Geçtiğimiz hafta en büyük işbirlikçi tekellerinden SABANCI HOLDİNG’in patronlarından Dilek Sabancı bir röportajında halkla dalga geçer nitelikte bir açıklamada bulundu. Evine ekmek götürmekle zorlanan milyonlarca emekçi ile dalga geçen sözlerinin en akıllarda kalan kısmı “İnsanın iyi bir evi olması, arabası olması, rahat yaşayabileceği bir parası olması ama bu para bana göre milyar dolarlar değil. Milyon dolarlar da yetebilir veya bazı insanlara 1-2 milyon dolar da yetebilir.” cümlesiydi.
Bu konuyla ilgili Devrimci İşçi Hareketi bir açıklama yayınladı.
Yazılı yaptığı açıklamaya Devrimci İşçi Hareketi; “İŞÇİNİN ALINTERİNİ SÖMÜREN FABRİKALARINDA EMEKÇİLERİN KANLARINI İÇEN SABANCILAR;
HALKA HAYAT DERSİ VEREMEZ
ÇÜNKÜ ONLAR HALKIN HAYATINI ZİNDANA ÇEVİRENLERDİR!!!” başlığını attı.
Burjuvazinin utanmazlığına ve ahlaksızlığına örnek teşkil edecek olan sözler ile ilgili Devrimci İşçi Hareketi; “Bu açıklaması ne bir dil sürçmesi ne de “talihsiz” ve de maksadını aşan bir beyan. Kan emici patronların işçi sınıfı ve emekçi halkımızın aklı ile alay etmesi ve dahası sömürü gerçeğini, açlığı, yoksulluğu kanıksatma çabasıdır söz konusu olan. Burjuvazi işçi sınıfına, emekçi halkımıza akıl veremez; çünkü iki düşman sınıfın birbirini aklına ihtiyacı yoktur.” ifadelerine yer verdi.
9 Ocak’ta Devrimci İşçi Hareketinin yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
İŞÇİNİN ALINTERİNİ SÖMÜREN
FABRİKALARINDA EMEKÇİLERİN KANLARINI İÇEN SABANCILAR;
HALKA HAYAT DERSİ VEREMEZ
ÇÜNKÜ ONLAR HALKIN HAYATINI ZİNDANA ÇEVİRENLERDİR!!!
İşbirlikçi tekelci burjuva Sabancılar’dan Dilek Sabancı basında çıkan bir röportajında şöyle diyor: “İnsanın iyi bir evi olması, arabası olması, rahat yaşayabileceği bir parası olması ama bu para bana göre milyar dolarlar değil. Milyon dolarlar da yetebilir veya bazı insanlara 1-2 milyon dolar da yetebilir. Onun dışında istediği zaman seyahat edebilecek.
50 milyon ile 100 milyon dolarınız olsa rahat rahat yaşarsınız ama bence de 50-100 milyon dolara değil de daha düşük rakamlarla daha çok mutlu olabilmek daha büyük başarı. İyi bir işiniz olsun, eviniz olsun, arabanız olsun, hastalandığınızda hastaneye gidecek paranız olsun, denize merakınız varsa tekneniz olsun, başka insan ne ister ki?”
Bu sözleri tam bir burjuva pişkinliği ile söylüyor Dilek Sabancı… Ve de bir o kadar pervasız… Kuş sütü eksik sofralara oturup yemekler yerken, açlık sınırı altında yaşayan işçilerin evlerinde tencere kaynamadığından haberi olmadığından değil; çocukların yatağa aç girdiğini bilmediğinden değil, tam tersine tüm bunlara neden olduklarının bilinciyle konuşuyor Dilek Sabancı. Çünkü o bir burjuva. O bir emek hırsızı, kan emici bir halk düşmanı.
Bu açıklaması ne bir dil sürçmesi ne de “talihsiz” ve de maksadını aşan bir beyan. Kan emici patronların işçi sınıfı ve emekçi halkımızın aklı ile alay etmesi ve dahası sömürü gerçeğini, açlığı, yoksulluğu kanıksatma çabasıdır söz konusu olan. Burjuvazi işçi sınıfına, emekçi halkımıza akıl veremez; çünkü iki düşman sınıfın birbirini aklına ihtiyacı yoktur. Bundan da öte, burjuvazinin bize akıl vermesi, sömürü ve zulüm düzenini sürgit kabul etmemiz için aklımızı çalmak, dumura uğratmaktan başka bir şey değildir. Aklımıza, düşünen beynimize saldırıyor burjuvalar ve onların hizmetinde yazan çizenler, medya ve akademisyenler, sahte aydınlar-sanatçılar…
İşçiler emekçiler katledilirken, onların ölü bedenleri üzerinde yükselen servetlerle 50 milyon dolar ile de geçinebileceğini söylüyor Dilek Sabancı. İşte sınıflar gerçeği budur. İşte kapitalist sömürünün gerçeği budur. Bir burjuva için “düşük maddi gelir”e örnek bir sayısal değer bile milyon dolarlarla ifade ediliyor. Halkımız cebindeki üç kuruşun dahi hesabını yaparak hayatta kalmaya çalışırken burjuvaların dünyasında milyon dolarlar sıradan miktarlar olarak telaffuz ediliyor. İşçi sınıfına, emekçi halkımıza, emeklilere…maaş miktarları belirlenirken, asgari ücret tartışılırken milyon dolarlardan bahsetmiyorlar ve bahsedemezler de zaten. Bugün asgari ücret 8.506 TL. Bu parayla evini ailesini geçindirmeye çalışan halkımıza 50 milyon dolarla da geçinilir, fazlasında gözünüz olmasın demek burjuvazinin halka küfretmesidir.
İşbirlikçi tekelci burjuvalar, Dilek Sabancılar böylesi her açıklama ile işçi sınıfımıza ve emekçi halkımıza karşı işledikleri suçları çoğaltmaktadırlar. Bu suçların mahşere kalmayacağı da bilinir tekelci burjuvalarca. Katledilen canlarımızın, çalınan hayatlarımızın, el koyulan alın terimizin, emeğimizin hesabını sorduk ve sormaya da devam edeceğiz. Örgütleneceğiz.
Devrimci İşçi Hareketi