Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın ölüm orucu direnişi sürüyor. Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Timtik’in eylemi 200, Burhaniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulanan Ünsal’ın eylemi ise 169’uncugününe girdi.
Aytaç Ünsal’ın 32 yıl ceza hakimliği görevi yaptıktan sonra emekli olan annesi Nermin Ünsal, oğlunun dava sürecinde avukatlığa başvurdu.
Anne Ünsal; oğlunun çocukluğundan bu yana duyarlı, yoksul ve ezilenleri koruyan biri olduğunu dile getirdi. Bu duyarlılığını gençlik yıllarında sürdürdüğünü iyice içselleştirdiğini anlattı. Aytaç’ın Hukuk fakültesinde okuyup avukat olduktan sonra da hayatının odak noktasının ezilen ve yoksul insanlara yönelik haksızlıklarla mücadele olduğunu aktardı.
‘Adalet çığlığı’
Yaşamı savunan biri olarak, Aytaç’ın ölüm orucuna başlamasına çok üzüldüğünü dile getiren anne Ünsal, gelinen noktada endişelerinin giderek arttığını söyledi. Ülkenin her yerinden adalet çığlığının yükseldiğini ifade eden anne Ünsal, “Ancak sorumluluk sahibi yetkililer, ne kadar duyarsız ve vicdansız davrandıklarını gördükçe endişemiz giderek katlanıyor” dedi.
Yetkili makamlara yaptıkları müracaat ve seslenişlerin görmezden gelindiğini söyleyen Ünsal, “Örneğin; Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığımız Bireysel Hak İhlali Müracaatı 2018 tarihli bir müracaat. Aytaç’ın ölüm orucuna başlamasından sonra defalarca yaptığımız müracaatlar ‘dosya incelemede’ denilmekte. Ancak mahkeme kararlarını incelediğimde 2020 esaslı müracaatların değerlendirildiğini görüyorum” diye belirtti.
‘Yasa işlemedi’
Avukatların yargılandığı dosya AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), kararları gerekçe gösterilerek tahliye edildikten 10 saat sonra tekrar aynı mahkeme heyeti tarafından tutuklandığını hatırlatan eski hakim Ünsal, “Oysa AYM’nin bu duruma ilişkin verdiği pek çok bireysel hak ihlal kararı var. Yeni bir delil olmaksızın aynı mahkemece kişinin yeniden tutuklanması hak ihlali olduğuna ilişkin karar gelin görün ki; ölüm orucuna rağmen avukatların dosyasında bu kurallar işlenmiyor” diye konuştu.
“Kimi zaman göstermelik haklar ülkede tanınır gibi yapılsa da bugün hiç bir temel insan hakkının güvencesi yoktur” diyen anne Ünsal, yargının geldiği noktayı, “Basın açıklaması yaptığı için tutuklanan insanların, mesleki faaliyetlerinden dolayı yargılanan ve hapsedilen avukatların olduğu ülke haline gelmiştir. Zira barışçıl gösteri hakkı, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti hatta örgütlenme özgürlüğü en temel hakların başında geliyor olmasına rağmen ve bu hakların uluslararası sözleşmelerle garanti altına almasına karşı bu haklar son yıllarda tamamen ihlal edilmiştir” sözleriyle açıkladı.
Oğlu Aytaç ve ölüm orucunda olan diğer avukatların siyasal iktidarın hoşuna gitmediği bir avukatlık yaptıkları için 3 yılı aşkındır tutuklu olduklarını anımsatan Ünsal, oğlu ve diğer avukat arkadaşlarının savunma hakkını savundukları için ölüm orucunda olduğunun altını çizdi.
‘Eridiğini gördükçe kahroluyorum’
Anne Ünsal, “Oğlumun avukatı olarak her hafta ziyaret ediyorum ve gözümün önünde hücre hücre eridiğini gördükçe kahroluyorum. Mide bulantıları ve kas erimesi hayli yoğunlaştı. Konuşmakta güçlük çektiğini görmek beni derinden üzüyor” ifadelerini kullandı.
Yargıtay hala neyi bekliyor ?
20 yılını İzmir adliyesinde ceza hakimliği olarak geçiren ve toplamda 32 yıllık hakimlik görevi yapan biri olarak seslendiğini vurgulayan Ünsal, “Bu dosyada bir yargılama yapılmadı. Hiçbir usul ve yasaya uyulmamıştır. Yargıtay 1 Haziran’da dosyayı incelemeye almasına ve en geç bir ay içinde karar vereceğini söylemesine karşın hala neyi bekliyor?” diye sordu.
Anne Ünsal, son olarak ölüm orucunda olan avukatların taleplerinin karşılanması ve acil bir şekilde tahliye edilmesini istedi.