Yoksullara, az gelirlilere yemek veren aşevleri önündeki kuyruklar, daha çok yenisömürge ülkelerle özdeşleşmiş görüntülerdir.
Ama artık bu görüntülere, emperyalist Almanya’da da rastlıyoruz.
Almanya’da geçen yıl (2022’de), yoksullara ve az gelirlilere yemek veren Tafel adlı aşevinden 2 MİLYON KİŞİ yararlandı.
Almanya’da 973 şubesiyle faaliyet yürüten Tafel isimli aşevi, 2023’te iki milyon kişinin gıda ihtiyacını karşıladıklarını açıkladı.
YOKSULLUKTA YÜZDE 50’LİK ARTIŞ!
Tafel Genel Başkanı Andreas Steppuhn’un mevcut durumla ilgili açıklaması, Almanya’da yoksulluğun artışını tartışma götürmez biçimde ortaya koyuyor. Steppuhn şöyle diyor:
“Almanya’da yoksulluk gözle görülür şekilde artıyor. Aşevlerine önceki yıllara kıyasla yüzde 50 daha fazla insan başvuruyor. Aşevlerimiz sürekli kriz modunda”.
Tafel’den yararlananların sayısının artmasında çok çeşitli etkenler var.
Başlıca etkenleri sıralarsak;
= Suriye’ye yönelik emperyalist saldırının ardından yaşanan mülteci akını,
= korona salgını,
= Rusya-Ukrayna savaşından kaçan mülteciler
ve TEMEL OLARAK DA buna Almanya’da (ve Avrupa genelinde) yüzde yüzlere varan zamların yarattığı hayat pahalılığı eklenince, Tafel şubeleri önlerinde kuyruklar oluşmaya başladı.
YOKSULLUK, SADECE MÜLTECİLERİN SORUNU DEĞİL
Bizzat emperyalizmin kendisinin yarattığı mülteci akınıyla gelenler, yoksulluktan en çok etkilenen kesimlerin başında yeralıyorlar. Ancak bir başka gerçek daha var; yoksulluk sadece göçmenlerle sınırlı bir olgu değil. Tersine Almanlar da artık “yoksulluk” diye bir kavramı ve yaşamı bizzat tanıyorlar.
Tafel Başkanı Steppuhn bu konuda şöyle diyor: “Bize gelen iki milyon kişi arasında mültecilerin yanı sıra artık emekliler, bekâr ebeveynler veya düşük ücretli sektörde çalışan insanlar var. Aşevlerine gelen insanlar gerçekten ihtiyaç sahibi. Sıraya girerken iki kez düşünüyor, utanıyorlar.”
UTANMASI GEREKENLER YOKSULLAR DEĞİL, ONLARI YOKSUL BIRAKINLARDIR!
Evet, yoksulluğu yeni tanıyan kesimler için bunu kabul etmek, yoksulluğun getirdiği yaşam tarzına ayak uydurmak zordur. Ancak yine de kuşkusuz, bu emekçileri için bir “utanç” nedeni değildir. Çünkü utanması gerekenler, emekçileri aşevlerine mahkum edenlerdir.
Elekrikte, doğal gaz’da, petrol ürünlerinde yüzde yüzlere varan zamlar, marketlerde yüzde 30-40’lara varan zamlara rağmen, ücretler, büyük ölçüde yerinde sayıyor.
Bunun kaçınılmaz sonucu yoksulluktur.
Yoksulluğun kaçınılmaz sonuçları ise hayatın her alanına, kişilerin yaşamının her anına yansıyacaktır.
Tafel, kendi tanımlarıyla “Gönüllülük esasına dayalı hizmet veren ve bağışlarla ayakta duran” bir kurum. Tafel yöneticileri, son dönemde “bağışların azalması, yardım alma başvurularının artması” dolayısıyla zor bir zaman yaşadıklarını belirtiyorlar. 2 milyon kişiye gıda yardımında bulunduğunu açıklayan Tafel, aslında kendilerinin tüm talepleri karşılayabilecek durumda olmadıklarını, ihtiyacın bundan fazlası olduğunu da belirtiyorlar.