Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa Direnişler Meclisi’nin 1. Kurultayı’nın yapıldığı açıklandı.
Peki kimdir bu Direnişler Meclisi?
Avrupa Direnişler Meclisi, bu yılın başlarında, Mart ayında kuruldu.
Türkiye’de, Yüksel direnişçilerinin Düzce, Bakırköy direnişçilerine kadar bir çok direnişi ve direnişçiyi birleştirmeyi hedefleyen Direnişler Meclisi’nin kurulması, Avrupa için de bir örnek oluşturmuştu.
Avrupa’da da direnişlerin artması ve yayılmasıyla, direnişleri birleştirecek bir örgütlenme, bir Meclis, daha da acil bir ihtiyaç haline geldi.
İşte bu gelişmenin sonucunda da Mart ayında Direnişler Meclisi kuruldu.
Direnişler Meclisi’nin Kurucuları Kimlerdi?
Direnişler Meclisi’nin kurulduğunu duyuran ilk açıklamanın altında,
Düseldorf Direnişçileri’nin (İlker Şahin, Deniz Yıldız, Haydar Demiray, Hasan Hüseyin Köse, Mesut Demirel),
Schwetzingen (Mannheim) Direnişçisi Cemaat Ocak
‘ın, Hamburg Musa Asoğlu İle Dayanışma Çadırı
‘nın, direnişdeki Avusturya Anadolu Federasyonu Çalışanları’nın imzası vardı.
Direnişler Meclisi, daha sonra Belçika’dan Cahit Zorel’in, Fransa’da direnişe geçen Zehra Kurtay ve Veli Yatı’nın, Londra’dan Çağrı Güler’in katılımıyla genişledi ve güçlendi.
Meclis’in Zorunluluğu, Avrupa Ülkelerindeki Baskılardır. Direnişler Meclisinin kuruluş açıklamasında, Direnişler Meclisi’nin mücadele zemini şöyle anlatılıyordu:
“Avrupada her geçen gün ekonomik, sosyal, siyasal alanda saldırılar artmakta ırkçılık ve yozlaşma ise birçok Avrupa devletinin elinde en başta biz Türkiyeli göçmenlere olmak üzere diğer tüm halklara karşı silah olarak kullanılmaktadır. ... Bizler ise sömürgeci politikalar sonucunda ülkelerini terk etmek ve Avrupanın farklı ülkelerinde yaşamak zorunda bırakılan göçmenler olarak; yukarıda saydığımız bu politikalara teslim olmadığımız gibi, karşısında mücadele etmekten geri durmadık.
Irkçılığa ve yozlaşmaya karşı başta konserler, festivaller, paneller, piknikler, imza kampanyaları, basın açıklamaları olmak üzere irili ufaklı bir çok etkinlik düzenledik. Yapmış olduğumuz bu çalışmalardan rahatsız olan sözde demokrat özde ise halk düşmanı iktidarlar tarafından kurumlarımız basıldı, konserlerimiz iptal edildi, insanlarımız tehdit ve şantaj ile işbirliğine zorlandı ve kimilerimiz ise uzunca yıllara varan hapis cezaları ile cezalandırılarak gözdağı verilmek istendi.”
Direnişler Meclisi, Avrupa’da yaşanılan baskıların en temel hakları, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldırmış olması nedeniyle direnişlerin başladığına işaret ediyor:
“suçlamalar ise artık öyle komik haller almıştır ki; Grup Yorum konser bileti satmak, dergi dağıtmak, 1 Mayıslara katılmak, stant başvurusu yapmak, türkü gecesi düzenlemek, üzerinde kahrolsun emperyalizm yazan pankart taşımak, Mahir Çayan baskılı t-shirt giymek mahkemelerde savcıların hazırladıkları iddianamelerin ana maddeleri olmuştur.”
İşte bu anlatılanlar, Avrupa Demokrasisi içinde yaşanıyor.
Meclis’in Çekirdeği, Irkçılığa Yozlaşmaya Karşı Mücadele Edenler
Avrupa Demokrasisi’nde bunlar yaşandığı için de, burada da direnmek kaçınılmazdır. Direnişler Meclisi’nin kuruculurı, işte bu noktada Avrupa emperyalist ülkelerinin bu uygulamalarına karşı direnişe geçenlerden oluşuyor:
“Bizler hem ülkemizdeki faşizme karşı mücadele geçmişimiz ile gurur duyuyor hem de Avrupadaki anti-emperyalist, anti-faşist faaliyetlerimize devam edeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz. ...Bütün bu hukuk ve ahlak dışı saldırılar karşısında elbette ki bizlerde sessiz kalamazdık.” Direnişler Meclisi'nin kurucuları böyle demişlerdi ilk açıklamalarında. Kuruluş açıklamasının devamında da direnişçiler şöyle diyordu: “Avrupada direnen direnişçiler olarak daha örgütlü ve kolektif hareket etmek, tecrübelerimizi birbirimiz ile paylaşmak, ortak sorunlarımıza ortak çözümler bulabilmek ve en önemlisi de direnişlerimizi büyüterek hem en doğal haklarımızı geri alabilmek hem de benzer durumlarda olan başka insanlarımıza umut olabilmek için Avrupa Direnişler Meclisi`mizi kurduğumuzu ilan ediyoruz. Meclisimiz ile daha güçlü ve daha umutluyuz.”
