Yüksel Direnişi, süresiyle, sürdürülüş biçimiyle direnişler tarihinde son derece özgün bir yere sahip oldu.
Bu direniş, Yüksel Gazetesi’yle kendi özgünlüğüne bir halka daha ekledi.
Yüksel Direnişi, GAZETESİ, TELEVİZYONU OLAN bir direniş.
Bu çok az direnişe nasip olmuş bir özelliktir.
Genelde direnişler sürerken o direnişe dair bildiriler çıkar, direniş bittiğinde de o direnişi anlatan bir broşür, kitap yayınlanır.
Yüksel Direnişi’nde farklı bir şey oldu. Direniş o kadar UZADI ve direniş öyle KURUMSALLAŞTI ki, farklı ihtiyaçlar çıktı.
Direnişin sesini duyurmak, bu tarihsel tecrübeyi paylaşmak ve gelenekselleştirmek için çıkarılan bu gazetenin 32. Sayısı iki gün önce çıktı.
Yüksel direnişçileri, 32. sayının tanıtımını şöyle yaptılar:
“Halkın Tek Umudu Direniştir…
Direnişlerimiz ile ülkemizin dört bir yanına direniş ateşini yaktık. OHAL koşullarında direniş mi olur diyenlere karşı işinden atılmış, yıllarca emek verdiği okulundan atılmış, inşaatlarda katledilmiş, evine ekmek götürememiş halkımızın adına “Evet OHAL” koşullarında da direnilir diyerek cevap verdik ve halkımıza dayatılan teslimiyete barikat ettik kendimizi.
Yüksel’den Anadolu’ya direnişlerimiz ile büyüdük ve Direnişler Meclisi ile örgütlü bir hale geldik. Bu örgütlülüğümüzü birliğimizi gücümüzü anlatan Yüksel Gazetemizin 32. Sayısı çıktı.”
Yüksel Gazetesi’nin 32. Sayısı, Yüksel Direnişçisi Nazan Bozkurt’un bir yazısı ile başlıyor. Bu yazıda Bozkurt, fetöcülükten tutuklanan bir harp okulu öğrencisinin annesinin eylemini anlatıyor. Yüksel Okulu bölümünde “sınıf ve sınıfsallık” konusu işleniyor.
Gazetenin “Kitap Önerimiz” köşesinde V. Suhomlinsk’nin Eğitim Üzerine kitabı, Film köşesinde de Aziz Nesin’in yazdığı ve Kemal Sunal’ın oynadığı ZÜBÜK filmi öneriliyor.
Yüksel’de 1000 günü aşkın süredir hergün gözaltına rağmen, neden ve nasıl direniyorlar? Yüksel Gazetesi, bu sorunun cevabını merak edenler için başvurulması gereken bir kaynak.