AKP İktidarında Basın Özgürlüğü; Polis Matbaa Matbaa Dolaşıyor; Savcılık, Matbaadan Çıkmadan Toplatma Kararı Veriyor!..
Halk Okulu dergisinin 89. Sayısı hakkında, matbaadan henüz çıkmadan, toplatma kararı çıkarıldı.
Toplatma kararını veren savcılık, acaba dergide yazılanların “suç unsuru” oluşturduğunu nereden biliyordu?
Ya “istihareye” yatmış olmalıydılar; veya daha önce yaptıkları gibi falcılara başvurmuş olmalılar.
Aslında faşizmin polisi, savcıları, bu hukuksuzluğu uzun zamandır yapıyorlar. Örneğin sözkonusu Halk Okulu dergisi hakkında, 30. sayısından bu yana, hemen her sayı hakkında toplatma kararı çıkarıldı.
Toplatma kararlarıyla derginin basımını ve dağıtımını engelleyemeyen AKP iktidarı bu kez doğrudan matbaaları tehdit ederek, dergiyi bastırmamaya çalıştı.
Her Hafta Bir Başka Matbaada Baskı…
10 Mart 2021’de derginin hazırlandığı Ozan Yayıncılık bürosuna yapılan polis baskınından sonra, dergi çalışanları, derginin basılmasını sürdürebilmek için 20 ayrı matbaa ile görüştüler.
Ama matbaayla görüşenler, sadece dergi çalışanları değildi;
Polis de 20 matbaanın her biriyle gidip görüştü; matbaların her biri, AKP faşizminin polisi tarafından dergiyi basmamaları için tehdit edildi.
5 ay içinde 20 Matbaa, Halk Okulu’nu basmaması için tehdit edildi.
Halk Okulu çalışanları, her seferinde bir yolunu bulup dergilerini bastılar.
Matbaa savaşı, aslında tam bir ideolojik savaş;
Önce, dergi çalışanları matbaalara gidiyorlar; kim olduklarını, nasıl bir dergi çıkardıklarını, kimin çıkarlarını savunduklarını, günümüzde bağımsızlığı, adaleti savunan bir yayın organının önemini anlatıyorlar.
Kimisi ikna olup basmayı kabul ediyor, kimi faşizmin teröründen çekinip basmıyor.
Dergi çalışanlarının ardından polis de matbaa matbaa dolaşıyor; polisin ne anlattığını bilmek için kahinlik yapmaya gerek yok. Söze “bunlar terörist” diye başlıyorlar. Derginin şehitler sayfasındaki resimleri gösterip, vatanseverleri “vatan haini” gibi göstererek, derginin basımını engellemeye çalışıyorlar. İkna(!) edemedikleri matbaa sahiplerini “dergiyi basmaları halinde TUTUKLAMAKLA” tehdit ediyorlar.
Fakat sonuç ne oldu derseniz?
Halk Okulu’nun tek bir sayısının çıkmasına bile engel olamadılar.
Ülkemizde “basın özgürlüğü hakkı” işte böyle bir irade savaşıyla savunulabiliyor.
İşte bu irade ve kararlılıkla, onyıllardır halka gerçekler götürülebiliyor.