9. BÖLÜM…
Yazı dizisinin 9’uncu ve 10’uncu bölümleri, 1990’lı yılların ikinci yarısını ve 2000’li yılları içeriyor. Bu dönemler boyunca, gençliğin mücadelesi, ilerleyen, gerileyen bir çizgi izlese de, denilebilir ki, mücadeleyi kesintisiz sürdürme noktasında bir kararlılık ve ısrar vardır.
Birlik Girişimleri
Dev-Genç’liler gençliğin ve gençlik içinde çeşitli ilerici, devrimci örgütlenmelerin birlikteliğinin sağlanması için de çaba sarfettiler. Üniversitelerde yükselen faşist terörün önüne geçebilmek, gençlikteki güvensizliği aşabilmek için, gençliğin birliğinin sağlanabilmesi önemli bir adım olacaktı. Bu çerçevede çeşitli grupların katılımıyla 1992-93 öğrenim yılında Gençlik Örgütleri Koordinasyonu (GÖK) ve Demokratik Mücadele Birliği (DMB) kuruldu. Ancak gerek, militan bir direniş çizgisinde ısrar edilememesi, gerekse de rekabetçi, grupçu kaygılar nedeniyle bu örgütlenmeler uzun vadeli olamadı.
1995’te 6 Kasım’a doğru İYÖ-DER, Özgür Gençlik, DÖP, Kaldıraç, DÜP, İDLB, DLMK, Özgür Lise, ÖB ve ÖEPD’nin katılımıyla Özgür Eğitim Platformu (ÖEP) kuruldu. Bu birlik çerçevesinde paralı eğitime ve YÖK’e karşı oldukça etkili eylemler örgütlendi. Ancak bu birlik de uzun vadeli bir programı olmadığı için dağıldı.
Bir diğer birlik girişimi, 1996’da 13 gençlik örgütünün bir araya gelmesiyle kurulan İstanbul Üniversiteli Öğrenciler Platformu (İÜÖP) idi. Platformun örgütleyiciliğinde Ankara yürüyüşü ve 23 Mart Kızılay mitingi düzenlendi. Sonrasında, küçük-burjuva rekabetçiliği, grupçuluğu yüzünden birliği geliştirecek adımlar atılamaması nedeniyle bu birlikte yaşatılamadı.
Gençlik Meclisleri ve Gençlik Cephesi
1996 yılında gençliğin daha geniş ve kitlesel örgütlünmelerinin yaratılması amacıyla Gençlik Meclisleri ve Gençlik Cephesi düşüncesi tüm gençlik içinde tartışmaya açıldı. Meclislerle, gençliğin söz ve karar hakkının hayata geçirildiği, gençliğe kendine güvenini kazandıracak taban örgütlenmeleri aracılığıyla öğrenci gençliğin politikleştirilmesi amaçlanıyordu. Meclis ve Cephelerle gençliğin faşizme karşı örgütlü, birleşik bir güç haline getirilmesi sağlanabilecekti. Ancak bu öneriler oportünist ve reformist anlayışa sahip gençlik örgütlenmeleri tarafından en başta grupçu nedenlerle kabul edilmedi. Gençliğin tüm örgütlü kesimlerini birleştiren ve elbette ciddi bir programa, ciddi bir işleyişe sahip cephe tarzı bir örgütlenme, kuşkusuz büyük bir ihtiyaçtı, (bu ihtiyaç halen de sürmektedir.) ancak yukarıda belirtilen engeller, bu tür büyük adımlar atılmasını engellemiştir gençlikte. Dev-Genç buna rağmen belli okullarda Öğrenci Meclisi Girişimlerini başlattı. Ve gençliğin taban örgütlenmeleri konsunda asgari de olsa, belli bir tecrübe birikimi sağladı.
Devrimci, ilerici gençliğin, çok kitlesel olmasa da çeşitli biçimlerde örgütlenmesi karşısında, oligarşi de bunlara etkisizleştirmek için yeni bir politika gündeme getirdi. Gençliğin örgütlenmesinin karşısına önce Öğrenci Konseyleri’ni, ardından, 96-97’de kısa adı ÖTK olan Öğrenci Temsilciler Kurulu’nu çıkarttı. Amaç devrimcilerin yönetimindeki dernek ve örgütlenmelerin etkisizleştirilmesi, bir örgütlenme ihtiyacı duyan gençliğin bu yolla düzen içinde tutulmasıydı.
