
“Derya dediğin uyur uyur uyanır”. Halkların bir durulan bir coşan, bir daralan bir genişleyen eylemleri, isyanları bu sözün gerçekliğini bir kez daha anlatıyor bizlere.
Endonezya’da milletvekillerinin maaşları ve ödeneklerinin yükseltilmesine karşı 25 Ağustos’ta halk meydanlara çıktı.
280 milyon nüfuslu ülkede, Hükümet halka kemer sıkma önlemleri dayatırken bakan ve milletvekillerinin zenginliklerine zenginlik katan düzenlemeler yapılması, öfke patlamasına yol açtı. Hükümet, daha yılın başında klasik “kemer sıkma” politikalarıyla, eğitim, sağlık gibi alanlarda yüzde 20’lik kısıtlamalar yapmış ve halk açısından yaşam daha da zorlaşmıştı.
Öfkeyi tutuşturan son karar ise 580 milletvekiline aylık 50 milyon rupi (3 bin dolar) konut yardımı verilmesi kararı oldu. Meclis Başkan Yardımcısı, milletvekilerine verilen bu avantayı, “hizmetçileri ve özel şoförleri barındırmak için daha büyük evlere ihtiyaçları olduğunu” söyleyerek savundu. Ve eylemler başladı.
KİTLESEL VE MİLİTAN EYLEMLER YAPILDI
Eylemler, biriki gün içinde başkentin yanı sıra Yogyakarta, Bandung, Semarang, Suraba, olo, Makassar, Manado, Manokwari ve Medan gibi pek çok şehre yayıldı.
Halk, bu büyük adaletsizliğe karşı, öfkeyle ayağa kalktı.
Eylemlerin yayılması üzerine, başkent Cakarta’daki okullar tatil edildi. Kamu çalışanlarının işlerini evlerindenden sürdürmesi istendi.
Polis saldırısı gittikçe arttı. O kadar ki, Birleşmiş Milletler, kitleye yönelik “orantısız güç kullanımı”(!) hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti.
Saldırı karşısında halkın öfkesi, miting ve yürüyüşleri aşarak, militan, radikal eylemlere dönüştü.
Polisin gözyaşartıcı gaz ve tazyikli suyla saldırısına, halk molotofkokteylleri ve havai fişeklerle cevap verdi.
Maliye Bakanı Sri Mulyani Indrawati’nin de aralarında bulunduğu bazı yetkililerin evleri yakıldı, bazı milletvekillerinin de konutlarına halk saldırdı. Endonezya’nın en büyük ikinci şehri Surabaya’da protestocular valilik binasına baskın düzenledi. Cakarta’nın yaklaşık 1600 km doğusundaki Makassar’da bir bölgesel meclis binası yakıldı. Batı Nusa Tenggara, Pekalongan ve Cirebon’daki yerel meclis binaları da ateşe verildi.
Eyaletlerin bazılarında ise halkın öfkesi, ulusal ve yerel meclis binalarına, polis karakollarına yöneldi. Binalar halk tarafından basıldı.

6 KİŞİ KATLEDİLDİ, 20 KAYIP!
Düzenin Polisi, her zaman ve her yerde yaptığı gibi, eylemlere saldırıyla cevap verdi. Eylemler boyunca yaklaşık 600 kişi gözaltına alındı. Cakarta’daki eylemde, polis aracının bir kişiyi katletmesi sonucunda eylemler daha da büyüdü.
28 Ağustos’ta motosikletiyle taksi hizmeti veren 21 yaşındaki bir gencin Ulusal Parlamento binası yakınlarındaki eylem sırasında bir polis aracı tarafından ezilmesi halkın öfkesini daha da artırdı.
Eylemler boyunca, toplam 6 kişi katledilirken, 20 kişinin de “kayıp” olduğu açıklandı.
Şiddet Mağdurları ve Kayıplar Komisyonu (KontraS) adlı demokratik örgüt, farklı kentlerde düzenlenen eylemlerde 6 kişinin öldüğünü, 20 kişinin de “bulunamadığını” açıkladı.
DİRENEN KAZANIR!
Eylemler üzerine, milletvekillerine sağlanan bazı ayrıcalıklardan vazgeçildi. Kuşku yok ki sadece bu düzenlemeyle adalet sağlanmış olmayacak. Bu geri adımla, halkın büyük yoksulluğu ortadan kalkmayacak. Ama halklar, bu tür eylemlerle, “biz varız” diyor. Mücadelenin bitmediğini, ve bitmeyeceğini, direnişlerin sonuçsuz olmadığını, görüyor ve gösteriyor.