CHP Bilim Platformu tarafından “Otoriterleşen Türkiye’nin Çölleşen Medyası” başlıklı Mart 2019 sayılı bir rapor yayınlandı.
Adalet ve Kalkınma Partisi, basın özgürlüğü konusunda Türkiye’ye en karanlık dönemlerinden birini yaşatmaktadır. Otoriterleşen ve keyfileşen AKP’nin uyguladığı baskı ve hukuksuzluğun en fazla gözlendiği alanların başında medya gelmektedir.
AKP döneminde 100 bine yakın internet sitesine erişim engeli konulduğuna değinen raporda;
2018 yılının son 3 ayında internette çıkan 327 habere erişim engeli kararı verildigi, 2011-2018 yılları arasında 468 habere yayın yasağı konulduğu belirtildi.
Ayrıca Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 157. sırada olduğu, her 5 kişiden 3’nün ülkemizde basın özgürlüğü olmadığına inandığı, yaklaşık 150 gazetecinin hapishanede olduğunun belirtildiği raporda bazı başlıklar ise şöyle:
GÜDÜMLÜ HAVUZ MEDYASININ FATURASINI VATANDAŞLAR ÖDÜYOR
Türkiye’nin nesnel gerçeklerini yansıtmaya çalışan medya organları finansal ve siyasi baskılara maruz bırakılırken, diğer yandan iktidarın güdümlü medyasının finansörleri kamu kaynaklarından haksız ve hesapsız bir biçimde yararlandırılmaktadır.
YANDAŞA ÖDÜL; YANDAŞ OLMAYANA CEZA VE EZİYET
AKP’ye yakın medya kuruluşlarının sahiplerinin ve medyada AKP kartelleşmesini finanse eden iş insanlarının vergi borçlarının silindiği iddiaları ortaya atılmıştır. Dönemin ilgili bakanı, vergi affı sürecini adeta teyit etmiş ve iddiaları yalanlamamıştır.
RTÜK, SİYASİ SOPA OLARAK KULLANILIYOR
Saray Rejimi, RTÜK’ü güdümünde olmayan medya organlarına karşı, keyfi cezalandırma ve ekonomik caydırma aracı olarak kullanmaktadır. RTÜK, 2018 yılının son üç ayında TV kuruluşlarına 23 kez program durdurma ve 37 kez de para cezası vermiştir. Sadece bu üç aylık dönemde TV kanalları 5 milyon 200 bin TL’nin üzerinde para cezası ödemiştir. RTÜK, adeta bir bedel ödetme kurumuna dönüştürülmüştür.
VATANDAŞ TANZİM SATIŞ KUYRUĞUNDA; HAVUZ PSİKOLOJİK MANİPÜLASYONDA
AKP rejiminde havuz medyası işsizlik, hayat pahalılığı, zamlar, iflas, ödenemeyen krediler, sebze kuyrukları başta olmak üzere içinde bulunduğumuz derin ekonomik krize ilişkin haberleri yurttaşlarımızdan gizlemektedir. Medyada grevlerin, iş cinayetlerinin, kaçak yapılara verilen af neticesinde yaşanan ölümlerin, çocuk tacizlerinin, cinsel istismarların, kadına karşı artan şiddetin haberleri yapılmamaktadır. Yaşanan toplumsal çöküntünün temel göstergeleri olan madde bağımlılığı, intiharlar, aile içi şiddet, boşanma, suç ve depresyonda yaşanan artışlar yurttaşlarımıza aktarılamamaktadır
TÜRKİYE, GAZETECİ HAPİSHANESİNE DÖNÜŞTÜ
AKP rejiminde, ülkemiz utanç verici bir şekilde tutuklu gazeteciler ülkesine dönüşmüştür. Türkiye, Çin ve Mısır’ın ardından en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülke konumuna getirilmiştir. Basın sendikalarının ve derneklerinin raporlarına göre 2019 yılı itibarıyla cezaevlerinde 150’ye yakın gazeteci bulunmaktadır. Basın etiği doğrultusunda hareket eden ve halk için çalışan medya mensupları, AKP yöneticileri tarafından hedef gösterilmekte ve yaptıkları haberlerden ötürü siyasi davalarda yargılanmaktadır. Önemli bir bölümü tutuklu yargılanan gazeteci ve yazarlar, uzun dava süreçlerinde haklarında kesinleşmiş hüküm olmaksızın cezalandırılmaktadır. Temel görevi kamu çıkarlarını gözeterek “soru sormak” olan gazeteciler, partizan savcılar ve hâkimlerin tarafgir sorularına maruz bırakılmaktadır
GAZETECİLİK TEHLİKELİ MESLEK, MEDYA EMEKÇİSİ SAHİPSİZ
Medyaya karşı yürütülen sindirme ve baskı politikalarının sonunda, Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri oldukça tehlikeli hale gelmiştir. 2018 yılında 80’e yakın gazeteci, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında gazetecilik faaliyetlerinden ötürü mahkûm edilmiştir. Gazeteciler, hapis cezalarının yanı sıra astronomik tazminat davalarıyla da karşı karşıyadır.