Türkiye(GHA)
Yüzlerce haftadır Taksim Meydanı’nda kaybolan yakınlarını arayan kendilerini Cumartesi Anneleri diye isimlendiren kayıp aileleri, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na aykırılık suçlamasıyla yargılandıkları davanın ikinci duruşması için İstanbul Adliyesi’ndeydi. Cumartesi Anneleri, mahkeme sürecinin adil olmadığını dile getiriyor.
Cumartesi Anneleri’nin 950. haftasında Galatasaray Meydanı’nda yapmayı planladıkları basın açıklaması nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde, 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bu duruşmada, daha önce ifade vermemiş dört kişi savunmalarını yapacak.
1000 haftadır faşizmin kaçırarak veya başka bir şekilde kaybettiği onlarca aile evlatlarının yakınlarının akibetini soruyor. Cesetleri de olsa nerede olduklarını öğrenmek istiyor. Bu amaçla bir biçimiyle eylemlerini sürdürmeye çalışıyor.
2018’den bu yana Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarını yasaklayan AKP faşizmine karşı Cumartesi Anneleri, bu hukuki mücadelelerini sürdürüyor. Anayasa Mahkemesi (AYM), 2023 yılında verdiği iki ayrı kararla, Cumartesi Anneleri’nin toplantılarını engellemenin Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olduğuna hükmetti. Ancak AKP faşizmi kendi yasalarını tanımayarak, AYM’nin kararlarına rağmen, 8 Nisan ve 11 Kasım 2023 tarihlerinde Galatasaray Meydanı’nda yapılmak istenen basın açıklaması polis engellemesine uğradı, açıklama yapmak isteyen ailelere şiddet uyguladı. Yetmedi 950. hafta etkinliği için dava açıldı.
84 yaşındaki Selvi Gülmez; 30 yıldır o meydanda başım yarılıyor
84 yaşındaki Selvi Gülmez, duruşmaya bastonla katıldı ve ifadesinde şöyle dedi: “Biz suç işlemedik. Polis bizi defalarca aldı. 30 yıldır o meydanda başım yarıldı, dişlerim kırıldı. Kayıp çocuklarımızı arıyoruz, ama polis bize karşı şiddet uyguladı. Bana iki kez yumruk attılar. Dövülmeyi göze aldım ama kelepçe takılmamasını istedim, onu da yaptılar.”
Kayıp yakını Besna Tosun; Bu ülke bir hukuk devleti olsaydı, babamın cenazesi bize uygun şekilde teslim edilirdi
Kayıp yakını Besna Tosun, mahkemedeki savunmasında şu ifadeleri kullandı: “Babamı kaybedenler 29 yıldır adalet önüne çıkarılmadı. Sokak ortasında bileğime kelepçe takan polisler yargılanmadı. 19 Ekim 1995 akşamı, eve giderken babamı bitkin gördüm. İki kişi yanına yaklaştı, 34 UD plakalı bir araçta biri bekliyordu. Eve girdikten sonra babam silahlı üç kişi tarafından kaçırıldı ve bir daha haber alamadık. Türkiye’deki hukuki süreçten bir sonuç elde edemedik. Galatasaray Meydanı’na çıkma sebebimiz buydu. Babamın akıbetini bilseydik, oraya gitmezdik. Hak aramanın bütün yolları bize kapatıldı. Bugün yargılanmamıza neden olan izinsiz gösteri gerekçesi, Anayasa’ya aykırıdır. Asıl suç, Galatasaray Meydanı’nın bize yasaklanmasıdır. AYM’nin ihlal kararlarına rağmen defalarca gözaltına alındık ve soruşturmalar açıldı. 74 ve 84 yaşındaki annelerimize ters kelepçe takıldı. Bu ülke bir hukuk devleti olsaydı, babamın cenazesi bize uygun şekilde teslim edilirdi. 29 yıldır babamı kaybedenler cezasız kalırken, benim için hapis cezası isteniyor. Babamı kaybedenlerle bir gün yüzleşmeyi hayal ediyorum. Mehmet Ağar, Tansu Çiller ve Süleyman Demirel’i asla affetmeyeceğim.”
1994’te kaybolan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin;Demokratik hakkımızı engelleyenlere dava açılmalıdır.
1994’te kaybolan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, meydanın kendilerine kapatıldığını ve yapılan eylemlerde yasa dışı bir şey olmadığını belirtti. Bilgin, “Kolluk kuvvetleri eylem alanını kapatmamalı, eylem yapanların güvenliğini sağlamalı. Biz daha alana varmadan sürüklenip gözaltına alındık. Emniyete götürülüp savcıya çıkmadan serbest bırakıldık. Demokratik hakkımızı engelleyenlere dava açılmalıdır. Suç işlemediğim için bu söylediklerim savunma değil, bilgilendirmedir,” dedi.
Duruşma gerekçesiz bir şekilde ertelendi
Mahkeme başkanı, sanıkların ifadelerini dinledikten sonra, savunması yapılmamış kişilerin bir sonraki duruşmada hazır bulunmasını talep etti. Duruşma, 4 Ekim 2024’e ertelendi. Ayrıca, avukatların soruşturmanın genişletilmesi ve beraat talepleri reddedildi. Gerekçe sorulduğunda, savcı “Gerekçe yok” dedi. Hakim ise esasa ilişkin bir karar vereceklerini belirtti.
GHA