Merhaba ;
Hepinizi özlemle kucaklıyorum. 3 Şubat’ta buraya geldim hemen. Ertesi gün size yazmıştım. O mektup elinize geçti mi bilmiyorum. Ben yine kısaca özetleyeyim. Buraya gelinceye kadar özel bir sorun yaşamadım. Zaten Hamburg’tan direk Aachen’ a geldim. Ertesi gün de buraya. İlk şaşkınlık Latin’i (Brüksel de bir hapishane) beklerken doğruca buraya gelmemiz oldu. Çünkü sizin daha önce söylediğiniz Lantin’e gideceğimdi. Her neyse “aksilikler” devam etti. Eşyalarım depoya konurken özel olarak altı üstüne getirildi. Hatta orijinal kaplarında olan (makarna, tuz, şeker gibi) birçok eşyam çöpe atıldı. Tabii bunlarla birlikte benim göremediğim ve müdahale edemediğim daha başka şeyler de. Örneğin çikolata kapı içine konmuş birçok fotoğraf ve pulları son anda kurtarmıştım. Yazılı çizili çok sayıda belge ve eşyanın başına gelenlerden oldukça kaygılıyım. Avukatların bu konuda mutlaka bir suç duyurusu yapması lazım. (Benim eşyalarımı Teslim alan memurların adı sanı bellidir zaten.)
Neyse bu hengâme de bir kutunun içinde hücreye getirebileceğim (tişört, çamaşır, eşofman, kağıt, kalem vb.) bir miktar eşya da bana verdiler. Buraya kadar “hadi” dediysem de sonrasında dayatılan tek tip tüm şartellerimi attırdı..
Hasılı kelam bir hücreye kondum. Tam bir gözaltı hücresi. Teferruat geçeyim. Diyorlar ki “Hücrende kendi kıyafetlerini giyebilirsin. (Bu arada hiç pantolon vermediler. Kabanımı da.. ) ama hücre dışında her ne sebeple olursa olsun çıktığında tek tip giyeceksin” diyorlar. Lütuf da bulunmuşlar. “Hücrende ne giyeceğini karışmıyoruz” diyerek. Yani bunları giymezsen (havalandırmaya, duşa, ziyarete, avukata, doktora… ) hiçbir yere gidemezsin deniyor.
Bitmedi; Almanya’da defalarca Corona testi yapıldı. Buraya gelince tekrar yapıldı. Ama buna rağmen 15 gün karantinada tutulacakmışım. Sonra “belki” normal hücreye verilecekmişim. “Belki” diyorum çünkü bir de güvenlik nedeniyle soruşturulacakmışım. Anladığım kadarıyla bu da şu anlama geliyor. Ne kadar süreceğini bilmediğim bu süre içinde her şey kısıtlanacak.
Geldiğimden beri avukatlarına ve ailemi arayıp bilgi vermek istediğimi söylüyorum. Aratmadılar. Hâlbuki hangi gerekçeyle olursa olsun hapishaneye yeni gelen, yatan bir tutuklunun acil telefon hakkı vardır. Bana kullandırtmadılar. Bu açık bir suçtur. Hücrede kartla çalışan bir telefon var. Kart almak ve birkaç numaraya izin vermeleri için başvurdum. Kart geldi ama numaralar açılmadı. Daha sonra yeni numaralar verdiysem de bir gelişme olmadı. En son Cuma günü buradaki ve Almanya’daki avukatım ile bir abimin numarasına izin verildiği diğerlerine “güvenlik nedeniyle izin verilmediği” söylendi. İzin verildi dedikleri numaralarda hala açılmamış. Aranmıyor. Sonuç olarak telefon hakkımı da kullandırtmıyorlar.
Özetin özeti; Mevcut koşulların düzeltilmesi kısıtlamaların kaldırılması ve tek tip elbise dağıtılmasından vazgeçilmesi için açlık grevine başladım, geldiğim gün.
Kantin alışverişi yapabileceğim söylendi. Ama hala onu da yapabilmiş değilim. Açlık grevinde karşılanması gereken acil ihtiyaçlarım (su, şeker, çay, B1 vb.) karşılanmadı. Normalde eşyalarımın içinde migren ilacı, B1, astım spreyi vb. vardı. Vermediler. “Doktorlardan alırsın” dediler. Kavga dövüş migren ilacını ve spreyi aldım Ama B1’i hala vermiyorlar. Sanırım bu yüzden olsa gerek sol kol ve bacağımdaki sorunlar (uyuşma, ağrı vb.) şimdiden başlamış durumda. Ayrıca Almanya’dayken doktor boyun fıtığı için ortopedik yastık vermişti. Burada onu bile vermediler.
Her neyse durum bu. “Bu ne ya. Sorun sorun sorun” diyeceksiniz. Kusura bakmayın. Bunca işinizin, gücünüzün, sorunun içinde sizlerin de canını sıkmak istemezdim. Ama sorumlusu ben değilim Anlaşılan 2017’de yarım kalan çarpışmayı sürdürmek istiyorlar. Hay hay. Bence mahsuru yok. Ben devrimciyim. Onların dayatmalarına boyun eğecek olsaydım bunları yaşamazdım. Onlar da ben de biliyoruz ki mesele bir elbisenin (TTE) çok çok üstünde. O halde hodri meydan.
Sizleri seviyorum. Gönderdiğin zarf, pul ve 2 mektubu (Lantin’e gönderdiğin mektuplarda ilginç bir şekilde buraya geldi) da aldım. Teşekkür ederim. Ben her zamanki gibi hep iyiyim. Özlemle, direnişle kucaklıyorum hepinizi de. Sevgiler, Selamlar
14. 02. 2021
Erdal Gökoğlu