Ülkemizde her yıl toplanan bir komisyon, milyonlarca emekçinin gırtlağından geçecek lokmanın miktarını belirliyor. Bir ücret tespit ediliyor ve tüm yıl milyonlarca emekçi bu ücretle geçinmek için çırpınıyor -eğer asgari ücret alabilme şansı varsa-.
Bu yıl da aynı komisyonda bulunan, güya işçi sendikası ama aslında emekçi düşmanı düşmanı Türk-iş’in başkanı beklentilerini açıkladı. Bu rakamı dile getiren Ergün Atalay “Biz masaya 5 bin 500 lira ile oturmayacağız, açlık sınırı olan rakamla (7 bin 785 lira) oturacağız” dedi.
İşçi emekçi düşman Ergün Atalay Açıkça işçilerin açlık sınırında yaşayacağı rakam ile masaya oturacağını dile getirdi. Açlığa mahkum edilen milyonların elleri Ergün Atalay gibi asalak kan emicilerin gırtlağında olacaktır. İşçilerin aylıklarından kesilen aidatlarla lüks hayat yaşayan kan emici Ergün Atalay emekçileri açlığa mahkum edecek ücret ile masaya gitme gücünü emekçilerden almıyor elbette ki. Ergün Atalay o masada işçilerin değil patronların çıkarı için oturuyor. Zaten bundan önceki asgari ücret komisyon toplantısında da konuştukları açık kalan mikrofondan duyulmuştu. Bu birinci nokta.
Ancak gözden kaçmaması gereken nokta şudur ki; özellikle medyasıyla, sendikaları ve iktidar organlarıyla bu nokta gösterilmiyor, unutulması için her şey yapılıyor:
Yıllardır bu komisyon tarafından bir ücret belirlenir ancak ardından gelen zamlardan sonra yeni belirlenen ücretin alım gücü önceki ücretin alım gücünün gerisine düşer.
Yani aslında asgari ücret komisyonunun toplanması tamamıyla kandırma amaçlı. Asgari ücret komisyonunun emekçileri aldatmaktan başka hiç bir fonksiyonu yoktur. Bir önceki maaşın üzerine 5 kat 10 kat dahi artış yapılsa da, her şeye yapılan zamlardan sonra maaşın alım gücü çok kısa süre sonra eriyor ve bir önceki maaşın alım gücünün gerisine düşüyor.
Bu düzende işçinin emekçinin maaşı asla insanca yaşayabileceği miktarda olmayacaktır. Bir işçi sendika başkanı dahi emekçileri için masaya gideceği rakamın açlık sınırı olduğunu itiraf ediyor. Artık işçiler haklarını kazanabilmek için, kendi maaşlarından kesilen aidatlarla ve patronların ceplerine sıkıştırdığı çeklerle semizlenmiş utanmaz sendika ağalarına bel bağlamak yerine kendi örgütlenmelerini yaratmak zorundadır. İşyeri komiteleri, işçi meclisleri emekçilerin yaşamsal haklarını kazanabilmeleri için mücadele alanları olduğu kadar, bu adaletsiz zulüm düzenine son verecek mekanizmalardır.