Direnç Çiçeği Ayten Öztürk, Tedavi Hakkım Engellenemez!

ÖZEL HABER İstanbul (GHA)

Lübnan’da MİT tarafından kaçırıldıktan sonra MİT İşkencehanelerinde 6 ay işkenceye uğrayan ve işkencecileri kendi evlerinde direnişiyle alt eden Direnç Çiçeği Ayten Öztürk, 963 gündür ev hapsinde olmasına rağmen AKP Faşizminin baskıları sürüyor. Ayten Öztürk de direnmeye devam ediyor.

Rahatsızlığı nedeniyle 3 ay önce Yargılandığı 3. Ağır Ceza Mahkemesinden doktorunun randevu talep yazısıyla izin almasına rağmen, Mahkemenin keyfi bir karar ile Ayten Öztürk’ün “elektronik kelepçe çıkarılmadan yaparsanız yapın” tehditleriyle tedavisi engelleniyor.

“Tedavi Hakkım Engellenemez!”

Gerçek Haber Ajansından Murat Altunöz’e konuşan Ayten Öztürk, tedavisinin keyfi bir şekilde engellendiğinin altını vurgulayarak; “Rahatsızlığım nedeniyle 3 ay önce Yargılandığım 3. Ağır Ceza Mahkemesinden doktorumun randevu talep yazısıyla izin aldım. Mahkemenin ilettiği karar; ‘elektronik kelepçe çıkarılmadan yaparsanız yapın’ şeklindeydi. Doktorlar elektronik kelepçenin ayağımı yakmaması için (çünkü ameliyat sırasında elektrik de kullanılıyor) naylonla izole etmek zorunda kaldılar. Ben bu ameliyatı yaptırmak zorunda olduğum için o gün ameliyat oldum ve sağlığıma zarar verebilecek kitleler alındı. Bu kitlelerin daha sonra tekrar oluşma riskine karşı ara ara kontrole gitmem gerekiyor. Ameliyattan yaklaşık bir hafta sonra bir kontrole gittim ancak belli aralıklarla kontrolün sürdürülmesi gerekiyordu” şeklinde konuştu.

Mahkeme Keyfi Davranıyor

Bu hafta için kendi doktoruna randevu talep kağıdını yazdını ve mahkemeye ilettiğini belirten Ayten Öztürk; “Mahkemenin bana verdiği cevap ise, talebin içeriği incelendiğinde, sanığa verilen ceza miktarı göz önüne bulundurularak sanık müdafiinin talebinin REDDİNE Benim düzenli kontrol edilmesi gereken en az üç kronik rahatsızlığım olduğu halde, bu hafta mahkemenin verdiği bu karar diğer rahatsızlıklarımın da tedavisinin mümkün olmadığını gösteriyor” dedi.

Bir insanın tedavi olup olmayacağına 3. Ağır Ceza Mahkemesi neye göre karar veriyor?

AKP Faşizminin hak ve hukuk tanımayan peşin sıra saldırıları yanı sıra 2,5 yıldır ev hapsinde haksız yere tuttuğu Ayten Öztürk’ün tedavisini engellemeye çalışan devlete, “tedavi hakkımdır” diyen Ayten Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ben 2,5 yıldır ev hapsindeyim. 6 ay boyunca yaşadığım işkencelerden dolayı bedenimde oluşan kalıcı rahatsızlıklar nedeniyle defalarca doktora gittim. O zaman da hakkımda istenen cezanın oranı aynıydı. Bugün değişen nedir? Ev hapsindeki bir insanın tedavi olup olmayacağına 3. Ağır Ceza Mahkemesi neye göre karar veriyor? Heyet tıp alanındaki kararları da, insan hayatıyla oynayacak kadar kolay verebiliyorsa sağlığımın bir garantisi yoktur” dedi.

Verilen kararlarla ev hapsindeki devrimcilerin hiçbir sağlık güvencesinin olmadığını göstermiş oluyorlar.