Devrimci öğrenciler ÖTK’ları genel olarak reddederken, EMEP, ÖDP çizgisine yakın reformist öğrenci grupları, düzenin bu örgütlenmelerini meşrulaştıran bir tavır izlediler. Buna rağmen YÖK, ÖTK’larla istediği amaca ulaşamadı. İstediği düzeyde etkili hale getiremedi bu örgütenmeleri.
Elbette bunun dışında, oligarşinin üniversitelerdeki saldırıları, kâh doğrudan YÖK aracılığıyla, kâh polis, kâh sivil faşistler aracılığıyla sürdü.
98’de Malatya’da Ümit Cihan TARHO ve ardından Bolu’da Kenan MAK isimli öğrenciler faşistler tarafından katledildi. Her ikisine karşı protesto eylemleri yapılırken, faşist teröre karşı militan bir mücadele örgütlemenin gerekliliği bir kez daha ortaya çıktı. Dev-Genç’liler bu dönemde Faşist Teröre Karşı Mücadele ve Savunma Komiteleri‘ni kurdular. Gerçekte gençlikte sorun, gerek resmi faşist terör, gerekse de sivil faşist terör karşısında militan bir mücadeleyi hayata geçirmekteydi. Gençlik, bu konuda çok önemli bir birikime, gerçekten şanlı bir mücadele tarihine sahipti. Dev-Genç bu militan örgütlenmesiyle bu geleneği sürdürüyordu.
Unknown
Her alanda, her yerde…
Dev-Genç’in hayatın her alanındaki varlığına, eylemlerine, duyarlılığına, halkla birlikteliğine yazı dizimizin önceki bölümlerinde de yer vermiştik. Dev-Genç’in bu konudaki tavrının istisnai, dönemsel olmadığını, yerleşmiş bir gelenek, sağlam bir politik bakış açısının sonucu olduğunu göstermek açısından 90’lı yıllara dair bazı örnekleri de aktaralım.
Lice katliamı: 23 Ekim 1993’te helikopterlerden atılan kimyasal silahlarla Lice’de büyük bir katliam gerçekleştirdi. TÖDEF bu katliama karşı eylemler düzenlendi. Lice’ye heyet olarak giden Haklar ve Özgürlükler Platformu içinde yer aldı.
Susurluk’a karşı mücadele: TÖDEF, Susurlukta açığa çıkan devletin gerçek yüzünü 16 Mart katliamının protestosunda, 6 Kasım boykotunda ve bir çok eyleminde teşhir etti. “Susurluk Devlettir” şiarı üniversitelerde örgütlenen eylemlerde dile getirildi.
İzmir, Dinar, Senirkent yardım kampanyaları ve 17 Ağustos Depremi: TÖDEF yağmur, sel, deprem felaketlerinde halkın yardımına koştu. Halka yardımların ulaştırılmasında, acılarının sarılmasında yanında oldu.
Buca, Ümraniye, Ulucanlar Katliamları: Dev-Genç’liler oligarşinin hapishanelerde yürüttüğü katliam politikalarının karşısında durarak, tutsakları sahiplendiler, bu katliamların hepsine ilişkin bir çok eylem gerçekleştirdiler.
’96 Ölüm Orucu: TÖDEF’liler, 1984 ölüm orucunu sahiplenen Dev-Genç’liler gibi 1996 Büyük Ölüm Orucu sürecinde de bütün kitlesel eylemlerde, açlık grevlerinde yer aldılar. 19 Temmuz’da Bağcılar’da Ölüm Orucunu desteklemek için yapılan gösteride polisin ateş açması sonucunda DLMK’lı Levent DOĞAN şehit düştü. 6-26 Temmuz arasında 8 banka şubesi Dev-Genç tarafından bombalandı.
16 Mart katliamlarının yıldönümleri: Dev-Genç katliamların unutturulmasına izin vermedi. Katliamlar, her yıl gösterilerle protesto edilirken, şehitler anıldı, devletin katliamlardaki sorumluluğu teşhir edildi.
