama somut bir ifadesi olarak, toplantıya katılanlar, iki günlük açlık grevi yapmak üzere topluca Sultanahmet Meydanı’na yöneldi. 500’ü aşkın genç, yaşlı, kadın, erkek ve çok sayıda çocukların da aralarında bulunduğu bu kitle, Filistin halkıyla dayanışmanın heyecanıyla yürümeye başlamıştı. Sultanahmet Parkı’nın ortasına gelindiğinde, yürüyenlerin yolu çevik kuvvet tarafından çevrildi. Kitle çembere alındı. Çevik kuvvet amiri kitleden dağılmasını istiyordu.

… “dağılın” ihtarının hemen ardından polis saldırmaya başladı. “Dağılın”la “toplayın” emirleri bir arada gelmişti. Bu emirle birlikte tekme ve coplar da geldi. Toplanan kitle dağılmadı. Polis, saldırısı karşısında direnişi bulmuştu. Bu saldırı sırasında 48 kişi dövülüp, yerlerde sürüklenerek polis otobüslerine bindirildi.

… Bu saldırı dalgasından sonra, geride kalanlar gruplar halinde hızla toplanarak Eyüp SHP ilçe binasına gittiler…  Sultanahmet Meydanı’nda başlatılan açlık grevi burada da devam ediyordu. Buradaki açlık grevine 87 kişi katılmıştı. Bu sayı kısa bir süre içerisinde 150’yi aştı.

… Polis, SHP binası yanında Eyüp çevresini de kuşatmıştı. Açlık grevi boyunca Eyüp’te duraklarda, kahvelerde, yollarda ve binanın çevresinde polis eksik olmadı. Sanki İstanbul’un polisi iki gün için Eyüp’e taşınmıştı. …

Açlık grevi sırasında SHP Eyüp Yönetim Kurulu Başkanı, “Burada kalamazsınız, bu eylemlerle SHP yıpratılıyor.” diyerek açlık grevini engellemeye ve açlık grevindekileri dışarı çıkarmaya çalıştı. SHP İI Başkanı Doğan Öztunç ise, içeriden çıkılmadığı takdirde polis zoruyla çıkaracaklarını söylüyordu. Sosyal demokrat etiketiyle ortaya çıkan SHP, kapılarını demokratik ve meşru bir eyleme kapalı tutuyordu. Açlık grevindekiler bu tavırları teşhir edeceklerini söyleyerek oradan ayrılıyor ve Genel Hizmet-İş binasına gitmek için yola çıkıyorlardı. Sendikanın önüne gittiklerinde, sendikanın etrafının polis tarafından çembere alındığını gördüler. Sendika binasına girerek açlık grevini sürdürdüğümüz zaman, eylemimize destek vermek üzere pek çok kişi, kurum ve kuruluş temsilcileri geldi. Bu arada Siyasi Şube’nin Sendikalar Masa Şefi, sendikanın kayıtlarını incelemek gerekçesiyle sendikaya geldi. Büyük bir tesadüftü(!)… Sendika yetkilileri de bunun üzerine sendikalarının kapatılabileceğini, o yüzden buradan ayrılmamız gerektiğini söylemeye başladılar.

Gece boyunca hemen bütün aydınlar telefonla aranarak, kalacak yer arandı. Füsun Erbulak, Ferhan Şensoy ve Ali Taygun gibi birkaç isim dışında ilgi gösteren hiç kimse olmamıştı. Ertesi gün sabah saat 11.30 civarında yine Hizmet-İş’ten çıkılarak, eylemin başladığı yere yani Sultanahmet Meydanı’na gelindi. Yere serilen siyah bir örtünün üstüne onlarca kırmızı karanfil atıldı. Bir konuşmacı, açlık grevine son verildiğini söylerken, ailelerden bir kısmı da gözaltına alınma olayını protesto etmek için açlık grevine devam edeceğini açıklıyordu.“

2. Sayfa:

Bu sayfa, Grup Yorum’a Avrupa’da ve Türkiye’de yasakların konulduğu, salonların, sahnelerin kapandığı koşullarda yazıldı.

Birçok salon sahibinin internet konser çekimi için bile yer vermekten çekindiği bir zamanda, Ferhan Şensoy, Ses tiyatrosunun salonunu ardına kadar açtı Grup Yorum’a.

Kuşku yok ki, Grup Yorum’a yer verdiği için, kendisine tehditler gelebilir, salonu engellenebilir, ekonomik veya başka gerekçelerle saldırılabilirdi.

Ama o zaten 50 yıldır -biraz az veya biraz fazla- bu saldırılar ve baskılar altında tiyatro yapıyordu. Düzene teslim olmadan sürdürmüştü sanatçılığını. Grup Yorum için bu kadarını tabii ki göze alırdı ve aldı da. 2019 Grup Yorum konserlerinin afişlerinde, 2021 internet konserinde konserin yapıldığı yer olarak „Ses Tiyatrosu“ notu düşüldü tarihe.

Sosyal ağlarda paylaşın