Arkada, yanda enkazlar görünüyor.
Üzerinde yürüdükleri zemin, enkazdan taşanlarla dolu.
Enkazın üstü ölü dolu.
Enkazın altında kaç bin ölü var, bilmek mümkün değil.
Ve enkazın üstünde dört adam.
“Adam” mı? Lafın gelişi.
Dört zebani,
enkazın üstünde
kahkahalar atıyorlar.
Arkalarında, ayaklarının altında, yanda, yörede ölüler..
ve onlar kahkahalar atıyorlar.
Sessiz, sözsüz bir resimde görüyoruz zebanileri.
Neye gülüyorlar, duymuyoruz.
Ama biliyoruz;
katlimize gülüyorlar.
ölümüze gülüyorlar.
acımıza gülüyorlar.
Bu adam olmayan adamlardan biri
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş,
bir diğeri AKP’li Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat.
Üçüncüsünün Şanlıurfa Belediye Meclisi’nde AKP’li Meclis üyesi olduğu belirtiliyor.
Söz olsun size;
an gelir,
yüzünüzde donup kalacak o kahkahalar!
an gelip,
karşınızda adaleti gördüğünüzde!
Aklımıza hemen, 19 Aralık 2000 yılında yaşanan Bayrampaşa katliamı geliyor.
6 Kadını diri diri yakmışlardı o katliamda.
Katiller, kahkahalar atıyorlardı yakarken:
“Cehennemi dünyada yaşıyoruz biz
Kahkahalar atıyor zebanilerimiz”
Tıpkı Numan Kurtulmuşlar gibi.
“Yüreğimiz yanarken vatan aşkıyla,
Bedenimizi yaktılar kahkahalarla”.
Tıpkı Numan Kurtulmuşlar gibi..
BİR SÖZ DER Kİ,
“Duygular acılarla bilenir,
kahkahalarla final yapar.”
Neyin finali bunlarınki?
“Nasıl katlettik ama”… duygusunun mu?
“Kahkaha ruhun aynasıdır” diyor bir başkası.
Bir düşünün, enkazın üstünde bu kahkahaları atanlar acaba nasıl bir ruh haline sahipler?
“Kahkaha insanın iç dünyasının yansımasıdır” diyor bir başka söz.
Numan Kurtulmuşlar’ın nasıl bir iç dünyası var acaba?
Bu soruları cevaplayabilmek için, psikolog olmaya gerek yok.
Uzun uzun tahlillere gerek yok.
Bir HALK DÜŞMANI’nın ruh hali onlarınki.
Bir HALK DÜŞMANI’nın iç dünyası.
Katlettikçe gülüyorlar.
Katlettikçe zenginleşiyorlar.
Katlettikçe yükseliyorlar.
Bilin;
en yükseğe çıktığınız yer,
en yüksek kahkahaları attığınız an,
en dibe çakılacağınız andır.
O an, yakındır.