Ayten Öztürk verilen keyfi kararların ev hapsinde olan başta kendisi ve diğer tüm devrimciler için hiçbir sağlık güvencesinin olmamasına dikkat çekerek; “3. Ağır Ceza Mahkemesi, aldığım cezayı göz önünde bulundurarak beni zan altında bırakmaya çalışıyor. Mahkemeye şunu sormak hakkım; 2,5 yıllık ev hapsi süresince, defalarca hastaneye de gitmeme rağmen tek bir ihlal söz konusu mu? Elbette ki hayır! Ben bu cezayı hapishaneden tahliye olduğum gün aldım ve bunu tüm kamuoyu biliyor. Ben de bu haksız cezaya karşı hukuk mücadelemi ilk günden itibaren sürdürüyorum. Adalet sistemine güvensizliğin %70’lere ulaştığı ülkemizde hakkımda verilen bu karar şaşırtıcı olmasa da kabul edilemez. Tüm kamuoyuna tekrar hatırlatmak için belirtmek istiyorum, hakkımda verilen ve tedavimin önünde engel olarak görülen cezanın oranı 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır” şeklinde konuştu.

Ayten Öztürk’e keyfi uygulamaların nedeni, 6 aylık direnişin intikamıdır.

Bir itirafçının verdiği beyanlar üstüne hareket eden devletin, durumu bu noktaya getirdiğini belirten Ayten Öztürk;
“Bu ceza, bir iftiracının 2008 yılında ‘tecavüzcünün linç olayını kaldırımdan izledi’ beyanı üzerine ve Ayten Öztürk’e uygulanan keyfi uygulamaların nedeni, altı aylık direnişinin intikamıdır. Devlet, bir itirafçının ifadesine dayanarak bu adımları atmış ve durumu bu noktaya getirmiştir. Ayten Öztürk, şunları ifade etti:

Bu ceza, bir iftiracının 2008 yılında ‘tecavüzcünün linç olayını kaldırımdan izledi’ şeklindeki beyanı üzerine ve asıl olarak işkenceye karşı direnişim ve devrimci kimliğim nedeniyle aldım. Bu beyanla bağlantılandırılabilecek hiçbir delil yoktur. Asıl gerçek, gizli bir işkence merkezinde geçirdiğim altı aylık işkence sürecinin gizlenmeye çalışılmasıdır. Bu nedenle cezalandırılıyorum, tedavim engelleniyor ve ev hapsindeyken her an kelepçelenmem gerektiği bahanesiyle defalarca telefonla aranıyorum. İşkence her açıdan devam ediyor; evim beş kez basıldı, tehdit edildim, evimin önünden sık sık geçen zırhlı araçlarla taciz edildim, her an kontrol gerekçesiyle evime gelindi, üstelik karakol evime beş dakika uzaklıktayken tüm bunlar yaşandı ve hala yaşanıyor. Ülkemizde mafyacıların, tecavüzcülerin, katillerin ve işkencecilerin serbestçe dolaştığı bir ortamda, devrimcilere yönelik bu yasal zorbalığı asla kabul etmeyeceğim. Bu karar, altı ay boyunca işkenceye karşı direnişimin intikamıdır. İşkence altında bana ‘seni hapishanede çürüteceğiz’ denildi ve bu sözün karşılığıdır. İşkencenin tedavi hakkının gaspı şeklinde sürdürülmesidir.”

Direnmeye Devam Edeceğim

Ayten Öztürk, GHA’ya verdiği demeçte direnmeye ve haklarını savunmaya devam edeceğini belirterek şunları söyledi: “Evet, ülkemizde işkence var, ve her türlüsüyle. Ancak, bu işkenceye karşı canımızı dişimize takarak direnenler de var. Ben bu haksızlığı asla kabul etmeyeceğim. Ev hapsim kaldırılsın, hakkımdaki hukuksuz cezalar iptal edilsin.
GHA

Sosyal ağlarda paylaşın