Ernesto Che Guevara



Bayrağı altında doğmadığımız bir ülkenin toprakları üstünde dökülen her damla kan, orada hayatta kalan kişinin daha ilerde kendi ülkesinin kurtuluş mücadelesine uygulamak için edineceği bir deney olacaktır. Ve kurtulan her halk, bir başka halkın kurtuluşu için verilecek savaşta kazanılmış bir aşamadır.” Che Guevara

Kimdi Ernesto Che Guevara? Kimliğinde yazanlara göre 14 Haziran 1928’de Arjantin’in Rosario kentinde orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Doktorluk mesleğini seçmiş, yüksek öğrenimini tıp fakültesinde tamamlamıştı. Oysa La Higeura dağının zirvesinde vurulduğunda elinde Latin Amerika halklarının özgür ve sömürüsüz geleceği için tuttuğu tüfeği ve mermileri vardı.

Ernesto Che Guevara, 9 Ekim 1967’de Bolivya’nın Vallegrande yakınlarındaki La Higuera’da CIA ve Bolivya ordusunca katledildiğinde 39 yaşındaydı. Latin Amerika ülkelerinde sömürücülere, Amerikancı diktatörlere karşı savaşlara katılmış, Küba Devleti’nin inşasında yer almıştı.

Kimdi Ernesto Che Guevara? Kimliğinde yazanlara göre 14 Haziran 1928’de Arjantin’in Rosario kentinde orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Doktorluk mesleğini seçmiş, yüksek öğrenimini tıp fakültesinde tamamlamıştı. Oysa La Higeura dağının zirvesinde vurulduğunda elinde Latin Amerika halklarının özgür ve sömürüsüz geleceği için tuttuğu tüfeği ve mermileri vardı. Bir doktorken yoksullar için olan hastanelerde ve yoksul kasabalarda gönüllü çalışan Ernesto, bir devrimci olarak Guatemala’da, Küba’da, Kongo’da ve Bolivya’da da gönüllü olarak çarpışıyordu.

Guevara, tıp fakültesinin son sınıfına geçtiğinde arkadaşı Alberto Granadas ile Latin Amerika’nın tamamını bir motosiklet turu ile dolaştı. Bu tur sırasında en yoksul köyleri gördü. Latin Amerika halkının sömürülen köylülerini tanıdı. Bu gezi Che’nin hayatında bir dönüm noktası oldu. Mart 1953’te tıp fakültesini bitirdiğinde yoksul bölgelerde çalışmak için yollara düştü. Cüzamlılar hastanelerinde çalıştı. Che bu yıllarda yazmaya da başlamıştı. Peru’da yerli halkın hakları üzerine yazdığı bir yazıdan dolayı tutuklandı. Hapisten çıktığında Guatemala’ya gitti. Burada Amerikancı bir darbe olunca Meksika’ya geçti. Meksika’da birkaç yıl içinde Küba halkı için birlikte çarpışacağı yoldaşları Fidel Castro ve Raul Castro gibi Kübalı devrimcilerle tanıştı. Tarihe 26 Temmuz Hareketi olarak geçen örgütlenmeye katıldı. Burada askeri eğitimler aldı.

Nihayet 25 Kasım 1956’da 26 Temmuz Hareketi’nin militanlarını taşıyan Granma yatı Küba’ya doğru yola çıkıyordu. Che de bu yattaydı. Granma yatı Küba kıyılarına ulaştığında gemidekilerin büyük kısmı Batista rejiminin askerlerince katledildi. Sağ kalanlardan aralarında Che’nin de olduğu 12 kişi Sierra Maestra dağlarında bir araya gelmeyi başararak, gerilla savaşına katıldılar. Ernesto Che Guevara artık bir doktordan çok elinde silahıyla Küba’nın Amerikancı sömürücü diktatörü Batista’ya karşı bir savaşçıydı. Hem iyi bir savaşçı hem iyi bir anlatıcı ve dinleyiciydi. Yoksul Küba köylülerinin ve diğer gerillaların çok kısa sürede saygısını ve sevgisini kazandı.

1959’un başlarında Küba’daki savaş başarıya ulaşıyor, Batista ülkeden kaçıyordu. Zafer ilan edildikten birkaç gün sonra Kübalı olmayan ancak Küba için bu büyük direnişe katılan Ernesto Che Guevara doğuştan Küba vatandaşı ilan edilerek onurlandırıldı. Ernesto yeni Küba’nın inşasında da önemli görevlerde çalıştı. Toprak reformundan ekonomiye, dış ülkelerde elçiliğe varıncaya dek pek çok görev üstlendi. Bu dönemde birçok ülkeyi ziyaret etti. Bu ziyaretlerde sömürülen ülkeleri de daha iyi tanıdı. 1965 yılına gelindiğinde onun “dünyanın başka ülkeleri benim mütevazı çabalarımı istiyor” diye tanımladığı mücadelelere yelken açtı. Küba’dan ayrılarak Latin Amerika’nın yoksul başka ülkelerine doğru yola çıktı. Tekrardan gerilla mücadelesine katıldı. Kongo’ya ve Bolivya’ya gitti. Bolivya’da La Higuera’da CIA ve emperyalistlerce işbirliği halindeki Bolivya ordusu tarafından yakalandı ve 9 Ekim 1967’de infaz edildi.

Enternasyonalist devrimci kimliğiyle bilinen Ernesto Che Guevera, Guatemala’dan Küba’ya, Meksika’dan Kongo ve Bolivya’ya dek bir dizi ülkede mücadele yürüttü. Kendi geleceğini bu yoksul insanların geleceği ile bir tuttu. Bıraktığı mektuplardan birinde çocuklarına, “Her şeyden önce dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan haksızlığı daima yüreklerinizin en derin yerinde hissedin” diyordu. Öyle ki o Latin Amerika’nın yüzlerce yıldır sömürü altında yaşayan halklarının yaşadığı acıları yüreğinin en derin yerinde hissediyordu. Birçok yerli dilin olduğu Latin Amerika ülkelerinde kimi zaman en yakınında dilini bilmediği gerillalar ve halkla omuz omuza mücadele etti. İnsan olmanın, yaşamanın gereğiydi özgürlük için mücadele etmek.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.