30 Mart-17 Nisan Şehitler anması ve parti kuruluş yıldönümü: Gençlik, bu günlerde büyük bir kavganın bir parçası olduğunu şehitler anılırken, partinin kuruluşu çeşitli eylem ve etkinliklerle selamlandı.
1991 Ekim’inde iktidara gelen SHP-DYP koalisyonun seçimlerden önceki vaatlerine karşı devrimci hareket tarafından “İstiyoruz Alacağız” kampanyası örgütlendi. Gençlik de “Demokratik Üniversite” talebiyle katıldı bu kampanyaya. 24 Ocak 1992’de bütün illerden gelen TÖDEF’liler Milli Eğitim Bakanlığı önünde bir gösteri düzenlendi. Polis saldırdı. Gençlik, saldırıya DYP Genel Merkezini ve İl binasını işgal ederek cevap verdi. Polis DYP binalarını basarak gençliğe saldırısını sürdürdü. Ama gençlik de vazgeçmeyecekti; eylem Güven Park’ta devam etti. Direniş 4 gün sürdü…
Yeni ihtiyaçlar, yeni örgütlenmeler
2000’lerin başında, gençlik mücadelesine yeni bir ivme kazandırmak, gençliğin örgütlenmelerini güçlendirmek amacıyla bir çalışma başlattı Dev-Genç. Bu gereklilik, düzenin hemen her kesiminin gençliğe yönelmesi nedeniyle bir zorunluluk halini almıştı aslında.
Bu yıllarda oligarşinin desteğiyle faşistler, Aydınlıkçılar üniversitelerde gençliği örgütlemek için çalışmalar başlattılar. 2000 yılında kurulan Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu aracılığıyla bütün üniversitelerde, rektörlerin, dekanların da desteğiyle Atatürkçü Düşünce Kulüpleri oluşturuldu. DYP, CHP, ANAP gençlik içinde çalışma yapmak için harekete geçti. Tek amaç, gençliğin politikleşmesini engelleyerek, düzen sınırları içinde tutmaktı. AKP de gençlik üzerinden politika yapıyordu. Bu çok yönlü seferberliğe, bizzat üniversite, fakülte yönetimlerinin desteğine rağmen, yine de bu kulüpleri, düzen partilerinin gençlik kollarını istedikleri gibi geliştiremediler.
Gençliğin yeni bir örgütlenmeye, dinamizme ihtiyacı vardı. YÖK’ün ve polisin saldırılarına rağmen illerde önce Gençlik Dernekleri Girişimleri ardından Gençlik Dernekleri kuruldu. İlk derneklerden biri 26 Aralık 2002’de kuruluşunu duyuran Ankara Gençlik Derneği oldu. Dernekler kurulurken gençliğe yönelik polis-sivil faşist saldırıları arttırıldı. Oligarşinin yargısı da dernekler hakkında kapatma kararları vererek, gençliğin mücadelesini, örgütlenmesini engellemekte YÖK’le, polisle işbirliği yapıyordu. Ancak Gençlik Dernekleri yaygınlaşmaya devam etti. 20’ye yakın ilde dernekler veya girişimler oluşturuldu. Başarılan her adım, yeni bir adımı getitiriyordu. Gençlik derneklerinin yaygınlaşmasını, merkezileşme doğrultusunda atılan bir adım izledi.
2003 Şubat’ında İstanbul, Ankara, Eskişehir, Adana, Antalya, İzmir, Kocaeli, Sivas, Samsun, Zonguldak, Sakarya, Burdur, Bakıkesir, İsparta, Sivas, Aydın, Malatya, Hatay‘dan 18 öğrenci derneğinin biraraya gelmesiyle GENÇLİK BİRLİK KOORDİNASYONU kuruldu.
2003 Mayıs’ında “Nasıl bir üniversite, nasıl bir eğitim istiyoruz?” Kurultayı düzenlenerek, yeni örgütlenme daha geniş bir öğrenci kitlesine duyuruldu.
