Hükümetlerin Yanlış Politikası Çay Üreticilerini Yok Ediyor

Özel Haber
Türkiye(GHA)

Karadeniz Bölgesi’ndeki çay üreticileri, 1980’lerden bu yana yaşanan ekonomik kriz ve hükümetlerin halk düşmanı kapitalist politikaları nedeniyle sürekli mağduriyet yaşıyor. Artan üretim maliyetleri ve dalgalanan fiyatlar karşısında, çay üreticileri artık üretim yapamaz hale getirildi. Hükümetlerin tarım politikalarındaki emperyalist tekeller ve tefecilerden yana icraatları, bu mağduriyetin temel nedeni oldu. Çay üreticilerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve geçim kaygıları gün geçtikçe büyümeye devam ediyor. Emperyalizmin direktifleri doğrultusunda politika belirleyen devlet çay üreticisine destek yok. Üretici tefecilerin, aracıların, komisyoncuların insafına bırakılmış durumda. Devlet gerek üreticilerin refahı gerekse ülke ekonomisi için hiç bir sorumluluğunu yerine getirmiyor.

İktidarların Yanlış Politikaları Çay Üreticilerini Her Yıl Daha da Mağdur Etti
Türkiye’de çay üretimi, 1924 yılında çıkarılan bir kanunla başlamıştı. İlk denemeler, Batum’dan getirilen çay fidelerinin Rize’de dikilmesiyle yapıldı. 1938 yılında çıkarılan Çay Kanunu ile devlet desteği sağlanarak üretim teşvik edildi. 1947’de Rize’de ilk çay fabrikası kurulmasıyla birlikte üretim hızla arttı. 1950’lerden itibaren çay, Rize ve çevresinde yaygın olarak üretilmeye başlandı.

Günümüzde, Türkiye’nin çay üretiminin %90’ından fazlası Rize ve çevresinde gerçekleştiriliyor. Bölgedeki yaklaşık 200,000 aile çay tarımıyla uğraşıyor ve bu aileler, toplamda yaklaşık 1 milyon kişinin geçim kaynağını oluşturuyor.

1980’lerin başında, Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon ve döviz kurlarının etkisiyle istikrarsız bir dönemden geçiyordu. Bu dönemde çay üreticileri, üretim maliyetlerinin hızla artması ve çay fiyatlarındaki dalgalanmalar nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadı. 1980 yılında kuru çayın kilogram fiyatı yaklaşık 70 TL iken, enflasyon ve devalüasyonlar nedeniyle 1985’te 250 TL’ye kadar yükseldi. Üretim maliyetlerinin artışı, üreticilerin kazancını azaltırken, hükümet politikaları tekellerin, aracıların, komisyoncuların palazlanmasına hizmet etmekle sınırlı kaldı.

1980’ler: Ekonomik İstikrarsızlık ve Artan Maliyetler

1990’lar: Krizler ve Dalgalanan Fiyatlar

1990’larda, Türkiye ekonomisi emperyalizmin dayattığı politikalarla şekillenirken, 1994 ekonomik krizi en fazla çay üreticilerini etkiledi. Kriz öncesi 2,000 TL olan kuru çayın kilogram fiyatı, kriz sonrasında 10,000 TL’ye kadar çıktı. Ancak bu artış, üreticilerin maliyetlerini karşılamaya yetmedi. 1990’ların sonunda fiyatlar 25,000 TL civarına ulaşsa da, hükümetin tarım politikalarındaki tutarsızlıklar ve yetersiz destekler, üreticilerin mağduriyetini artırdı.

2000’ler: İstikrar Arayışı ve Artan Maliyetler

2000’li yıllard yaşanan ekonomik krizi ve sonrasında uygulanan politikalar, çay üreticilerinin maliyetlerini düşürmeye yönelik yeterli adımları içermedi. Güya ekonomi iyiye gidiyordu ancak çay üreticisinin yaşamında bir iyileşme olmadı. 2000 yılında 500,000 TL olan kuru çayın kilogram fiyatı, 2005 yılında 5 YTL (yeni Türk Lirası) olarak belirlendi. Ancak, artan üretim maliyetleri ve düşük fiyatlar, üreticilerin kâr marjlarını daraltmaya devam etti. 2010’ların başında fiyatlar 10-12 TL arasında değişirken, üreticiler yine de maliyetlerini karşılamakta zorlandı.

2010’lar: Sürekli Artan Maliyetler ve Yetersiz Destekler

2010’larda, çay üretim maliyetlerinin sürekli artması ve enflasyonun etkisiyle çay fiyatları yükseldi. 2015 yılında kuru çayın kilogram fiyatı 20 TL’ye, 2018’de ise 30 TL’ye ulaştı. Ancak, bu fiyat artışları, artan maliyetler karşısında yetersiz kaldı. Hükümetin tarım politikalarındaki yetersizlikler ve desteklerin yetersizliği, üreticilerin ekonomik sıkıntılarını hafifletmekte yetersiz kaldı. Emperyalizme göbekten bağlı ülkemiz ekonomisinde, çay politikasında da asıl olarak emperyalizmin kârı belirleyici oldu. Yapılan fiyat artışları hemen ardından gelen tohum, gübre, mazot, elektrik vb zamlar üreticiyi, çay emekçilerini her geçen gün yoksullaştırdı.

2020’ler: Pandemi ve Derinleşen Kriz

2020’lerin başında COVID-19 pandemisi, çay üretiminde de olumsuzluklara neden oldu. 2020 yılında kuru çayın kilogram fiyatı 40 TL iken, 2023 yılında 70 TL’ye çıktı. 2024 itibarıyla 80 TL civarında seyreden fiyatlar, üreticilerin artan maliyetlerini dahi karşılamakta yetersiz kalıyor. Çay üreticisini patlama noktasına getiren ekonomi politikalar artık AKP il binalarının önüne dökülen yaş çay protestolarıyla daha fazla gündeme geliyor. Ülkemiz dünyanın sayılı çay üreticilerinden biri ancak çay üreticilerimiz artık geçim derdi yaşıyor.

Karadeniz’in incisi Rize, Türkiye siyasetinde AKP için sadece bir oy deposu. Faşist AKP’nin şefi Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi olan Rize, kuruluşundan bu yana gerek belediye gerekse milletvekili seçimlerinde AKP faşizminin oy deposu olarak öne çıkıyor.

Uzun Yıllar Sonra İlk Eylem

Erdoğan’ın memleketi, AKP iktidarının oy deposu olarak bilinen Rize’de halk ürettiğinin karşılığını alamıyor. Çay taban fiyatlarının açıklanmasının ardından çay üreticileri, tabuta doldurdukları yaş çayı sokak sokak omuzlarında taşıyarak eylem yapıyor. Yaş çay taban fiyatının destekleme ile birlikte 19 TL olarak açıklanmasının ardından çay üreticileri, Rize’nin Fındıklı ilçesinde düzenledikleri yürüyüşle bu fiyata tepki gösterdi. Fındıklı Ziraat Odası tarafından düzenlenen yürüyüşe siyasiler, STK’lar ve vatandaşlar katıldı. Eylemin başlangıç noktasına çuvallarla getirilen yaş çay, bir tabutun içerisine döküldü. Vatandaşlar, istiflenen çay dolu tabutu omuzlarında sokak sokak taşıdı. Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy yaptığı açıklamada, “Emeğimize saygı istiyoruz. Biz alnımızın teriyle kazanarak çocuklarımıza iyi bir gelecek inşa etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
GHA

Sosyal ağlarda paylaşın