Dev-Genç Bayrağı Gençlik Dernekleri Federasyonu’nda
Gençlik Dernekleri kısa sürede 30 ilde yaygınlaşmıştı. Örgütlenme belli bir yaygınlığa ulaştıktan, belli ölçüde yetkinleştikten sonra Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun kurulacağı açıklandı. Federasyon kurulmadan önce güçlü eylemlerle ismini duyurdu. Bu yıllarda Ölüm Orucu Direnişi devam ediyordu ve gündemde Irak’ın işgali vardı. YÖK’ün, polis-idare-sivil faşistlerin işbirliğiyle gençlik üzerindeki baskıları artırılıyordu.
2003 Ekim’inde 30 ilden İstanbul’da toplanan öğrencilerle “YÖK’e, işgal ortaklığına ve tecrite hayır demek için adım adım Ankara’ya yürüyoruz” eylemi gerçekleştirildi. Yürüyüş sırasında yaşanan saldırılara rağmen Ankara’ya ulaşıldı. Bu kez de AKP iktidarı gençliğe olan bütün kinini kusarak gaz bombalarıyla, polis panzerleriyle, gençleri coplayarak, dayaktan geçirerek gözaltına aldı, işkencelerden geçirdi. Saldırılar a rağmen gençlik taleplerini haykırmaya, örgütlenmelerini güçlendirmeye devam etti.
Gençlik, Dev-Genç öncülüğünde 6 Kasım’da Ankara Kızılay’da YÖK’e karşı bir eylem düzenleyerek yeniden sesini duyurdu. Ülke çapında 27 ilde dernekler kurulmuştu ve çalışmalar 5 ilde de girişimler halinde sürüyordu. Gençliğin yeni den merkezi örgütlenmesinin yaratılmasının zamanı gelmişti. Kurucular arasında İstanbul, Eskişehir, Kocaeli, İsparta, Sakarya, Manisa Gençlik Dernekleri bulunuyordu. 18 Haziran 2004 yılında GENÇLİK DERNEKLERİ FEDERASYONU kuruldu. Kuruluş açıklamasında “ Dev-Genç tarihi kılavumuzdur” deniliyordu. Dev-Genç’in mücadelesi, bayrağı devaralan yeni bir gençlik örgütlenmesiyle kesintisiz olarak devam ediyordu.
Yeni eylem birlikleri
Gençlik üzerindeki baskıların yeni aracı soruşturmalardı. 2004 Ocak’ında baskılara, soruşturmalara karşı TKP’li Gençlik hariç bütün gençlik örgütlenmeleri biraraya gelerek ortak eylemler yapma kararı aldılar. Soruşturmalara, cezalara son verilmesi için bir kampanya başlatıldı. Bu taleple açlık grevi örgütlendi. İstanbul, Ankara, Adana, İzmir’de eylemler yapıldı. Eylemlere çok sayıda demokratik kitle örgütleri de destek verdi.
2004 Mart’ın ayında YÖK’e, soruşturmalara, tecrite karşı mücadelede gençlik dernekleri birlikte hareket ettiler. Gençlik Derneği, Ekim, Özgür Gençlik, DPG, DÖB, YDG, Maya ve Kaldıraç’ın katılımıyla Mayıs ayında NATO ve İşgale Karşı Gençlik Platformu kuruldu.
Dev-Genç Irak Direnişinin Yanında
18 Gençlik Derneği tarafından 2003 Şubat’ın “Amerikan Saldırısına Karşı Irak Halkının Yanında Olduğumuzu İlan Ediyoruz” denilerek, ortak bir açıklama yapıldı. Dev-Genç’in anti-emperyalist mücadele geleneğini artık Gençlik Federasyonu yaşatıyordu.
Emperyalist savaşa karşı 4 Mart 2003’te üniversite ve liselerde boykotlar ve eylemler düzenlendi. Eylemler liselerin, üniversitelerin polis-jandarma-özel güvenlik birimlerinin işgali altında gerçekleştirildi.
ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte eylemler de yükseldi. 11 Ekim 2003’de İstanbul Gençlik Derneği öğrencileri Galata Kulesi’ne “İşgal Ortaklığına ve Tecrite Son” yazılı bir pankart astı. 13 Ekim günü işgale ve tecrite karşı Gençlik Dernekli öğrenciler İÜ Beyazıt kapısına kendilerini zincirleyerek, işgali protesto ettiler.
— devam edecek —